Prof. Dr. Ersin Günay, “Ülkemizde yılda yaklaşık 90 bin pnömoni hastasına tanı konulmaktadır. Ülkemizde enfeksiyona bağlı ölüm nedenleri arasında zatürre ilk sırada yer almaktadır” dedi.
Güven Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü’nden Prof. Dr. Ersin Günay, zatürrenin günümüzde etkin antimikrobiyal tedavi ve destek tedavilerine rağmen hala ölüm oranı yüksek olan enfeksiyon hastalığı olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Günay, “Zatürre, özellikle okul öncesi dönemdeki çocuklarda, 65 yaş üstü erişkinlerde ve bağışıklığı zayıflatan kronik hastalığı olanlarda sık görülmektedir. Tüm dünyada her yıl yaklaşık 450 milyon kişiye pnömoni yani zatürre tanısı konulmaktadır. Pnömoni, bu hastalardan yaklaşık 4 milyon kişinin ölümüne neden olmaktadır.
Ülkemizde yılda yaklaşık 90 bin pnömoni hastasına tanı konulmaktadır. Özellikle hastanede ve yoğun bakımda yatacak kadar ağır hastalığı olanların yaklaşık yüzde 50’si hayatını kaybetmektedir. Ülkemizde enfeksiyona bağlı ölüm nedenleri arasında pnömoni ilk sırada yer almaktadır” ifadelerini kullandı.
BELİRTİLERİNİ SIRALADI
Hastalarının öksürmesi veya hapşırması sırasında etrafa saçılan salgılar sağlıklı kişilere bulaşabildiği gibi kişilerin kendi sindirim kanalında veya ağız-burun ortamlarında (florasında) yer alan mikroorganizmaların akciğere ulaşmasıyla da zatürrenin ortaya çıkacağını kaydeden Günay, şunları söyledi:
“Bu esnada kişinin vücut savunmasında rol oynayan bağışıklık sistemi, hastalığın oluşmasını engellemede en önemli görevi görür. Eğer yetersiz kalırsa o kişide hastalık bulguları oluşmaya başlar. Üşüme, titreme ile yükselen ateş, öksürük, balgam çıkarma, iştahsızlık, halsizlik, nefes darlığı ve hızlı soluk alıp verme, göğüste ve sırtta batıcı tarzda ağrı zatürre hastalarında görülen belirtilerdir.
Ağır hastalarda ciddi solunum sıkıntısı, tansiyon düşüklüğü, bilinç bulanıklığı ve oksijen düşüklüğüne bağlı deri ve dudaklarda morarma gelişir. Ayrıca, baş ağrısı, eklem ağrısı, kulak ağrısı, karın ağrısı ve ishal bulguları gibi ilk başta zatürreyi düşündürmeyen atipik belirtiler de görülebilir.
Zatürrede en önemli risk grubunu yaşlılar ve çocuklar oluştursa da sigara kullananlar, yakın zamanda genel anestezi ile ameliyat geçirmiş kişiler, KOAH, akciğer kanseri gibi kronik akciğer hastalığı olanlar, kalp, karaciğer ve böbrek yetmezliği, diyabet hastalığı, diğer organ kanserleri, immün yetmezliği olan hastalar da risk altındadır.
Zatürre tedavisi, hastalığın şiddetine ve etken olduğu düşünülen mikroorganizmaya göre planlanır. Her hastanın müşahede altına alınması ve hastanede yatması gerekmediği gibi hastaların küçük bir kısmında yoğun bakım imkânlarının kullanılmasını gerektirecek şiddette pnömoni de saptanabilmektedir.”
‘AŞILARIN YAPTIRILMASI KORUNMADA ÖNEMLİDİR’
Bağışıklık sisteminin güçlü tutulmasının zatürreden korunmada ve hastalık oluştuktan sonra tedavinin başarılı sonuçlanmasında etkili olduğunu ifade eden Prof. Dr. Günay, “Bu açıdan kronik hastalıkları olanların düzenli kontrollerine gitmesi, tütün ürünlerinin ve alkolün kullanılmaması, düzenli ve yeterli uyku uyunması, dengeli ve sağlıklı beslenme güçlü bağışıklık için çok önemlidir.
Bağışıklık sistemini güçlendirmenin önemli yollarından biri de aşılamadır. Pnömokok (zatürre) aşısının, Covid-19 aşısının ve her yıl eylül ve ekim aylarında grip (influenza) aşılarının yaptırılması zatürreden korunmada önemlidir. Pnömokok aşısı (zatürre aşısı) zatürre gelişiminde sık olarak saptanan etkenlerden biri olan mikroorganizma türüne karşı korunma sağlayan bir aşıdır.
KOAH, diyabet, kalp hastalığı ve böbrek yetmezliği gibi kronik hastalığı olanlar, 65 yaş ve üzerindeki kişiler, küçük çocuklar ve hamileler pnömoniden korunma için pnömokok aşısını mutlaka yaptırmalıdır” dedi.