Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Baytekin, 32 dereceyi geçen yüksek sıcaklıkların arıların larva ve yumurtalarının ölmesine neden olup, arı popülasyonunu düşürdüğünü söyledi. Sıcak havada arıların bal ve polen çekişi yerine ağırlıklı olarak iklimlendirmeyi sağlamak ve kovanı serinletmek için su çekmeye başladığını söyleyen Prof. Dr. Baytekin, bunun da bal verimini düşürdüğünü kaydetti.
Türkiye’de son aylarda mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklıkları arı popülasyonunu olumsuz etkilerken, bal verimini de önemli derecede azaltıyor. ÇOMÜ Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Baytekin, kovan içi sıcaklığın 32 derece üstüne çıkması durumunda ana arıların yumurta performansının düştüğünü söyledi. Prof. Dr. Baytekin, yüksek sıcaklık nedeniyle yumurtaların çatlama, larvaların ölme riskinin de arttığını belirtti.
‘KOVAN BAŞINA YUMURTA VE LARVA MİKTARI ÖNEMLİ DERECEDE DÜŞÜYOR’
Arıların yüksek sıcaklıktan olumsuz etkilendiğini vurgulayan Prof. Dr. Baytekin, “Yüksek sıcaklık, aynı zamanda ana arıların yavru performansını da düşürüyor. Bu sene mevsim normallerinin üzerine neredeyse 10 derece civarında bir artış meydana geldi. Kovanların polen yükü artıyor ama buna karşın kovan başına yavru, larva miktarı önemli derecede düşüyor. Çünkü yüksek sıcaklıklarda kovan içi sıcaklık 32 derecenin üzerine çıkıyor. Yaptığımız hesaplamalara göre 40 bin nüfuslu, katı yeni konmuş bir kovan, günde 1 litre kadar su tüketiyor. Arı kovan içi sıcaklığı 32 derecede tutmak için suyu kovanın içerisine getiriyor.
Ancak sıcaklık o kadar yükseliyor ki; arı 32 derecede tutmakta zorlanıyor. Arılar, yumurtaların yüksek sıcaklıktan çatlatmaması ve larvanın ölmemesi için kovan dışına çıkmak zorunda kalıyor. Bu arada yine bal ve polen çekişi yerine arılar ağırlıklı olarak iklimlendirmeyi sağlamak ve kovanı serinletmek için su çekmeye başlıyorlar. Dolayısıyla nektar ve polen gelişi de aynı zamanda azalıyor. Arılar soğukkanlı hayvanlar grubunda yer alıyor. Dolayısıyla 14 derece ve üzerindeki sıcaklıklarda ancak aktif oluyorlar” dedi.
‘YÜKSEK SICAKLIKLARDA AYÇİÇEĞİ DE ÇOK FAZLA SU KAYBEDİYOR’
Yüksek sıcaklığın nektar kaynaklarını da olumsuz etkilediğini söyleyen Prof. Dr. Baytekin, “Ayçiçeği bugünlerde çiçeklendi. Arılar, ayçiçeğinden nektar çekmeye çalışıyor. Ancak nektar saat 09.00’a kadar arının alabileceği kıvamda kalıyor. Çünkü sıcaklık 30 derecenin üzerine çıktığında nektar suyunu kaybediyor ve arının alamayacağı koyu kıvama dönüyor. Bu nedenle arılar sabah erken saatlerde 10.00’a kadar çalışıyor.
Sonra kovan içi iklimlendirmeyi sağlamak amacıyla su çekmeye başlıyor. Akşama kadar arı neredeyse su dışında kovana hiçbir şey getirmiyor. Çünkü nektar ve polenler alınabilir durumda değil. Akşam üzeri serinlik bastığında veya sıcaklık 30 derecenin altına düştüğünde, tekrar nektar alınabilir duruma geliyor ve nektar çekmeye başlıyorlar. Şu anda ayçiçeği florası gerçekten yararlanabileceğimiz en önemli flora ama yüksek sıcaklıklarda ayçiçeği de çok fazla su kaybediyor. Böyle durumlarda nektar daha az salgılanıyor. Daha az salgılanan nektarda kısa sürede zaten suyunu kaybedip kuruyor. Dolayısıyla yüksek sıcaklıklar bal verimini önemli derecede düşürüyor” dedi.
‘DIŞ CEPHE BOYASIYLA BOYANMASINDA YARAR VAR’
Kovanların beyaza boyamanın kovan için sıcaklığı dengede tutmak için önemli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Baytekin, şöyle devam etti:
“Özellikle kovan kapaklarının, saç kısımlarının da beyaza boyanması, mümkünse sentetik yağlı boya yerine dış cephe boyasıyla boyanmasında yarar var. Beyaz ışığı en iyi yansıtan renktir ve kovan içi ısı düşmesinde yaklaşık beş derece gibi önemli bir fark yaratıyor. Diğer yandan termo taban kullanmakta fayda var. Yine polen çekmecelerinin çekilmesi kovan altının ızgaralı olarak bırakılmasında fayda var.”