Volta atarak değil üreterek yaşamak! Çıkarılan aflara rağmen hükümlü ve tutuklu sayısı bir türlü düşmüyor, yeni suç işleyenler nedeniyle cezaevleri kısa sürede yine tıklım tıklım doluyor.
Nitekim, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül de, bir soru önergesini yanıtlarken, geçen yıl merkezi yönetim bütçesinden cezaevlerine 6 milyar 993 milyon lira ayrıldığını belirtti, bu rakamın Cumhurbaşkanlığı, TBMM, Anayasa Mahkemesi ile Dışişleri, Sanayi, Çevre, Kültür, Enerji ve Ticaret bakanlıklarının bütçelerinden fazla olduğunu ifade etti.
Peki, ne yapılabilir, cezaevlerinin genel bütçe üzerindeki yükü nasıl azaltılabilir, cezalarını çekip tahliye olanların bir daha geri dönmemeleri ne şekilde sağlanabilir?
Bazı cezaevlerinde faal iş yurtları var. Buralarda tutuklu ve hükümlüler bir yandan meslek öğrenirken diğer yandan üretime katkıda bulunuyorlar.
Söz konusu iş yurtlarının sayılarının artırılması ve cezaevinde yatanlardan bir kişinin bile vaktini volta atıp tespih çekerek geçirmesine izin verilmemesi gerekiyor.
Tabii, şu sorunun yanıtını da bulmalıyız:
Neden bu kadar çok suç işleniyor?
Ekonomik sıkıntılar ve işsizlik insanları suça yönelten en önemli faktörlerden biri.
Kırsal kesimden kentlere göç sonucu ailelerin küçülüp denetim ve dayanışma özelliklerini büyük ölçüde yitirmeleri de kuşkusuz suç işlemeyi tetikliyor.
Bazı ruhsal hastalıkların zamanında tespit edilip tedavi edilmemesi de pek çok kişiyi suça yöneltiyor.
Özetleyecek olursak:
Cezaevleri fabrika gibi çalışmalıdır.
Tutuklu ve hükümlüler tüketen değil üreten insanlar olmalıdır.
Cezaevine her giren mutlaka meslek sahibi olarak çıkmalıdır.
İnsanların suça yönelmesine neden olan sosyal ve ekonomik sozetrunlar çözülmelidir.