Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Savaş Tuna, meme kanserinin belirtilerini açıklayarak “Ailesinde meme kanseri öyküsü olan kadınlarda risk artmaktadır” dedi.
15 Ekim Meme Sağlığı Günü’ne istinaden açıklamalarda bulunan Medical Park Bahçelievler Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Savaş Tuna, “Meme kanseri, meme dokusunu oluşturan hücre gruplarından birinin değişime uğraması ve kontrolsüz çoğalması nedeniyle tümör sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır.
Meme dokusunun herhangi bir yerinden kaynaklanabilir. En sık görülen tipi; meme kanallarından kaynaklanan ‘duktal’ kanser denen kanserlerdir. Süt üreten bezlerden köken alan ‘lobüler’ kanserler de sık görülür” şeklinde konuştu.
ERKEKLERDE DE OLABİLİR
Meme kanserinin kadın kanserleri arasında en yaygın olan ve akciğer kanserinden sonra en sık ölüm nedeni olan kanser türü olduğunu dile getiren Tuna, “Tüm kadın kanserlerinin yüzde 24’ünü ve kanserden ölümlerin yüzde 14’ünü meme kanseri oluşturmaktadır. Her 8 kadından birinin hayatının belirli bir zamanında meme kanserine yakalanabileceği bildirilmektedir. Nadir olarak erkeklerde de meme kanseri görülmektedir. Her 100 kadına karşılık bir erkek meme kanseri tanısı almaktadır” dedi.
BU BELİRTİLERE DİKKAT EDİLMELİ
Doç. Dr. Savaş Tuna, meme kanserinin belirtilerini şöyle sıraladı:
“Memede elle hissedilen bir sertlik veya kitle,
İki meme arasında son dönemde ortaya çıkan asimetri,
Meme başında veya meme cildinde içe doğru çekinti,
Memede kızarıklık, yara, egzama, kabuklanma, çatlama,
Meme cildinde portakal kabuğuna benzer görünüm,
Meme başında şekil veya yön değişikliği,
Memede olağan dışı şişlik veya boyut artışı,
Adet dönemlerinde memede rastlanabilenden farklı karakterde ağrı,
Meme başından akıntı; özellikle pembe veya kırmızı renkte,
Koltuk altında sertlik, şişlik veya kitle.”
GENETİK MUTASYONU OLANLARDA RİSK FAZLA
Meme kanserinin çeşitli risk faktörleri olduğunu söyleyen Doç. Dr. Tuna, “Kişinin yaşı veya ırkı gibi bazı faktörler değiştirilemezken, bazıları kansere neden olan çevresel faktörlerle bağlantılıdır. Sigara, alkol ve diyet gibi bazı faktörler ise kişisel yaşam tarzı ile ilişkilidir” dedi.
Doç. Dr. Tuna, risk faktörlerini şöyle anlattı:
“Genetik risk faktörleri: Meme kanserlerinin yüzde 5-10’u anne ve babadan kalıtsal olarak geçen, mutasyona uğramış genler sonucu oluşur. En sık görülen mutasyonlar meme kanseriyle ilişkili BRCA1 ve BRCA2 genlerinde oluşur. Bu genlerden birinde değişiklik bulunan kadınlarda hayatları boyunca meme kanserine yakalanma riski yüzde 50 – 85 arasındadır.
Çocukluk ve gençlikte ışın tedavisi görmek: Çocukluk veya gençlik çağında Hodgkin lenfoma veya non-Hodgkin lenfoma gibi başka kanserler nedeniyle göğüs bölgesine ışın tedavisi uygulanan hastalar yaklaşık 10 yıl sonra yüksek meme kanseri riskine sahip olurlar; bu gruptaki hastalar erken teşhis açısından sağlık kontrollerine önem vermelidirler.
Fazla kilo: Özellikle yetişkinlikte alınan fazla kilolar, meme kanseri riskini artırmaktadır. Bir memesinde kanser olanların diğer memesinde de kanser gelişme riski 3-4 kat artmaktadır.”
HER AY KENDİ KENDİNE MUAYENE ÖNEMLİ
Tanı koyma yöntemleri hakkında konuşan Tuna, “Memesinde hiçbir şikâyeti veya kitlesi olmayan kadınlarda olası bir meme kanserini erken dönemde tanı koymak için kullanılan yöntemler, tarama yöntemleri olarak adlandırılmaktadır. Taramalar genellikle 40 yaşından sonra başlamalıdır. Ancak kadınların 30 yaşından itibaren bilinçlenip her ay rutin olarak kendi kendine meme muayenesi ile memelerini kontrol etmeleri uygun olacaktır.
Tarama yöntemleri 3 şekilde yapılmaktadır. 40 yaşından itibaren yılda 1 kez mamografi, 20 yaşından itibaren her ay kendi kendini muayene ve gerekli durumlarda ultrason, yıllık doktor muayenesi. Memede ele gelen kitlelerin yüzde 90’ı kanser değildir. Genç yaşlarda fibroadenom veya kist denen kanser olmayan kitleler sık görülür.
Orta ve ileri yaşlarda fibrokistik değişiklikler ele kitle olarak gelebilir. Memede kitle fark edildiğinde mutlaka doktora başvurmak gerekir. Biyopsi ile kesin tanı konulduktan sonra hastalığın evresine ve patolojisine göre tedavi seçeneklerinden cerrahi, kemoterapi, radyoterapi ve hormonoterapi yöntemlerinden bir veya birkaçı bir arada kullanılabilir.”
MEME KANSERİNİ TETİKLEYEN BESİNLER
Meme kanserini tetikleyen yiyeceklere değinen Doç. Dr. Tuna, “İşlenmiş katkılı etler, paketlenmiş unlu mamuller, cipsler, hazır çorbalar ve dondurulmuş yiyeceklerin tüketimi meme kanserini tetikleyen unsurlar arasında sayılmaktadır. Omega-3 yağ asitleri birçok kanser türünün büyümesini yavaşlatmakta ve kanser riskini azaltmaktadır. Kanserden korunmak için günde 5 porsiyon sebze meyve tüketmeye özen gösterilmelidir” diyerek sözlerini noktaladı.