Yurdakul, “Yemek programları yeme bozukluklarını artırabilir. Düzensiz beslenme sonucu aşırı kilo alma vakalarını ortaya çıkarır”.
Türkiye’de son yıllarda popülerliği artan ve yüksek reytingler alan yemek programları, hemen hemen her televizyon kanalında yer buluyor. Bu gibi programların özellikle gençlere psikolojik anlamda olumsuz etkilerinin olabileceğini ve yeme bozukluklarını artırabileceğini kaydeden Uzman Psikolog Sabri Yurdakul, “Yemek programları yeme bozukluklarını artırabilir. İnsanların bilinçaltında yeme isteği uyandırıyor ve düzensiz, sağlıksız beslenme sonucu aşırı kilo alma vakaları ortaya çıkıyor” dedi.
Dünya genelinde her geçen yıl obezite, Bulimia nervoza, anoreksiya gibi yeme bozukluğuna dayalı hastalıklar artıyor. Buna karşın son yıllarda Türkiye’de de popüler hale gelen yemek programları ve yarışmaları televizyonda reyting rekorları kırıyor.
Birçoğu gece geç saatlere kadar süren bu programlara neredeyse haftanın her günü bir televizyon kanalında rastlamak mümkün olabiliyor. Yeme bozukluğuna dayalı hastalıkların ciddi derecede artış gösterdiği bu süreçte bu tür programlar yaparken çok hassas davranılması gerektiğini kaydeden Uzman Psikolog Sabri Yurdakul, özellikle bu programları bağımlılık derecesinde izleyen gençlerin gece geç saatlerde yemek yemeye yöneldiğini, bunun da kilo almalarına sebep olduğunu söyledi.
‘DANIŞAN SAYISI YÜZDE 50 ARTTI’
Psikolojik açıdan yeme isteğine ket vuramayan, duygusal açlık yaşayan ya da buna benzer problemleri olan danışan sayısının son yıllarda yüzde 50 arttığını ifade eden Yurdakul, bu duruma sebep olan nedenlerin başında internetteki reklama dayalı yemek videoları ve televizyonlardaki yemek programları olduğunu söyledi.
Ailelerin özellikle bu programları izlerken çocuklarını televizyondan uzak tutması gerektiğini ifade eden Yurdakul, “Gençler bu programları seyrediyorlar ve yemeye daha fazla yöneliyorlar. Bunun sonucunda kilo alıyorlar. Bu kiloları sağlıklı bir şekilde veremediklerinde ise birtakım ilaçlara başvurarak zayıflamaya çalışıyorlar. Beden imajları bozuluyor ve kritik sağlık sorunları beliriyor. Bu programlar bağımlılık düzeyinde seyredilmemelidir.
Orada izlenen yemeği yapmak için gece mutfağa koşmak alışkanlık haline gelebilir. Program yapımcılarının ve internete şaşaalı yemek videoları koyanların reklam yapayım derken toplum sağlığına zarar vermemeye dikkat etmesi gerekir” diye konuştu.
‘İZLİYORUM, ACIKIYORUM, DOLABA KOŞUYORUM’
Televizyonda neredeyse haftanın 4- 5 günü yemek programı seyrettiğini dile getiren Saniye Çoban, izlemeye başladığından beri kilosunun arttığını kaydetti. Buna neden olarak nefsine hakim olamamasını gösteren Çoban, “İzliyorum, izlerken acıkıyorum ve dolaba koşuyorum. Aslında programlar faydalı ve hoşuma gidiyor. Sadece saatinin daha erkene alınması gerekir” dedi.
Birçok arkadaşı gibi kendisinin de yemek programları ya da videoları izlemeyi sevdiğini vurgulayan Orhan Sayın, buna karşın kendisini mutfakta yemek yaparken bulmaya başladığını söyledi. Tatlılara olan ilgisinin programlardan sonra arttığını kaydeden Sayın, “Ben pastaları seviyorum. İnsan, programı seyrederken aç hissediyor. İzleyen de dolaba koşuyor. Benim de pasta yemek hoşuma gidiyor” şeklinde konuştu.
Adıyaman Besnili olduğunu söyleyen Emine Demir ise en çok sarma, dolma, pilav, içli köfte gibi yemekler yaptığını söyleyerek “O programdaki ve videolardaki yemekler bizim ağız tadımıza göre değil” ifadelerini kullandı.
Yemek programı izlerken annesine sürekli izlediği şeyi yapması için ısrar ettiğini dile getiren Emine Nur Çiftdoğan ise annesinin kendisine kızarak isteklerini geri çevirdiğini belirtti.