Yankı, bir sesin belli bir süre sonra duyulan yansımasıdır. Sevgili yol arkadaşlarım sözcükler, evrende bize çarpıp geri gelen ufak mucizelerdir.
Bir adam ve oğlu ormanda yürüyüş yapıyorlarmış. Birden oğlan takılıp düşüyor ve canı yanıp “AHHHHH” diye bağırıyor. İleride bir dağın tepesinden “AHHHHH”diye bir ses duyuyor ve şaşırıyor. Merak ediyor ve “SEN KİMSİN?” diye bağırıyor. Aldığı cevap “SEN KİMSİN?” oluyor. Aldığı cevaba kızıp “SEN BİR KORKAKSIN” diye tekrar bağırıyor. Dağdan gelen ses “SEN BİR KORKAKSIN” diye cevap veriyor.
Çocuk babasına dönüp “BABA NE OLUYOR BÖYLE?” diye soruyor. “OĞLUM” diyor adam, “DİNLE VE ÖĞREN!” ve dağa dönüp “SANA HAYRANIM!” diye bağırıyor. Gelen cevap “SANA HAYRANIM!” oluyor. Baba tekrar bağırıyor “SEN MUHTEŞEMSİN!” Gelen cevap “SEN MUHTEŞEMSİN! ”Oğlan çok şaşırıyor, ama halen ne olduğunu anlayamıyor. Babası açıklamasını yapıyor, “İnsanlar buna YANKI” derler. Ama aslında bu “YAŞAM”dır. “Yaşam daima sana senin verdiklerini geri verir. Yaşam yaptığımız davranışların aynasıdır. Daha fazla sevgi istediğin zaman daha çok sev! Daha fazla şefkat istediğinde daha fazla şefkatli ol! Saygı istiyorsan insanlara daha çok saygı duy. İnsanların sabırlı olmasını istiyorsan sende daha sabırlı olmayı öğren. Bu kural yaşamımızın bir parçasıdır, her kesiti için geçerlidir.”” Yaşam bir tesadüf değil, yaptıklarınızın aynada yansımasıdır.”
Herkese merhaba sevgili yol arkadaşlarım, bu güzel sıcacık hikayeyle giriş yapmak istedim… Hikayede de anlatıldığı gibi, evrende her şey bir değişim ve dönüşüm içindedir. Sürekli hareket halindedir. Harekette hakikat vardır. Sözcükler, evrende bize çarpıp geri gelen ufak mucizelerdir.
Burada Einstein‘ın güzel bir sözünden bahsetmek yerinde olur. “İnsanlar, evrende ağızlarından çıkan her kelimenin çarpıp geri geldiğini bilselerdi hiç konuşmazlardı.” Evrende her şey bize geri döner. Tıpkı önceki yazılarımızda bahsettiğimiz kelebek etkisi gibi… Ne yaparsan onu görürsün… Evrenin herhangi bir yerinde uçan bir kelebek, dünyanın öteki ucunda yağmur yağdırabilir…
Tasavvufta ayna formülü olarak geçen bu tutum, aslında kendimize dönmeyi ve dışardan kendimize bakmayı öğütlüyor. Yaptığımız her hareket, davranış veya tavır karşınızdakinin aynı şekilde cevap vermesine sebep oluyor. Size bunla ilgili Japonya’da yapılmış bir deneyden bahsetmek istiyorum. İnsanın biliyorsunuz ki, dörtte üçü sudur. Ve su hayattır.. Sufiler, “su gibi aziz ol” der bu yüzden. Ve su felsefesine inanırlar..
Su akışkandır, uyumludur, duru ve saftır, koyduğun kabın şeklini alır.. Aynı insan gibi… Anlatacağım bu deney ise, su dalgalarıyla ilgili… Haydi başlayalım.. Japonya’da ünlü bir bilim adamı Maseru Emoto’nun yaptığı deneye göre: Belirli aralıklarla su moleküllerin düzenli olarak olumlu sözcükler söyleyerek moleküllerin şekillerinin daha da güzelleştiğini hatta bazı moleküllere düzenli olarak klasik müzik frekanslarıyla etkileşime geçirdiğimizde moleküllerde inanılmaz bir değişim olduğunu öne sürmüştür. .. Muhteşem şekiller oluşmuş o su moleküllerinde…. Tabi bu araştırmayı yalanlayan ve yok sayan bir grup da var.
Bu deneyi isterseniz açıp kendiniz de araştırabilirsiniz. Bu deney bize, evrende her ses ve sözcüğün karşılığı olduğunu, suyun bile olumlu ve pozitif enerjiyle bize cevap verdiğini gösteriyor.. Düşünsenize, bir çiçeğe de bakarken ya da bir hayvana, ona sevgi dolu sözcüklere ve olumlamalarla davrandığınızda, o hayvan size daha çok bağlanır o çiçek daha bir güzel açmaz mı…
Toparlayacak olursak size güzel bir sözle veda etmek istiyorum.. Ünlü Hint düşünürü Gandhi şöyle der: “Sözlerinize dikkat edin düşüncelere dönüşür. Düşüncelerinize dikkat edin duygularınıza dönüşür, Duygularınıza dikkat edin davranışlarınıza dönüşür. “
Sözcükler bizim melodimizdir, müziğimizdir. Beste ve güfte ne kadar iyi ve hayırlı olursa, çıkan eser de o kadar iyi olur… Doğru sözcükleri, doğru yerde, doğru zamanda kullanmanız dileğiyle su gibi olun inşallah eyvallah dostlar..