İzmir’de 2020 yılında 30 Ekim’de 11 kişinin hayatını kaybetmesi sonucu yargılanan Yağcıoğlu Apartmanı sanıkları hakim karşısına çıktı
İzmir’de, geçen yıl 30 Ekim’de meydana gelen 6.6’lık depremde 11 kişinin yaşamını yitirdiği Yağcıoğlu Apartmanı’nın fenni mesulü Orhan Ayber (80) ve müteahhidi Şerafettin Ağar (71), ‘bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak’ suçlamasıyla tutuklu yargılandıkları davada bugün hakim karşısına çıktı.
Ege Denizi’nde, 30 Ekim 2020’de meydana gelen ve merkez üssü Seferihisar ilçesi açıkları olan 6.6 büyüklüğündeki depremde 11 kişinin hayatını kaybettiği, 7 kişinin de yaralandığı Yağcıoğlu Apartmanı ile ilgili hazırlanan iddianame, 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. Dokuz Eylül Üniversitesi ile İstanbul Teknik Üniversitesi akademisyenlerinden oluşan 7 kişilik bilirkişi heyetinin raporuna yer verilen iddianamede; apartmandan alınan beton karot numunelerinin, binanın projesinde belirtilen beton dayanım sınıfına uymadığı, bina statik-betonarme hesaplarında bodrum katın hesaplara dahil edilmediğinin belirlendiği kaydedildi.
Binanın B blokuna ait sondaj logları incelendiğinde zemin profilinin tipik alüvyon zemin karakterinden oluştuğu belirtilip, yapının karakteristik basınç dayanımının olması gerekenden düşük kaldığı, bina betonarme projesinde kısmi bodrum yapılmasına yönelik betonarme detayları bulunduğu halde bina altında projeye aykırı olarak tam bodrum yapıldığı, tüm etriyelerin uçlarının bina betonarme uygulama projesi çizim paftaları ve ‘Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik (1975)’ hükümlerine aykırı olarak 90 gönyeli olarak imal edildiğinin de bilirkişi raporunda belirtildiği vurgulandı. Raporda, “Projelendirmedeki eksiklikler, malzeme özelliklerindeki yetersizlikler, uygulama ve işçilik hataları, yapım denetimindeki yetersizlik nedeniyle binanın yıkılmış olduğu görüşüne varılmıştır” denildi.
Raporda ayrıca binanın yıkılmasında; statik proje müellifinin, statik betonarme projeye onay veren mercilerin, bina fenni mesulünün, sürveyanının, müteahhidin, tadilat ruhsatı ile yapı kullanma izin belgesi aşamasında ruhsat ve izni düzenleyen mercilerin sorumlu olduğu görüşüne de yer verildi.
İHMALLER ZİNCİRİ
Yağcıoğlu Apartmanı’nın bodrum katının dikkate alınmayarak, statik projesinin hazırlandığı belirtilen iddianamede ayrıca şunlar kaydedildi:
“Yapı malzeme özelliklerinde yetersizlikler bulunması, projede belirtilen kısmi bodrumun yapılmayarak bodrum katının tam olarak teşkil edilmesi, bodrum kat ile temel boyut ve ölçülerinin betonarme projedeki boyut ve ölçülerle uyumlu olmaması, şüphelilerin mesleklerinin ve kanunun yüklediği sorumlulukları yerine getirmemiş olması nedenleri ile Yağcıoğlu Apartmanı’nın deprem sırasında yıkıldığı görülmektedir.
Şüphelilerin 1’inci derece deprem bölgesi olan İzmir‘de mevzuata, deprem yönetmeliğine, İmar Kanunu’nda yüklenen sorumluluklara aykırı davrandıkları, kendilerine yüklenen dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmedikleri ve bu eylemleri ile Yağcıoğlu Apartmanı’nın yıkılmasına neden oldukları, ‘bilinçli taksirle birden fazla insanın ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suçunu işledikleri, depremlerin değil, binaların kanuna, yönetmeliğe, bilimsel gerçekliklere uygun olarak yapılmamasının vatandaşlarımızın ölümlerine ve yaralanmasına neden olduğu anlaşılmıştır.”
AYRI AYRI 22,5 YILA KADAR HAPİS CEZASI İSTENDİ
İddianamede, Yağcıoğlu Apartmanı’nın müteahhidi Şerafettin Ağar ile fenni mesulü Orhan Ayber hakkında ‘bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak’ suçundan ayrı ayrı 22,5 yıl hapis cezası istendi. Ayrıca bina inşaatı sürveyanı Ahmet A.’nın henüz yakalanamadığı, binada yapılan tadilatın sürveyanı Adnan A.’nın ise hayatını kaybettiğinin belirlendiği kaydedilen iddianamede, kamu görevlilerine ilişkin dosyanın ise 4483 sayılı ‘Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun’ kapsamında ayrılarak Memur Suçları Soruşturma Bürosu’na gönderildiği belirtildi.
Tutuklu sanıklar Orhan Ayber ve Şerafettin Ağar, bugün 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkacak.
İzmir’de, geçen yıl 30 Ekim’de meydana gelen 6.6’lık depremde 11 kişinin yaşamını yitirdiği Yağcıoğlu Apartmanı’nın fenni mesulü Orhan Ayber (80) ve tutuklu müteahhit Şerafettin Ağar’ın (71) ‘bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak’ suçundan yargılanmalarına başlandı. Sanık Ağar, yaptığı savunmasında, üzerine atılı suçlamayı kabul etmedi, kolon kesildiği için binanın yıkıldığını öne sürdü.
İzmir 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuklu sanık Şerafettin Ağar, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Diğer sanık Orhan Ayber, depremzedeler ve taraf avukatları ise salonda hazır bulundu. Mahkeme başkanı, savunma için ilk sözü sanık Ağar’a verdi. Üzerine atılı suçlamayı kabul etmeyen Ağar, kolon kesildiği için binanın yıkıldığını savundu. Ağar, “Hayatını kaybeden vatandaşlara rahmet, yaralılara da şifa dilerim. Apartmanın yapılmasında hiçbir kusurum yok. 40 yıllık müteahhitlik hayatımda 251 bina yaptım.
Hiçbiri yıkılmadığı gibi hiçbirinde çatlak bile yok. Örnek müteahhit olmak için uğraştım. Yağcıoğlu’nda A blok ayaktayken B blokun yıkılması tesadüf değildir. Bina dış etmenler sebebiyle yıkılmıştır. Kolon kesilmesi nedeniyle bina yıkıldı, bunu yapanlar hakkında suç duyurusunda da bulundum. Sosyal medya hesabımdan depremden önce 1999 önce yapılan binaların yıkılıp, yeniden yapılması gerektiğini belirtmiştim çünkü o binalar 1975 yılı deprem yönetmenliğine göre yapıldı. Suçlular kolonları kesenlerdir. 11 aydır cezaevindeyim ve sağlık sorunlarım var. Tahliyemi talep ediyorum” diye konuştu.
Binanın fenni mesulü sanık Orhan Ayber de kolon kesme olayının kendi döneminde olmadığını, bodrum katında ise su olduğunu müteahhide bildirdiğini söyledi. Ayber, “1975 yönetmenliğinde nervürlü demir kullanma zorunluluğu yoktu. 1999’da Marmara depreminden sonra kullanımı zorunlu hale geldi. Beton kalitesini tutturmak kolay değildi çünkü hazır beton yoktu. Beton ihtiyaçlarını belirli gruplar karşılıyordu ve hiçbirimizin denetleme imkanı yoktu. 2000 yılından sonra hazır betona geçildi. Yağcıoğlu Apartmanı, yapıldıktan sonra çeşitli depremler olmasına rağmen binada çatlak bile oluşmadı. Kolon kesme olayından haberdar değilim. Muhtemelen ben istifa ettikten sonra olmuştur. 1999 yılında görevden ayrıldım” dedi.
Müşteki avukatlarının, binanın yapımı sırasında bodrum katında su olup olmadığını sorması üzerine Ayber, “Zeminde biriken suları gördüm. İnşaat yapılırken de su vardı. Biriken suyu pompayla çektirdim. Müteahhide de bilgi verdim ama belediyeye bildirmedim” yanıtını verdi.
Müşteki avukatlarının, depremde yıkılan diğer binalara göre Yağcıoğlu’nda üst katta oturanların can kaybının fazla olmasının nedenini sorduğu Ayber, “Bina, 23 numaralı kolon ve perdenin kesilmesi sebebiyle yıkılmıştır. Kolonların zayıflığı söz konusu değildir” dedi.
Duruşmaya katılan depremzedeler ise sanıklar hakkında şikayetlerini yineledi. Depreme eşi ve kayınvalidesiyle yakalanan ve yaralı kurtulduklarını belirten Halit Sarper Keleş, “Daireyi depremden 16 yıl önce satın almıştık. Binanın zemininde su hep vardı. Bodrum kata dolan suların kovalarla atıldığını biliyorum. Bodrum zemininde su olduğundan kömürlüğü kullanamıyorduk” diye konuştu.
Yeşim Keleş de binanın betonunun yumuşak yapıda olduğunu belirterek, “Tablo asmak için duvara çivi çakmaya bile korkuyorduk” dedi.
Depremzedeler, şikayetlerini yinelerken sanık avukatları, müvekkillerinin beraatini talep etti.