Mesut Yılmaz’ın hayatı Araştırmacı-Yazar Fatih Sultan Kar tarafında derlendi. Derlemede, Yılmaz’ın hayatının mücadelelerle geçtiğine yer verildi.
İstanbul’da vefat eden eski Başbakanlarından Rizeli Mesut Yılmaz’ın hayatı Araştırmacı-Yazar Fatih Sultan Kar tarafında derlendi. Derlemede, Yılmaz’ın hayatının mücadelelerle geçtiğine yer verildi.
Rizeli Araştırmacı-Yazar Fatih Sultan Kar, eski Başbakanlardan Mesut Yılmaz‘ın hayatını derledi. Kar’ın derlediği bilgilerde hayatı mücadelelerle geçen Yılmaz’ın 1958-59 öğretim yılında Beyazıt 5’inci Deneme Okulu’ndan 2361-23 diploma numarasıyla 08 Haziran 1959 tarihinde mezun olduğuna yer verildi. Ortaöğretimine Avusturya Lisesi’nde başlayan Yılmaz, İstanbul Erkek Lisesi’nden mezun oldu. Lisede Mesut’u en çok etkileyen kişi, milliyetçi camianın önemli isimlerinden biri olan Nurettin Topçu’ydu.
Araştırmacı-Yazar Fathi Sultan Kar’ın derlemediği bilgiler şöyle:
“Mesut Yılmaz, bu fikir adamını hayranlıkla dinlerdi. Nurettin Topçu da Mesut’u sever, anlayışlı davranırdı. 1958 yılının yaz aylarında Türkiye’yi sarsan Kıbrıs tartışmalarından da uzak durmadı. 8 Haziran – 13 Temmuz tarihleri arasında çoğunluğu İstanbul’da olmak üzere kırk üç miting yapıldı. O mitinglerde “Ya taksim, ya ölüm” diye bağıran, pankart taşıyanlardan biri henüz on bir yaşındaki Mesut’tu. Amcası Yusuf İzzet Akçal ve arkadaşları 27 Mayıs 1960 ihtilali ile iktidardan uzaklaştırılarak Yassıada’da yargılanmış, ardından da Kayseri Cezaevi’ne gönderilmişti.
Yassıada’daki sınırlamalar Kayseri’ye gönderilince kalkmış, Ahmet Mesut Yılmaz’a amcasını aylar sonra yeniden görme fırsatı doğmuştu. Yılmaz, Kayseri Cezaevi’nin kapısında kuyrukta beklerken annesine dönüp: “İlerde beni de böyle ziyarete geleceksiniz,” demişti. Bu tutukluluk 14 yaşındaki Yılmaz’ı derinden sarsmıştı. Amcası İzzet Akçal onun için özel bir insandı. Küçük yaştan itibaren onunla alabildiğine içli dışlı olmuştu. 10 Kasım 1961 tarihinde Kayseri Cezaevi’ndeki amcası Yusuf İzzet Akçal’a “Kayseri’ye Sesleniş” başlıklı bir şiir göndermişti:
Türkçülük aşkıyla coşup, taşanlar
Vatana, millete, hakka koşanlar
Aşılmaz dağları bir bir aşarlar
Bu yol da tükenmez, bitmez amcacığım.
Zindan bize tesir etmez amcacığım
Yağsın varsın üstümüzden belâ yağmuru
Doğruların nasibidir bu imanı tam olanlar bir koca suru
Bir gün gelir elbet yıkar amcacığım
Hakikat meydana çıkar amcacığım.
‘KENDİ AYAKLARIMIN ÜZERİNDE DURACAĞIM’
1969 yazında, Erol Yılmaz Akçal’a seçim kampanyasında yardım etmek üzere Rize’ye giden Yılmaz’ın derlenen hayatına ilişkin şu bilgilere yer verildi:
“Seçim kampanyası sırasında karış karış dolaşarak, Rize’yi tanıdı, siyasi yapısını öğrendi. AP (Adalet Partisi) teşkilatıyla tanıştı. Kuzeni Erol Akçal, 12 Ekim 1969 seçimlerinde yeniden milletvekili seçilip Ankara’ya döndükten sonra, Mesut yeni kararlar aldı. Baba parasıyla geçinmeden kendi ayaklan üzerinde duracaktı. TRT Dış Yayınlar Dinleme Servisi’nde Almanca çevirmenlik işi buldu. İki yıl çalıştığı bu servise geceleri gider, Almanca yayın yapan radyoları dinleyerek Türkçe’ye çevirirdi. Ayrıca Milli Prodüktivite Merkezi’ne de kitap çevirileri yaparak para kazandı. Buna rağmen ticarete atılmayı hiç düşünmedi. 1971 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve İktisat Bölümü’nden mezun oldu. 1972-1974 yılları arasında Almanya’nın Köln Üniversitesi İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nde yüksek lisans çalışması yaptı. 1975-1983 yılları arasında kimya, tekstil ve ulaştırma sektörlerinde ve çeşitli özel şirketlerde yönetici olarak görev aldı.”
DEVLET BAKANI VE HÜKÜMET SÖZCÜSÜ
1983 yılının Mayıs ayında, yeni kurulan Anavatan Partisi’nde kurucu üye ve genel başkan yardımcısı olduğuna yer verilen derleme şöyle devam etti:
“Parti, Yılmaz’a Rize il örgütünü kurma görevini verince 16 Temmuz 1983 tarihinde Rize’ye hareket eden Yılmaz, amcası İzzet Akçal’dan, Rize’nin ileri gelenlerine hitaben bir mektup aldı. Yine de Rize il örgütünü kuracak isim bulmakta zorlandı. MDP, askerlerin desteğiyle iktidara geleceği beklenen parti olduğu için bütün ağır toplar oraya gidiyordu. Üstelik ANAP’ı kurmayı kabul eden isimlere, vazgeçmeleri için baskı yapılıyordu. İl örgütünün kuruluş dilekçesinin yazılması aşamasında bile bir kişi geri çekildi. Mesut, baktı ki olmuyor, ücret karşılığı dilekçe yazdırdığı daktilonun başındaki adamı da 15. kurucu olarak yazdırıp teşkilatı kurdu. Aynı yıl Kasım ayında yapılan genel seçimde Rize milletvekili seçildi. Birinci Turgut Özal hükümetinde Bilgilendirmeden Sorumlu Devlet Bakanlığı’na atandı ve hükümet sözcülüğü yaptı.
BACAĞI KIRILMIŞTI
1985 yılında, Rize gezisi sırasında futbol oynarken bacağı kırılan Yılmaz’ın o günleri derlemede şu ifadelerle yer aldı:
“Ailesini çok üzmüştü. Station Renault marka aracın arkasına yatırılarak Ankara’ya getirilmiş, beş hafta kadar ayağı alçıda gezmek zorunda kaldı. Asıl üzücü haber ise, baba Hasan Yılmaz’ın hastalığı ve ardından ölümü oldu. Hasan Yılmaz’a konan teşhis, pankreas kanseriydi. Ameliyat edilmesine, doktorların yoğun çabalarına rağmen kurtarılamadı. 28 Haziran 1986’da hayata gözlerini yumduğunda 74 yaşındaydı. Mesut Yılmaz, aynı yıl Kültür ve Turizm Bakanı oldu. Bu dönemde Türkiye-Federal Almanya ve Türkiye-Yugoslavya ekonomi karma komisyonlarının başkanlıklarını yürüttü. 29 Kasım 1987 seçimlerinde yeniden Rize milletvekili seçildi. İkinci Özal hükümetinde Dışişleri Bakanlığı’na atandı. 1988 yılından sonra Avrupa Demokrasi Birliği’nde genel başkan yardımcılığı yaptı. Yılmaz, Akbulut Hükümeti’nde de üstlendiği bu görevden 20 Şubat 1990’da istifa etti.”
BAŞBAKAN OLDU
15 Haziran 1991 tarihinde yapılan Anavatan Partisi Büyük Kongresi’nde genel başkanlığa seçilen Yılmaz’ın siyasi hayatına dair derlemelerde şu ifadeler yer aldı:
“Kurduğu hükümet 5 Temmuz 1991 günü TBMM Genel Kurulu’nda güvenoyu aldı. 20 Ekim 1991 günü yapılan genel seçimlerden sonra ana muhalefet partisi lideri olarak çalışmalarını sürdürdü.24 Aralık 1995’te yapılan genel seçimler sonrası Anavatan Partisi ile Doğru Yol Partisi tarafından oluşturulan 53. hükümetin başbakanı olarak görev yaptı.28 Şubat sürecinde mecliste muhalefet milletvekilleri azınlıkta olmasına rağmen, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından hükümeti kurmakla görevlendirildi.
Demirel’in eski partisi DYP’den kendine yakın milletvekillerini istifa ettirerek onları Demokrat Türkiye Partisi adı altında toplayıp ANAP-DSP-DTP koalisyonuna (ANASOL-D hükümeti, 55. hükümet) sokmasıyla 20 Haziran 1997’de üçüncü kez başbakan oldu. 25 Kasım 1998 tarihinde Cumhuriyet Halk Partisi’nin kendisi ve devlet bakanı Güneş Taner için verdiği gensoru önergelerinin TBMM’de kabul edilmesinden sonra istifa etti.18 Nisan 1999 tarihinde yapılan genel seçimlerde partisinin büyük oy kaybına rağmen DSP-MHP-ANAP koalisyonunda yer alarak Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı oldu. 3 Kasım 2002 seçimlerinde partisinin %5 oy oranı ile barajın altında kalmasından sonra görevinden istifa etti. Rize’den milletvekili seçilecek oy oranına ulaşmasına rağmen lideri olduğu ANAP, %10’luk barajın altında kaldığından milletvekili seçilememiştir.”
ANAP SONRASI SİYASİ YAŞAMI
25 Mayıs 2007’de Rize’den bağımsız milletvekilliği adaylığını açıkladığına yer verilen derlemede, “22 Temmuz 2007 tarihinde yapılan genel seçimlerde Rize’den bağımsız milletvekili olarak meclise girmeye hak kazandı. 2009 yılında Anavatan Partisi ile Doğru Yol Partisi’nin birleşmeleri sonucu kurulan Demokrat Parti’ye 31 Ekim 2009’da geçti. 15 Ocak 2011 tarihinde Namık Kemal Zeybek’in genel başkan seçilmesinin ardından 18 Ocak’ta Demokrat Parti’den istifa etti. 11 Haziran 2012 tarihinde Annesi Güzide Yılmaz vefat etti” denildi.