Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Erkan Erdur, kanser tedavisinde uygulanan kemoterapi tedavisinin yeni üretilen ilaçlarla ortadan kaldırılabileceğini söyledi.
Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Erkan Erdur, kanser hastalıkları ve tedavi yöntemlerine ilişkin açıklamalarda bulundu. Kanser tedavilerinde uygulanan kemoterapinin, gelişen dünya ve tıp teknolojisi nedeniyle ilerleyen süreçte artık yerini yeni tedavi yöntemlere bırakabileceğine dikkat çeken Doç. Dr. Erdur, “1950’ler civarında başlamış olan bir kemoterapi hikayesi var. İlerleyen dönemde yeni kemoterapi ilaçlarının eklenmesi ile 2000’li yıllara kadar devam eden sadece kemoterapinin kullanıldığı bir dönem mevcuttu.
Tabii süreç içerisinde gelişen teknoloji ve hasta gereksinimleriyle beraber, yeni ve yüksek teknolojiyle üretilmeye başlanan tıbbi ilaçlar, günümüzde yavaş yavaş kullanıma girmektedir. Bu ilaçlar arasında kemoterapi dışı, örneğin immünoterapi veya akıllı ilaçlar olarak tabir edilen moleküler hedefli bazı ilaçların kullanımı her geçen gün artmaktadır. Bu ilaçlarla beraber kemoterapi uygulamaları belki de gelecekte ortadan kaldırabilecek ve hastaya özgü tedaviler uygulanmaya başlanacaktır.
Her ne kadar yeni ilaçlar ile ilgili çalışmalara yoğun biçimde devam etse de bugün için kemoterapi uygulamalarımız halen devam etmektedir, bazı hastalarda ve hastalıklarda ise örneğin akciğer kanseri, prostat kanseri, troid kanserleri, malign melanom gibi, giderek kemoterapilerden uzaklaşma yolundayız. Yeni geliştirilen tedavi yöntemleri ve ilaçlar gelecekte hastaların makus talihlerini yenmelerine, durumlarının daha da iyileşmesine ve belki de bugün için, bizim şu anda ki tedavilerle tam şifa sağlayamadığımız evrelerde kanser hastalığının tamamen ortadan kaldırılmasını sağlayabilecektir” dedi.
‘MERKEZİMİZ, YENİ CİHAZLARLA MODERN TIP MERKEZİ KONUMUNDA’
Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji bölümünün yeni cihazlarla çok daha modern bir tıp merkezi konumuna geldiğini ifade eden Doç. Dr. Erdur, “Bugün merkezimizde tam otomatik kemoterapi cihazı faaliyettedir. Yaklaşık 2 aydır aktif bir şekilde kullanılabiliyor. Bu kemoterapi ünitesinin bizim açımızdan ve hasta açısından çok ciddi avantajları var. Uygun dozajda ilacı, insan faktörü olmadan hazırlayıp uygulamaya hazır bir şekilde sunan bir ünite, bu da insanın hata yapma potansiyelini ortadan kaldırıyor. Çok daha hijyenik şartlarda ilacın hazırlanması hem hastalar açısından hem de çalışan personel açısından güvenlik anlamında oldukça iyi şartlar sağlıyor.
Kendi hastanemizde 2023 verilerinden bahsedersek, yaklaşık 650 yeni hasta girişi ve 2 bin 850 civarında aktif hasta takibi ile çalışmalarımıza devam etmekteyiz. Kendi kliniğimizde kemoterapi, İmmunoterapi, moleküler hedefli tedaviler ve hormonal tedavi uygulamaları halihazırda devam etmektedir. Bugün için merkez hastaneler olarak kabul edilen bazı metropol şehirlerdeki hastaneler ile aynı hizmeti, aynı kalitede sunabilecek durumu gelmiş bulunmaktayız. Onkoloji konseylerimiz, radyasyon onkolojisi, girişimsel radyoloji, patoloji, meme tanı polikliniklerimiz, nükleer tıp, radyoloji kliniğimiz, cerrahi klinikler ve tüm branşlardan hekimlerimiz ile metropol şehirlerde sunulan tüm imkanlara sahibiz” diye konuştu.
‘ERKEN TEŞHİS SON DERECE ÖNEMLİ’
Kanserde erken tedavinin son derece önemli olduğuna işaret eden Doç. Dr. Erdur, şöyle dedi:“Bölgemizde genellikle hastalar biraz daha ileri evrelerde bize başvuruyorlar. Bunu azaltılabilmesinin yolu toplumun bilinçlendirilmesi ve bu konuda bilgilendirilmesidir. Tabii bunun için toplu eğitimlerin düzenlenmesi, hasta ve hasta yakınlarının ve sağlıklı vatandaşın bilgilendirilebileceği panellerin yapılması gereklidir. Yani meme kanseri özelinde konuşursak hastaların 20’li yaşlardan itibaren kendi kendilerini muayene edebilecek durumda olmaları gerekmektedir. 20 yaşından itibaren kanser farkındalığı ve kendini muayene, kanserin önlenmesinde, en azında erken evresinde teşhisinde oldukça önemlidir.
Ülkemizde meme kanseri ile ilgili tarama programları var. 40 yaşından sonra hastalara 2 yılda bir mamografik taramalar bakanlığımızca önerilmektedir. Bunun dışında ülkemizde rahim ağzı kanseri ve kalın bağırsak kanserleri ile ilgili de tarama programları var. Bu kanser taramaları ve farkındalığı neden önemli? Evre 1 meme kanseri ile gelmiş olan bir hastanın ömür beklentisi 5 yılda yüzde 90 iken, evre 4’te bir hastanın ömür beklentisi 5 yıl için yaklaşık yüzde 20’lerdedir. Bu da kanser in erken teşhis ve tedavisinin hastaların hayat süresini ne kadar ciddi bir süre uzatılabileceğine dair çok basit bir örnektir.”