Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şükran Yalçın Özdilek, yeşil deniz kaplumbağalarının denizel yaşamlarının Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu’nun (TÜBİTAK) desteklediği ‘Doğu Akdeniz Üreme Kumsallarına Yuvalayan Yeşil Deniz Kaplumbağalarının Beslenme Ekolojileri’ projesiyle Doğu Akdeniz’de ilk kez araştırıldığını söyledi.
ÇOMÜ Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şükran Yalçın Özdilek’in yürütücülüğünü üstlendiği ‘Doğu Akdeniz Üreme Kumsallarına Yuvalayan Yeşil Deniz Kaplumbağalarının Beslenme Ekolojileri’ isimli TÜBİTAK projesiyle yeşil deniz kaplumbağalarının denizel yaşamı Doğu Akdeniz’de ilk kez araştırılmaya başlandı. Projeyle, ‘nesli tehlike altındaki tür’ statüsü halen devam eden yeşil deniz kaplumbağalarının denizel habitatlarının korunmasının amaçlandığı belirtildi.
‘YEŞİL DENİZ KAPLUMBAĞALARININ YAŞAMIYLA İLGİLİ ÇALIŞMA YOKTU’
Projenin amacının yeşil deniz kaplumbağalarını hayatlarının yüzde 99’unu geçirdikleri denizel habitatlarında korumak olduğunu belirten Prof. Dr. Şükran Yalçın Özdilek, “Bunu yapabilmek için önce yeşil deniz kaplumbağalarının denizel habitatlarını, nerede yaşadıklarını bilmemiz gerekiyor. Bu projeyle Türkiye’de ilk defa yeşil deniz kaplumbağalarının, nerelerde ve neyle beslenebileceklerinin ortaya koyulması amaçlandı” dedi.
20 yılı aşkın süredir desteklenen çalışmaların daha çok deniz kaplumbağalarının kumsallarda, karada geçirdikleri zaman dilimine odaklanmış olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Özdilek, “Yani yuvalama davranışları üzerine yoğunlaşmıştı. Yuva sayıları düzenli olarak kontrol ediliyordu ve halen bu çalışmalar devam ediyor. Ülkemizde deniz kaplumbağalarının korunması için çok fazla çabalar sarf edildi ve ediliyor. Devletimizin ilgili kurumları, Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve bağlı kurumlar, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, gönüllü olarak özverili bir şekilde elini taşın altına koyup 20 yılı aşkın bir süredir düzenli olarak bu kumsalları koruyorlar.
Ancak deniz kaplumbağalarının denizdeki yaşamlarıyla ilgili herhangi bir çalışma yok. Özellikle hangi alanları, habitatları kullandıkları konusunda hiçbir çalışma bulunmuyordu. Biz, desteklenen TÜBİTAK projesiyle yeşil deniz kaplumbağalarının denizdeki muhtemel yaşam alanları, beslenme habitatları konusunda bazı veriler elde ettik” diye konuştu.
‘AKDENİZ’E GENELLENEBİLECEK ÇOK ÖNEMLİ SONUÇLAR ELDE ETTİK’
Projenin uluslararası alanda ses getirdiğini söyleyen Prof. Dr. Yalçın Özdilek, “Türkiye’nin Doğu Akdeniz kıyıları yeşil deniz kaplumbağalarının tüm Akdeniz’deki popülasyonlarının yüzde 85-90’ına ev sahipliği yapıyor. Tüm Akdeniz’de en önemli yuvalama kumsalları Türkiye kıyılarında bulunuyor. Bu kadar yoğun yuvalama yapılmasına rağmen bunların denizel ortamı hakkında maalesef çok fazla bir bilgimiz yoktu. Önceki araştırmalarda yeteri kadar veri olmadığı için bu zamana kadar bizim aldığımız sonuçlar üretilememişti.
Çünkü, önceki mevcut veriler tüm Akdeniz popülasyonunu temsil etmiyordu. Bu projeyle biz bütün bir Akdeniz için genellenebilecek çok önemli sonuçlar elde ettik. Bunu da uluslararası dergilerde yayınladık. Doğu Akdeniz’e yuvalayan yeşil deniz kaplumbağalarının büyüklükleri ile ilişkili iki farklı beslenme stratejisi olduğu bulundu. İri yapılı bireylerin daha çok açık alanda, küçük boyutlu olanların daha sığ alanlarda beslendiği belirlendi. Bu bulgu iki farklı göç stratejisi ile de uyumluydu” dedi.
‘MAALESEF TAHRİP OLDUĞUNU FARK ETTİK’
Bundan sonraki aşamada yeşil deniz kaplumbağalarının özellikle denizel alanlarda nerelerde, hangi kıyılarda beslenmek için zaman geçirdiklerine ve bu alanları ne kadar yoğunlukta kullandıklarına yoğunlaşmak istediklerini vurgulayan Prof. Dr. Özdilek, şöyle devam etti:
“Eğer bu alanları ve önemini belirleyebilirsek o zaman denizel alanda da koruma tedbirleri alabiliriz, Böylece bu hayvanların korunmasına daha fazla katkı sağlayabiliriz.
Ayrıca yaptığımız saha çalışması sürecinde, yeşil deniz kaplumbağalarının en önemli besinini oluşturan deniz çayırları ile kaplı olmasını beklediğimiz alanların maalesef tahrip olduğunu fark ettik.”