Hiç yanlış zamanda dünyaya geldiğinizi ve yaşamınızı devam ettirdiğinizi düşündünüz mü?
Astral seyahat yapmadan kendi benliğinize dışarıdan bakıp yaşadıklarınızı, yaptıklarınızı kısacası hayatınızı sorguladınız mı hiç?
Sorgulama döneminin tarifsizliği içindeyim ve kendim gibi hayatı sorgulayan insanlara yazmaya çalıştığım iki şiirimi sunmak isterim.
Kimsesizlere..
Lâl olmuş diller…
(Edebi eser amaçlı yazılmış şiirler değildir. )
ÖKSÜZ GECE
Öksüzüm.
Bu diyarda öksüzlükler var.
Babasız, annesiz, kimsesizlerin bu diyar.
Kelimelerimin ve cümlelerimin yetimiyim.
Paragraflarda tükendi ömrüm.
Bilirim,
Anlatamadıklarım olacak katilim.
Öksüzlerin dinlenmediği bir diyar.
Bir de gece var.
Geceleri daha özgür öksüzlük hissi.
Daha bir öksüz gece.
Gece, daha bir soğuk bu diyar öksüze.
Yazmasaydım şayet,
Urganlara asılırdım bu diyarda gece
Öksüzce..
Bir yandan öksüzlük
Bir yandan sensizlik.
Sensizlikle beraber sessizlik.
Boşluğunu hatırlatıyor sessizlik
Bana karşı olan boşluğunu hatırlatıyor sensizlik.
Boş bakışlarını…
Boş da olsa hoş bakan bakışlarını.
Anlamaya çalıştım o boş bakışları.
Tamamlamaya çalışırken seni çeyrek halimle
Tam anlamaya çalıştım önce.
Ne tamamlayabildim
Ne de tam anlayabildim.
Ne tamamlayabildin.
Ne de tam anlayabildin.
Kalakaldım öylece gece
Öksüzce.
KALUBELA
Önündeyim.
Yolun sonu mu burası?
Yoksa başlangıcı mı?
Duyamıyorum.
Göremiyorum.
Bilemiyorum.
Kalubeladan ötürü özlüyorum kıyameti.
Hatırlamıyorum.
Ruhumun tanrıyla konuşma anını.
Nasıl bir muhabbetmiş ki;
Lâl olmuş uzuvlarım özlüyor yaratıcısını.
Yer değiştirmeliyiz.
Lâl olan ben olmalıyım.
Dindirmeliyim acıyı.
Kalubelaya ulaşmak adına istiyorum kendi kıyametimi.
Ah!
“Dur” diyemiyorum.
Durduramadığım milyonlarca düşünce.
Her bir hece,
Adım adım yaklaştırıyor deliliğe. Gündüz gece…
Önündeyim.
Mezarlığın.
Yolun sonu mu burası?
Yoksa başlangıcı mı?
Duyamıyorum.
Göremiyorum.
Bilemiyorum.
Bizler, korkuyoruz ölmekten.
Oysa korkmalıydık öldürmekten.
Yaratıcıya ulaşmanın yolu;
Ne geçer ölmekten ne de geçer öldürmekten.
Şimdi güzel düşünüyorum.
Vazgeçtim, emanete ihanetten.
Kalubeladan ötürü özlesem de kıytameti,
Bir olana bir olarak ulaşacağım!
Biliyorum.
Benden “hi” gitti “lâl” kaldı.
Lâl kaldım.
Hazan’a karıştım da
Bir olana ulaşmak için
Hamdım, piştim, yandım.