Yalıtımlı binanın enerjide yüzde 60’lara kadar tasarruf oluşturduğu, yalıtımsız evde ortaya çıkan küf oluşumunun insan sağlığı açısından çok riskli olduğu açıklandı.
Dalmaçyalı İleri Isı Yalıtım Sistemleri, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi ortak çalışmaları ile yürütülen, ısı yalıtımının termal konfora, enerji tasarrufuna ve insan sağlığına etkilerinin araştırıldığı projenin ilk verileri açıklandı.
Cari açıktan, insan sağlığına, iklim değişikliğinden, enerji tasarrufuna kadar birçok konunun incelendiği çalışmada, yalıtımlı binanın enerjide yüzde 60’lara kadar tasarruf oluşturduğu, yalıtımsız evde ortaya çıkan küf oluşumunun insan sağlığı açısından çok riskli olduğu ve termal konforun insanı her anlamda etkilediği gibi önemli sonuçlara ulaşıldı.
İTÜ Afet Yönetim Merkezi ve Meteoroloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu ve Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Bülent Karadağ’ın öncülüğünde gerçekleşen çalışmada, tek farkları biri ısı yalıtımlı diğeri ısı yalıtımsız olarak kurulan iki model ev incelendi. Araştırma sonuçları ile halkı bilinçlendirmek ve dış cephe ısı yalıtımının ne kadar önemli olduğunu insanlara göstermek istediklerini belirten Betek Boya Genel Müdürü Tayfun Küçükoğlu, “Geçen sene verilerine göre, 23-24 milyar dolarlık enerji konutların ısıtılıp soğutulmasında harcanıyor. Bu sene artan enerji fiyatlarıyla dolar bazında bu daha yüksek olacak. Dolayısıyla ısı yalıtımı ile 8-12 milyar dolarlık bir tasarruf imkânı var” dedi.
“ISI YALITIMI İLE YAPILAN TASARRUF MİKTARI 18 MİLYAR LİRA”
Isı yalıtımı konusundaki seferberliklerinin 5 temel unsur üzerine başladığını belirterek, bunları sürdürülebilirlik, tasarruf, termal konfor, ekonomik ve yalıtımsız evlerinin çokluğu olarak sıralayan Betek Boya Genel Müdürü Tayfun Küçükoğlu, “2003 yılından itibaren öncelikle bilinçlendirme konusuna önem verdik. Ülkemizde ısı yalıtım bilincinin gelişmesi için ısı yalıtım gönüllüleriyle beraber büyük bir seferberlik başlattık. Köy köy, kasaba kasaba yaptığımız faaliyetlerle ısı yalıtımının neden ihtiyaç olduğunu, yapıldığı zaman ne faydalar sağlayacağını anlatmaya çalıştık. Ücretsiz Keşif Hizmeti ile binaların ihtiyaç duyduğu yalıtım çözümlerini belirledik. Gururla söylemeliyim 2003’te başlattığımız bu faaliyetle beraber bugüne kadar 215 milyon metrekare ısı yalıtımı yaptık.
Bu işle 2.2 milyon konut yalıtılmış oldu. Isı yalıtımı yapılan konutlarda 8.6 milyon kişi hem tasarruf yapıyor, hem daha konforlu konutlarda oturuyor. Isı yalıtımı ile yapılan tasarruf miktarı 18 milyar lira. Hem hane halkı tasarruf yaptı hem de 18 milyar liralık daha az enerji ithal ettik, cari açığımızın azalmasına vesile olduk. Diğer taraftan bu yapılan yalıtımla beraber 23.4 milyon ton karbondioksite eş değer sera gazı salınımına engel olduk. Hedefimiz, enerjinin, küresel iklim değişikliğinin her geçen gün öneminin arttığı bu dönemde evrensel, örnek ve öncü olmak yolunda ilerlemek” şeklinde konuştu.
“72 MİLYAR DOLARLIK ENERJİNİN YÜZDE 33’Ü KONUTLARIN ISITILIP SOĞUTULMASINDA HARCANDI”
Küçükoğlu, “2021 net sonuçlarına göre konuşursak, 2021 yılında ülkemiz 72 milyar dolarlık enerji tüketti. Bunun 50 milyar doları ithalat, 29.5 milyar dolar da cari açık verdik. Enerji olmasa cari açık vermeyeceğiz gibi bir durum var. 72 milyar dolarlık enerjinin yaklaşık 23-24 milyar doları yani yüzde 33’ü konutların ısıtılıp soğutulmasında harcandı. Konutların ısı yalıtımsız olan yüzde 70’inin de bir yalıtım seferberliğiyle yalıtıldığını kabul edersek, kesin bir rakam söylemek istemiyorum ama her yıl farklı bakış açılarıyla 8 ila 12 milyar dolarlık bir tasarruf sağlamamız mümkün” ifadelerini kullandı.
“ENERJİNİN EN VERİMLİ ŞEKİLDE TÜKETİLMESİ ÖNCELİKLİ ULUSAL TEDBİRİMİZ OLMALI”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı Konutlarda Isı Yalıtım Destek Paketi’nin hayati önem taşıdığını belirten Küçükoğlu, “Enerjinin en verimli şekilde tüketilmesi öncelikli ulusal tedbirimiz olmalı. Bu açıdan destek paketi inanılmaz önemli bir paket. Geçen sene verilerine göre, 23-24 milyar dolarlık enerji konutların ısıtılıp soğutulmasında harcanıyor. Bu sene artan enerji fiyatlarıyla dolar bazında bu daha yüksek olacak. Dolayısıyla 8-12 milyar dolarlık bir tasarruf imkânı var. Destek paketi bu tasarrufu yapma imkânımızı hızlandıracak” dedi.
“DUVARLARDAKİ SICAKLIK FARKI TERMAL KONFORU OLUMSUZ ETKİLİYOR, SAĞLIĞIMIZI BOZUYOR
Araştırmanın enerji ve iklim değişikliği ayağındaki ismi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu termal konforun önemine vurgu yaparak, insanın mental ve ruhsal sağlığı için dışarıdaki hava kadar içerideki havanın da kaliteli olması gerektiğine değindi. Isı yalıtımı ile bu kalitenin gerçekleşebileceğini belirten Kadıoğlu, “Bir ortamdaki sıcaklığın, nemin ve hava akımlarının size hissettirdiği konfor hissine termal konfor diyoruz.” şeklinde konuştu.
Kişilerin sıcaklık, nem, hava akımı gibi iklim koşulları açısından gerek bedensel gerekse zihinsel faaliyetlerini sürdürürken belli bir rahatlık içinde bulunmaları gerektiğini ifade eden Kadıoğlu, ısı yalıtımının iç ortam konforunu nasıl değiştirdiğini 7 ay boyunca ölçümlediklerini vurgulayarak, “Sağlıklı bir yaşam için duvar sıcaklıklarında fark olmaması gerekiyor. Özellikle yalıtımsız model evin duvarlarında, dış duvar sıcaklığı ile iç duvar sıcaklığı farkları gün içinde dahi çok fazla oluyor.
Ölçümler yaptığımız zaman şöyle sonuçlarla karşılaştık; binayı sürekli 21 derecede tutmak için ısıtıyoruz ama o halde bile yalıtımsız binada sıcaklık farkları yalıtımlıya göre 8 kat fazla olabiliyor. Isı yalıtımı aynı zamanda enerjide de yüzde 60’lara kadar tasarruf oluşturuyor.” ifadelerini kullandı. Konunun sağlığa etkisine de değinen Kadıoğlu ‘’Oturduğunuz evde, ortamda termal konfor olmayınca verim düşüyor, sağlıklı olamıyor ve uyuyamıyorsunuz. O zaman da insanın enerjisi düşüyor ve sağlığı bozuluyor. Duvarlardaki sıcaklık farkı, aynı zamanda küf, mantar oluşumuna neden oluyor’’ şeklinde konuştu.
“YALITIMSIZ EVDE YAŞAMAK KESİNLİKLE SAĞLIĞI BOZUYOR, KÜF OLUŞUMUNU ARTTIRIYOR”
Araştırmanın sağlık ayağında olan Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Bülent Karadağ, araştırma sonuçlarıyla ilgili şöyle konuştu:
“Sağlık açısından en dikkati çeken özellik, yalıtımsız evde beklendiği gibi küf oluşmasıydı. Projenin tıbbi açısından baktığımızda yalıtımsız evdeki küf oluşumu ciddi anlamda bir risk olarak karşımıza çıktı. Yalıtım oranları binaların yaşı arttıkça düşmekte ve bununla orantılı olarak küf oranı da hızlı bir şekilde artmakta. Türkiye çapında yaptığımız anket çalışmasının sonuçlarına baktığımızda en çok gördüğümüz şu; yalıtımsız evde yaşamak kesinlikle sağlığı bozuyor, küf oluşumunu arttırıyor.
Küf oluşumu arttığında da solum yolu enfeksiyonlarına yakalanma riski 2 kat artıyor. Astım, KOAH gibi kronik akciğer hastalıklarına yine yüzde 50’lere varan oranla rastlayabiliyoruz. Bulduğumuz güncel bir şeyi daha söyleyeyim; geçirdiğimiz pandemi sürecindeki Covid hastalığına yakalanma olasılığınız küf yokken yüzde 20’lerdeyken küflü evde yaşadığınızda yüzde 32’ye çıkıyor. Yani bir buçuk kat daha riskli hale geliyor.”