Bakan Memişoğlu, “TÜSEB öncülüğünde geliştirilen ‘Üreten Sağlık Modeli’ sadece afet dönemlerinde değil; sağlık sektörünün genelinde dışa bağımlılığı azaltmayı ve sağlık alanında stratejik bağımsızlık kazanmayı hedefleyen güçlü bir strateji olarak öne çıkmaktadır” dedi.
Sağlık Bakanlığı ve Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) tarafından ‘Afetlerde Sağlık ve Sağlığın Geleceği’ ana temasıyla düzenlenen 10. Türk Tıp Dünyası Kurultayı başladı. Kurultayda TÜSEB Aziz Sancar Bilim, Hizmet ve Teşvik Ödülleri de sahiplerini buldu. 17 Kasım’a kadar sürecek kurultayın açılış konuşmalarını, Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu’nun yanı sıra, aralarında Azerbaycan, Özbekistan ve Bosna Hersek’in de bulunduğu misafir ülke bakan ve bakan yardımcılarıyla TÜSEB Başkanı Prof. Dr. Ümit Kervan yaptı. Programda,Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gönderdiği yazlı mesaj okundu.
Mesajda “6 Şubat’ta asrın felaketini yaşamış ve 50 binden fazla canımızı toprağa vermiş bir ülke olarak afetlerde sağlık sisteminin ne kadar önemli olduğunu çok işyi biliyoruz. İklim değişikliği ile birlikte sel, su baskını, yangın ve kuraklık başta olmak üzere insan hayatına mal olan doğa olaylarına giderek daha fazla maruz kalıyoruz. Kurultay boyunca yapılacak tartışmaların bizim gibi ciddi risklerle yüzleşen tüm ülkeler açısından yol gösterici olacağına yürekten inanıyorum. 10’uncu Türk Tıp Dünyası Kurultayı’nın başarılı geçmesini diliyor, katkı veren herkese teşekkür ediyorum” ifadelerine yer verildi.
‘DAYANIŞMA VE İŞBİRLİĞİNİN KRİTİK ÖNEMDE OLDUĞUNU BİLİYORUZ’
Sağlık Bakanı Memişoğlu, “Türk Tıp Dünyası Kurultayı, her yıl yalnızca bilimsel bir buluşma zemini olmakla kalmayıp, aynı zamanda uluslararası düzeyde sağlık sorunlarına çözümler geliştirmede güç birliği yapmamıza olanak sağlayan bir platform haline gelmiştir. Burada, bilim insanları, sağlık yöneticileri ve politika yapıcıların vizyonlarını, deneyimlerini ve çözüm önerilerini paylaşarak sağlık alanında küresel düzeyde katkı sağlamalarını hedefliyoruz. Her birimiz, sağlığın korunması ve sürdürülebilir sağlık hizmetlerinin geliştirilmesinde dayanışma ve işbirliğinin kritik önemde olduğunu bilmekteyiz. Bu ihtiyacın ne kadar gerekli olduğunu, 6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli yaşanan, ‘Asrın felaketi’ diye anılan depremde hep birlikte acı bir şekilde tecrübe ettik” dedi.
‘SAVAŞ ORTAMINDA HASTANELER EN GÜVENLİ SIĞINAKLAR OLARAK KALMALIDIR’
Bakan Memişoğlu, insan kaynaklı krizlerin afetler kadar etkili olduğunu vurgulayarak, “Gazze’de yaşanan insanlık dışı soykırım ve vahşet, insan kaynaklı krizlerin en az doğal afetler kadar yıkıcı olabileceğini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Hastanelerin, ibadethanelerin, okulların ve sivil alanların hedef alınması, sağlık hizmetleri açısından çok ciddi sonuçlar doğurmakta ve sağlık çalışanlarının karşı karşıya kaldığı etik ve insani sorumlulukları ağırlaştırmaktadır. Gazze gibi savaş ortamında kalan hasta ve yaralılar için uluslararası işbirliği ve insani yardım desteği zorunluluk haline gelmiştir. Bu yaşananlar, afetlere yönelik sağlık hizmetlerinin yalnızca doğal afetlerle sınırlı kalmadığını, insan eliyle yaratılan krizlere de yanıt verebilecek esneklik ve dayanıklılığa sahip olmamız gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Savaş ortamında dahi hastaneler ve sağlık kuruluşları, en güvenilir sığınaklar olarak kalmalıdır; insan vicdanı bunu gerektirir” dedi.
‘ÜRETEN SAĞLIK MODELİYLE AMAÇ SAĞLIKTA BAĞIMSIZLIK’
Memişoğlu sağlıkta yerli üretimin önemine dikkat çekerek, “TÜSEB öncülüğünde geliştirilen ‘Üreten Sağlık Modeli’ sadece afet dönemlerinde değil; sağlık sektörünün genelinde dışa bağımlılığı azaltmayı ve sağlık alanında stratejik bağımsızlık kazanmayı hedefleyen güçlü bir strateji olarak öne çıkmaktadır. Türkiye, bu modelle sağlık teknolojilerinde bağımsızlığı amaçlamakta; ilaç, tıbbi cihaz ve medikal ekipman gibi kritik sağlık ürünlerinde yerli üretimi destekleyerek dışa bağımlılığı en aza indirmeyi hedeflemektedir.
Üreten Sağlık Modeli’nin başarıya ulaşması ve yerli sağlık ürünlerinin küresel rekabette yer edinebilmesi için, TÜSEB’in koordinasyonunda teknoloji transfer ofislerinin kurulması planlanmaktadır. Bu ofisler, ülkemizin dört bir yanındaki sağlık çalışanlarının ve bilim insanlarının inovatif fikirlerinin somut ürünlere dönüşmesini sağlayacaktır. Teknoloji transfer ofisleriyle akademik bilginin sanayiye aktarımı sağlanacak, Ar-Ge projeleri desteklenerek yerli üretime odaklanılacaktır. Böylece, ülkemiz sağlık teknolojilerinde yenilikçi ve kendi kendine yeterli bir ülke olma yolunda emin adımlarla ilerleyecektir” ifadelerini kullandı.
Bakan Memişoğlu, hem bölgesel hem küresel çözümler üzerine çalışıldığını belirterek, “Bu süreçte TÜSEB, ulusal ve uluslararası işbirliklerine büyük önem vermektedir. Yerli sağlık ürünlerinin Ar-Ge süreçlerini desteklemek amacıyla, başta üniversitelerimiz olmak üzere çeşitli sağlık ve araştırma enstitüleriyle kapsamlı işbirlikleri oluşturulmaktadır. Ayrıca, uluslararası alanda da dost ve kardeş ülkelerle bilimsel projeler geliştirmek üzere ortaklıklar kurularak bölgesel ve küresel çözümler üzerinde çalışmalar yürütülmektedir. Bu işbirlikleri sayesinde, ülkemiz sağlık alanında sadece yerel değil, uluslararası düzeyde de etkin bir rol oynamayı hedeflemektedir. Özellikle afet dönemlerinde ihtiyaç duyulan tıbbi cihaz ve ilaçların yerli üretimle hızlı bir şekilde sağlanması, ülkemizin bölgesel ve küresel sağlık krizlerine hızlı ve etkin yanıt verme kapasitesini artıracaktır” diye konuştu.Konuşmaların ardından, ödül töreni, ardından da hatıra fotoğrafı çekimi yapıldı.