Dünyada nesli tehlike altındaki yavru carettaların çöplerin içinden denize ulaşma mücadelesi ve denizlere ulaşma dönemi başladı.
Dünyada nesli tehlike altındaki caretta caretta türü deniz kaplumbağalarının yumurtadan çıkıp yaşama ilk adımı attığı sahillerde karşılaştığı ilk engel, bilinçsizce atılan çöpler oluyor. 1000 yavrudan sadece 3’ünün erişkinliğe ulaşabildiği yavrular, zorlu hayat mücadelesinde çöpleri aşıp denize ulaşmaya çalışıyor.
Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (IUCN), nesli tehlike altındaki türler listesinde olan ve en büyük yuvalama alanları Türkiye’nin Akdeniz kumsalları olan caretta caretta türü deniz kaplumbağalarının, mayıs ayında başlayan yuvalama sürecinde yavruların yumurtalarından çıkıp, hayat yolculuğuna çıktığı denizlere ulaşma dönemi başladı.
1000 YAVRUDAN 3’Ü HAYATTA KALABİLİYOR
En önemli tehdit unsuru insan ve insan kaynaklı yaşam alanlarının yok edilmesi, kirletilmesi ve işgali gibi sorunlar yaşayan deniz kaplumbağaları, yumurtalarından çıkıp yeni bir hayata başladıkları ilk anlarda insanların kumsallara bıraktığı çöp yığınlarıyla karşılaşıyor. Yapılan bilimsel araştırmalara göre, her 1000 yavrudan sadece 2 veya 3’ü erişkinliğe ulaşabiliyor.
AKDENİZ’İN EN BÜYÜĞÜ BELEK KUMSALI
Muğla’dan başlayıp Antalya, Mersin, Adana ve Hatay’daki Akdeniz kumsalları, caretta caretta türü deniz kaplumbağalarının tüm Akdeniz Havzası’ndaki en önemli yuvalama alanlarını oluşturuyor. Türkiye’deki en büyük yuvalama kumsalı ise Serik ilçesine bağlı Belek turizm bölgesi olarak da adlandırılan, Manavgat Denizkent’i kapsayan 30 kilometrelik kumsal, her yıl 3 binin üzerinde yuva sayısına ulaşıyor.
EKAD’LA 26’NCI YIL
Ekolojik Araştırmalar Derneği (EKAD), Belek Turizm Yatırımcıları Birliği’nin (BETUYAB), Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü destekleriyle 1999 yılından bu yana 26 yıldır 30 kilometrelik kumsalda her yıl mayıs-ekim ayları arasında gönüllülerle deniz kaplumbağaları için mücadele veriyor. Gönüllüler her gün saat 04.00’ten 12.00’ye kadar kumsaldaki yuvaları tespit edip, numaralandırıyor. Temmuz ortasından itibaren de bu yuvalardan çıkan yavruların denize ulaşması ve tüm bunların kayıt altına alınmasını sağlıyor.
NESİLLERİ NEDEN TEHLİKE ALTINDA
EKAD Başkanı Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Ali Fuat Canbolat, 1000 yavrudan ancak iki ya da üçünün erginliğe ulaşabildiğini belirterek, “Tabii ki sorun biziz. Yani küresel iklim değişikliğine adapte olabileceklerine inanıyorum. Ama insan faaliyetlerine karşı adaptasyonu zor. Çünkü dünya nüfusunun yarısı kıyı alanlarında yerleşik durumda. Deniz kaplumbağalarının tercih ettiği kumsallar aslında bizim de turizm olarak tercih ettiğimiz alanlar, yani bir örtüşme var. Deniz kaplumbağaları nesillerini devam ettirmek için yuvalama kumsallarına muhtaç. Bizler de dinlenme, tatil amaçlı kullanıyoruz. Dolayısıyla asıl sorun buradan başlıyor. Yani yuvalama alanlarının, kumsal habitatlarındaki kayıplar en önemli faktörlerin başında geliyor” dedi.
PLASTİK ÇÖPLER DENİZDE ÖLDÜRÜYOR
Endüstriyel balıkçılıktan kaynaklı sorunların da çok büyük olduğunu anlatan Dr. Canbolat, “Çünkü deniz kaplumbağaları nefes almak için su yüzeyine çıkar. Ağlara takılmış bir balık onlar için kolay bir besin kaynağı olur, yakalamaya çalışırken kendisi ağlara takılıyor. Ağlara takıldığında nefes almak için su yüzeyine çıkamıyor ve boğularak ölüyorlar. Onun dışında kirlilik kaynakları var tabii, plastikler önemli etken. Karaya bıraktığınız herhangi bir çöp su kaynakları aracılığıyla eninde sonunda denizlere ulaşıyor. Deniz kaplumbağaları, poşetleri denizanası zannedip yutuyorlar. Bunlar sindirim sistemlerinde tıkanıklığa ve sonunda ölüme neden oluyor” diye konuştu.
DENİZKENT KUMSALI PLASTİK ÇÖP DOLU
Deniz kaplumbağalarının çok yoğun yuva yaptığı Manavgat’a bağlı, tamamen plastik çöp atıklarla kirletilmiş Denizkent sahiline dikkati çeken Dr. Canbolat, “Kumsalda bıraktığımız bir ayak izi bile yavru deniz kaplumbağaları için sıkıntı yaratabiliyor. Bastığınız yerde biraz derinleşme oluyorsa yavru onun içine girdiğinde çok zorlanıyor. Uğraşıyor çıkmak için. Yani bir ayak izi bile problem, değil ki plastikler. Bol miktarda plastik var. Kumsalı kullananlardan bahsediyorum. Deniz kaplumbağaları bunlara takılıyor. Yavru bir pet şişe bardağın içine giriyor, çıkamıyor. Deniz kaplumbağaları geriye doğru yürüyemiyor. Takıldığı zaman içinde kalıyor. Güneş doğduğunda ise kuruyarak ölüyor” diye konuştu.
‘İNSANLAR ÇÖPÜNÜ BIRAKMASIN’
Bu kumsaldaki plastik çöplerin eninde sonunda denize karışıp, kirlettiğini anlatan Dr. Ali Fuat Canbolat, sadece görsel kirlilik yaratmadığını, hem insanlar hem ekosistemdeki bütün canlılara zarar verdiğini kaydetti. Denizkent kumsalının ilçe merkezine biraz uzak kaldığını söyleyen Canbolat, bu kumsalı yerel halkın kullandığına dikkati çekerek, “Temizlenmesi lazım. Sahipsiz kumsallar her zaman plastikle doludur. Mesela bir turizm tesisinin önüne gittiğinizde bu plastikleri bulamazsınız. Çünkü her sabah kalkıp temizlerler ama buranın sahibi yok gibi. Çünkü tam iki ilçenin sınırı, o nedenle burada bol miktarda plastik var. Belediyelerin tabii ki görevi ama esas görev burayı kullanan insanlarda. Biz de zaman zaman çöp toplama çalışması yapıyoruz ama bu iş böyle çözülmüyor. Esas çözüm plastik kullanımını azaltmak, kullanmak zorundaysak doğaya karışmasını engellemek. Siz memnun olur musunuz bu kadar plastiğin içinde denize girmeye? Ben şahsen olmam. Şurada çöp kovası var. Çöp kovasına götürebilirsiniz. İki gün sonra tekrar geleceksiniz, bu kumsalları siz kullanacaksınız” ifadelerini kullandı.