Yaşlılık değil de istenmemek zor!… Yaşlılık ne zormuş diyeceğim kaç kere yaşlandın diyeceksiniz. Görmem bile yetti anlamama.
Oysa yaşlılar en mutlu etmemiz, en çok sahip çıkmamız gereken canlılardı. Malesef onu da başaramadık.
Oysa bebekken bize bakmadılar mı ? Dişlerimiz yoktu konuşamıyorduk. Derdimizi anlatamıyorduk. Anlamadılar mı bizi ?
Yürüyemiyorduk. Elimizden tutup yürümeyi öğretmediler mi ? Altımızı kaç kere ıslattık kim bilir. Kim bilir kaç kere kustuk. Tiksinmeyip temizlemediler mi?
Yaşlılık da bebeklik gibiydi. Dişleri döküldü, altını ıslattılar, ayakları tutmaz oldu. Biz anlayamadık onları. Ama onlar bizi anlamıştı. Hem de leb demeden üstelik.
Şu ölümlü dünyada merhametli olamadık. Kim bilir ne kadar daha görecektik yüzlerini? Kim bilir ne kadar daha duyacaktık seslerini? Yüreğimize de evlerimize de sığdıramadık. İstemedik yanımızda. Gözlerin de o üzüntüyü acıyı görmemize rağmen attık bir kenara. Tek başlarına bıraktık.
Tatlı sohbeti, güler yüzü çok gördük. Onlar bize onca yıl bakmışken üstelik.
Merhametli olmayı öğretmediler mi bize? Ne ara bu kadar acımasız olduk gücü yetmeyen insanlara?
Emin olun ölmekten korkmadılar istenmemekten korktukları kadar. Ve hep dua ettiler Allah’ım bizi kimseye muhtaç etmeden canımızı al diye. Ne yaşattınız bu kadar da ölmek için dua ettiler ? Bu dünyadan gitmek istediler ?
Kolay mı sanıyorsunuz yaşlılık? Siz hep genç mi kalacaksınız sanıyorsunuz? Eliniz ayağınız hep tutacak mı sanıyorsunuz?
Peki ölüme yaklaştığını bilerek yaşamak kolay mı sanıyorsunuz?
Doktor size üç ay ya da bir yıl ya da iki yıl ( her neyse) ömrünüzün kaldığını söylese ne hissederdiniz?
Korkardınız. Hem de çok. Peki korkan birine acımasızca davranmak nasıl bir şey? Korkan birine korkusunu unutturmak, sevmek, ilgilenmek gerekmez mi?
Üzülüyorum gördükçe, duydukça.
Soğukta yaşlı biri aç kalmamak için mendil satarken.
Çocuklarım istemiyor dediğini duyarken.
Hastaneye götürecek kimsem yok nasıl gideyim evladım derken.
Bastonuyla yürümekte güçlük çektiğinde yanından geçip giderken.
En çok yaşlılar ve çocuklar gülsün isterdim. En çok onlar mutlu olsun. En çok onlar sevilsin. Lafa gelince değil ama hakkını vere vere sevilsinler isterdim. Ve imkanım olsaydı eğer zor da kalan bütün yaşlılara yardım etmek, hepsine bakmak isterdim. İmkanım olsaydı eğer bir damla gözyaşı bile akıtmasınlar isterdim. Bu dünyada sevgiyi doyasıya yaşatmayı isterdim. İmkanım olsaydı eğer…
“Herkes ölüp gidiyor. Bir sen mi kalacaksın? Ha iki gün fazla ha iki gün az yaşayacaksın. Ateşte kül, toprakta gül olacaksın. Mühim olan yaşarken İNSAN olacaksın.” Mevlana