Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun” Karabağ toprakları azat edildiğinde esas itibariyle bu yalnızca Azerbaycan’ın değil, yalnızca Türkiye’nin değil aynı zamanda Türk dünyasının bir zaferiydi” dedi.
Tuzla Belediyesi’nin düzenlediği Karabağ Zaferi’nin 2. yıl dönümü etikliğinde konuşan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun” Karabağ toprakları azat edildiğinde esas itibariyle bu yalnızca Azerbaycan’ın değil, yalnızca Türkiye’nin değil aynı zamanda Türk dünyasının bir zaferiydi. Hamdolsun bu zafer kazanılmıştır ve bugün bu zaferin ikinci yıl dönümünü şanla, şerefle kutluyoruz” dedi.
Azerbaycan’ın 30 yıl sonra Ermenistan işgalini bitirerek kazandığı Karabağ Zaferi’nin 2. yıldönümü çerçevesinde Tuzla Belediyesi’nin düzenlediği etkinliğe Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkan’ı Fahrettin Altun, Tuzla Belediye Başkan’ı Şadi Yazıcı, Türkiye Cumhuriyeti Azerbaycan Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Narmina Mustafayeva katıldı.
Etkinlikte konuşan Fahrettin Altun” Bu işgal esas itibariyle bir millete büyük bir saldırıydı. Türklüğe saldırıydı, Müslümanlığa saldırıydı. Şuşa azat edildiğinde, Karabağ toprakları azat edildiğinde esas itibariyle bu yalnızca Azerbaycan’ın değil, yalnızca Türkiye’nin değil aynı zamanda Türk dünyasının bir zaferiydi. Hamdolsun bu zafer kazanılmıştır ve bugün bu zaferin ikinci yıl dönümünü şanla, şerefle kutluyoruz.” diye konuştu.
Altun” Türkiye o süreçte 4 alanda Azerbaycan’ın yanındaydı. Bir, siyasi anlamda Azerbaycan’ın yanındaydı.
Sayın Cumhurbaşkanımız lider diplomasisiyle bütün etkisini, itibarını ve uluslararası alandaki yetkinliğini kullanarak Azerbaycan’ın bu haklı mücadelesini uluslararası alana taşıdı ve Azerbaycan’a destek için çok ciddi bir diplomatik atılım içerisinde oldu. Diğer taraftan yine birçok uluslararası platformda Dışişleri Bakanlığımız başta olmak üzere birçok kurum ve kuruluşumuz yoğun bir gayretle Azerbaycan’ın diplomatik elçiliğini yaptı. Azerbaycan’ın haklı davasını anlattı.
Diğer taraftan Azerbaycana bu süreçte verilen ikinci destek askeri destekti. Birileri bunu sorunsallaştırıp bunun arkasında birtakım art niyetli çabalar arasa da biz de burada uluslararası hukuka her zaman referans vererek, bu desteğimizi savunduk. Zira unuttukları bir şey var ki 2010 yılında Türkiye ve Azerbaycan Cumhuriyeti arasında stratejik ortaklık ve karşılıklı yardım anlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşmayı referansla bu yardımda bulunulmuştur.
Üçüncü destek ise enformasyon alanında verildi. Ermenistan’ın uluslararası alandaki Ermeni lobisinin de imkanlarını kullanarak daha ilk günden itibaren yoğun bir dezenformasyon ve kara propagandaya başladı. Kimin işgalci olduğunu bütün dünya gördü. Kimin işgalci olduğunu bütün dünya gördü. Nasıl gördü? hem Türk medyası aracılığıyla hem uluslararası medya aracılığıyla gördü.
Yorum üzerinden değil, sahadaki, kamera görüntüleri üzerinden. Yorum üzerinden değil, sahadaki muhabirin şahitliği üzerinden gördü. Dolayısıyla o sahadan uluslararası medyayı beslememiz, Ermeni lobisinin dezenformasyon çabalarını geçersiz kıldı. Günlük çok yoğun bir etkileşimle biz yine Sayın Hacıyev’in kardeşimle birlikte etkili bir mücadele yürüttük. Ve enformasyon alanında başarılı bir sonuç elde ettik”dedi.