Sevgili Okurlar, Sosyal hareketlerin, Toplumsal hareketlerin nasıl değişim geçirdiğini, “İnsanlar nasıl da böyle tepkisizleşti” eleştirisini beraber inceleyelim;
Yeni toplumsal hareketlerin karakteristiğine bakacak olursak;
Orta tabaka, farkındalıklarını ifşa eden gruplar,
Eğitim seviyesi yüksek bireyler oluşturur…
Kültürel hareketlerdir. Eski hareketlerin aksine ekonomik iyileştirme ve siyasal bağımsızlığı değil; yeni bir kimlik inşasını ve sivil hakların kazanılmasını hedefler.
Birey eksenli, sanal paylaşımı, mekan buluşması olan “kolektif değil birey merkezli hareketlerdir.”
Eski toplumsal hareketlerin gerçekleştirmeyi hedeflediği belirli bir sınıf, sendika veya toplumsal aidiyet çerçevesinde insanları bir araya getirmeden; bireysel öznellikler ortaya çıkarır..
Yeni toplumsal hareketler, rasyonel hedef ve programlar doğrultusunda değil; bireysel “duygusallığın ve kendiliğindenliğin” etkisiyle gelişir.
Duygu yoğunluğu; ötekileşmiş, ihmal edilmiş, dışlanmış, sindirilmiş, insanlar oluşturur..
Eski hareketlerin aksine tek bir özne tipinin öncülüğünde örgütlenmez. “Farklı öznelerin bir araya geldiği” hareketlerdir;
Konu alanı genelde; kimlik, din, cinsiyet, çevre, yoksullukla mücadele, savaş karşıtlığı ve barıştan oluşmakta..
Yeni toplumsal hareketlerin eylem alanı dünya çapında olan örgütlenmelerdir. Bununla birlikte hareket içi “bağlar zayıf, değişken ve geçicidir.”
Sosyal hareketlilik; kitle iletişim araçları ve internetten yayılır günümüzde…
Sizce de öyle değil mi?
Yöntemi sivil itaatsizlikle başlar sanki!…
Sivil itaatsizlik, özgürlüklerin korunması yolunda etkili yöntemler sunmaktadır topluma;
Sivil itaatsizler baskıyla karşılansa da, anayasalarda üstü kapalı ifadelerle de olsa, özgürlüğün kısıtlanmasını kıracak izler bulunmaktadır.
Sivil itaatsizlik; “yasaların ya da hükümet politikasının değiştirilmesini hedefleyen, kamuoyu önünde icra edilen , şiddete dayanmayan, vicdanî ancak yasal olmayan politik bir eylem”dir.
İyi niyet, şiddetsizlik ve uzlaşma temelinde şekillenen sivil itaatsizlik, bu nitelikleriyle farklı bir politik felsefi akım olarak yorumlanabilir.
Sevgili okurlar, hep birlikte;
Küreselleşmenin toplumsal yaşam ve kültür üzerindeki etkilerine karşı direnç ve tepki gösteren yeni mücadeleler ortaya çıkması hususunda toplumca duyarlı olmalıyız.