Yalın bir yalnızlığı seçen, yaşadığı dönemde toplum tarafından anlaşılamayan Yazar Oğuz Atay.
Kitaplarla, öğretmen annesi sayesinde tanışan Yazar Oğuz Atay okumayı ve yazmayı çok sevdi. İnşaat Mühendisliği bölümünden mezun olan Yazar, bir süre öğretim üyeliği yaptıktan sonra görevinden istifa etti. Edebiyata daha fazla vakit ayırma kararı alarak, hayatında radikal bir değişiklik yapma kararı aldı.
1970 yılında yazdığı ‘Tutunamayanlar’ adlı eser ülkenin büyük yayınevleri tarafından reddedildi. Sonunda bir yayınevi tarafından kabul görünce iki cilt halinde basıldı. Fakat hiçbir eseri ikinci baskıyı göremedi.
Yine anlaşılamıyordu!
Oğuz Atay’ın basılmamış eserini okuyan bir kişi onun ruh hastası olduğunu düşündü ve bunu da kendisine ima etti. Yine anlaşılamıyordu! Kaleminden çıkan yazıların, başarısız olarak nitelendirilmesi onu farklı bir ruh haline sürükledi. Ama yazmaktan vazgeçmedi.
Sağlık sorunları vardı. Bitmek tükenmek bilmeyen baş ağrıları gözlerine yansıyıp çift görme sorunu başlayınca doktora görünme kararı aldığında beyninde iki büyük kitle olduğu ortaya çıktı. 13 Aralık 1977 tarihinde bir arkadaşının evine misafirliğe gitti. Girdiği lavabodan uzun süre ses gelmeyince arkadaşı kapıyı tıklattığında Oğuz Atay, ‘‘Yaşıyorum. Daha ölmedim.’’ dedi. Aradan bir süre geçti, fakat Atay’dan yine ses gelmeyince arkadaşı tekrar kapıyı çaldığında, kapı ardında derin bir sessizlikle karşılaştı. Oğuz Atay’ın cansız bedeni yerde yatıyordu.
Günümüzde kitapları elden ele dolaşan Yazar Oğuz Atay’ın bazı eserleri:
- Tutunamayanlar (1971-1972, 2 Cilt)
- Tehlikeli Oyunlar (1973)
- Bir Bilim Adamının Romanı (1973)
- Korkuyu Beklerken (1975)
- Topografya (1970)
Ölümünden Sonra Basılan Eserleri:
- Oyunlarda Yaşayanlar (1979-1980) Eser, Devlet Tiyatroları sahnelerinde sergilenmiştir.
- Günlük (1987)
- Eylembilim (tamamlanmamış, 1998)
- Efendi Kaptan Kurtar Bizi (2005)
Sen rahat uyu Sevgili Oğuz Atay anlaşılıyorsun.
Edebiyata, sanata ve insana dair tekrar görüşmek üzere…