Uzak bir yol öyküsü!… Gecenin uzun olacağı, aklına gelen düşüncelerden ziyade, bulunduğu ortamda nasıl geceyi geçireceği benliğini sarıyordu ki gecenin bir yarısı kapının sesiyle irkildi.
Bir anda içeriye girenlerin yüzünü dahi göremeden derdest edip yakaladılar. Ellerine ters kelepçe vurup yüzü koyun yere yatırıldı ve akabinde başına geçirilen bir çuval ile dışarı çıkarılmak istendi. O anda sadece düşündüğü şey bunlar kimdi ve ben neden bu halde idim ortamın karanlık olmasından dolayı hiç bir şey göremiyordu.
Sesleri duyarak çözmeye çalışıyordu olayı, silahlı kişiler olduğu belliydi ve güç kullanmayı seviyorlardı kulağına gelen seslerde “hadi alın şunu”, “götürün vatan hainini”, “tamamdır alındı”, gibi emir komuta cümleleri içeren sesleri dinliyordu.
Dışarı çıkarılırken belinin ortasına bir acı hissetti ve kasığına gelen bir tekme ile acı içinde kıvranmaya ve bağırmaya başladı. Yere düşmesine bile izin verilmeden, sürükleyerek götürdüler, dışarı çıktığında ise hemen torba gibi bir arabanın içerisine atıldı, atıldığı yerde kendini bir kemiğe çarpmış gibi hisseti ve anladı ki yalnız değildi bu araçta.
Kısa bir beklemeden sonra motor sesinin duyulması ile harekete geçti araç, ve araç içinden gelen inlemelere kulak kabarttı. Kendisi gibi alınıp hayvanca muameleye maruz kalan diğer kişiler ve arkadan gelen sesler “sizi vatan hainleri”… Neye uğradığını şaşıran ne söyleyeceğini bilmeyen biraz korku birazda şaşırmışlık ve aynı zamanda acıyla inleyen bir ruh halini almıştı şimdi.
Epey bir yol aldıktan sonra sürekli araçtaki kişilerin gerek sözlü gerekse nitelikli darbelerine maruz kalarak geldikleri yerde nasıl bindirdilerse öylede indirilmeye başladılar. Sadece bir iki kişi sandığı araçtan, o an itibariyle üzerine düşen sadece beş altı kişi sayabildi, ve herkesin kafasında çuval olduğu için kimse kimseyi görmüyordu bile. Sert bir ses tonuyla irkildi “Kalkın sıraya geçin” arkada duran askerlere bağırıp “Kaldırın lan şunları hizaya sokun”…
Garibim Halil neye uğradığını şaşırmış nereye geldiğini bilmediği ve ilk defa geldiği bu şehirde insanlık dışı muamele gördüğü için mi yansın, yoksa arkada bırakıp her şeyi, yakıp yıkan o zalim ağadan kaçışına mı yansın, itile kakıla zorla ayakta durmaya çalışan insanların arasında, kendini anlatmak istedi bir an için. Fakat fırsat dahi verilmeden ağız dolusu küfürler ile ve her an bir jop darbesiyle yere düşecek korkusu sarıyordu bedenini.
Çuval hâlâ kafalarda ve emir komuta zinciri devam ediyordu…