Yatırım araçlarını anlattığımız serimizin üçüncü bölümünde DİBS’lerden bahsedeceğim. Ancak her zamanki uyarımı yineleyeyim: Yatırım kararlarınızı ya kendiniz alın ya da profesyonellere danışın. Ayrıca verdiğim örneklerde kesilen vergiler hesaba katılmamaıştır.
Öncelikle Devlet İç Borçlanma Senetlerini (DİBS) açıklayalım. Devlet yapacağı yatırımlar için yurt içinde borçlanmaya gidebilir. Bunun için de genellikle DİBS’leri kullanır. DİBS’ler vadesine göre 1 yıldan kısa vadeli (Hazine Bonosu) ve 1 yıl veya daha uzun vadeli (Devlet Tahvili) olarak sınıflandırılabilir.
DİBS’lerin işleyişi şu şekildedir: devlet 1 yıl sonra 100 TL geri ödeme yapmak üzere senet ihraç eder. Ancak başlangıçta 90 TL gibi bir fiyatla ihraç edilir. Eğer bu tahvili ihraç tarihinde alıp itfa tarihine (vadenin sonlandığı gün) kadar elinizde tutarsanız 100-90=10 TL kar elde edersiniz. Bu da ortalama %11 civarı bir kâr yani faiz getirisi eder. Eğer vadeyi beklemek istemezseniz farklı bir fiyattan satış yapabilirsiniz. Örneğin: 6 ay sonra 95 TL’den satabilirsiniz.
Ancak her yatırım aracında olduğu gibi DİBS’lerde de riskler mevcuttur. Örneğin, siz 90 TL’den %11 faizli (vadesi dolunca 100TL alacaksınız) 1 yıl vadeli DİBS aldınız. Ülkedeki faiz oranı %5 diyelim. Buraya kadar kârdasınız çünkü paranızı faize yatırsaydınız %5 getiri sağlayacaktınız, şimdi %11 sağladınız. Fakat faizler bir anda %15’e çıkarsa o zaman bu durum bozulur çünkü elinizdeki tahvilin sunduğu getiri faiz oranlarının altında kaldı. Eğer ki elinizdeki senedi satmak isterseniz bunu alacak birisini bulmanız lazım. Ancak kimse bu senedi almaya yanaşmaz çünkü faiz daha getiri sağlıyor. Bu durumda her ne kadar getiri elde etseniz de bu getiri faizin altında kalır. Dolayısıyla DİBS’deki zarar genelde daha az getiri elde etme durumudur.
Kısacası yağmasa da damlasın diyen bir yatırımcı DİBS’leri radarına alabilir.