“Güzel günlere Hasret Duyar İnsanoğlu” Geçmişte yaşar her insanoğlu çünkü geçmişi aynasıdır. Bazen acı, bazen tatlı anılar yaşamıştır her âdemoğlu.
Benim her daim savunduğum bir husus vardır, geçmişini bilmeyen toplumlar yok olmaya mahkûmdurlar. Bunu söyleyen Ulu Önder Atatürk’tür. Atatürk’ün tüm söylemleri yüzyıllar geçse bile gerçekliğini her daim korumaktadır. Çağın ötesinde bir lider olmak böyle bir şeydir.
Çocukluğumun Muğla’sı çok değerlidir, benim için. Bugünlere gelebilmem hususunda önemli bir yere sahiptir. Kültür denilince akla Türkiye’de ilk akla gelen memleketim Muğla’dır. Doğası ile insanları ile başlı başına bir değerdir. Geçmişteki toplulukların yaptıkları eserleri halen daha şehrin belirli yerlerinde korunmuş bir vaziyette görebilmeniz mümkündür.
“Angıllı Arasta’nın mensubu Ömer Kırlı”
Muğla’nın kendine özgü şivesi vardır. Bu şive öyle doğal, öyle güzeldir ki… Bu şivenin sonsuza kadar yaşamasını ve gelecek nesillere aktarılmasını isteyenlerin başında gelmek bana gurur ve onur vermektedir.
Arasta benim için çok önemlidir. Bunu her yazımda mutlaka belirtmek istemişimdir. Sadi Çıkman abim bu konuda bana çok yardımcı olmaktadır. Muğla’nın yerlisidir. Benim Muğla’ya verdiğim değeri bildiği için hemen hemen her gün eski Muğla’yla alakalı bildiği konuları bana iç gocunmadan anlatır.
Geçenlerde “Angıllı Arasta’nın Mensubu Sayın Ömer Kırlı hoş geldin!” deyince başladı hikâyemiz.
- Abi angıllı ne demek?
- Ömercim, sen nasıl araştırmacısın bunu bilmiyor musun?
- Abi söyle de bilelim.
- Araştır gel yanıma.
Tabii yapım gereği araştırmayı seven bir insanım. Başladım düşünmeye aklıma mahallemizde akademisyen olan, çeşitli kitaplar yazmış Melek hoca aklıma geldi. Gittim ona sordum. - Hocam merhaba ‘‘Angıllı’’ ne anlama gelmektedir?
- Angıllı: şöhretli, namlı iyi sülale anlamına gelmektedir. “Unna angıllı sülaledir” derler, eskiler birini tarif etmekte kullanılır. Âmâ çok eski bir tabirdir. Sen nerden öğrendin?
- Sadi abi söyledi. Bana araştır gel, dedi. Aklıma siz geldiniz.
- Onlarda Muğla’nın önde gelen sülalesindendir, Muğla şivesini iyi bilir. Yılların esnafı neticede.
Angıllının ne demek olduğunu, öğrenmenin mutluluğu ile vardım. Sadi abinin dükkânına, bu arada Sadi abi kına, şeker, tuz satan eski usul bir bakkaliye işletmecisidir. Yanına günde kaç tane insan gelir, hesabı bilinmez.
Unna angıllı sülaledir, diyerek girdim dükkânına.
Sadi abi kendine has gülümsemesi ile, - Aferin öğrendin demek, diyerek tebrik ederek devam ettik sohbetimize.
- Ömer eskiden lakaplar vardı. Tahir amcan (babası) veresiye defterine, isim soy isim yazmazdı lakabını yazardı. Ortaköy’den Sarıların Süleyman, İkizce’den Duduların Huriye gibi isimler yazardı, bir keresinde sordum. Baba, insanların lakaplarıyla niye yazıyorsun, soy ismiyle yazsana dediğimde, ‘‘Ben öyle insanları aklımda tutamıyorum ki! Böyle yazarsam defteri açar açmaz, kimin olduğunu hemencecik buluveriyorum.’’ demiş.
Şive bir kentin, yazılı olmayan dili gibidir. Sizlere kısaca Muğla şivesinden birkaç örnek vermek istiyorum.
Akideş: Arkadaş
Ünlemek: Seslenmek
Pırannsaa: Pırasa
Tomat: Domates
Bundan kelli: Bundan sonra
Çemkirmek: Ağız dalaşı yapmak
Eskiler, o kadar doğal ve samimiyet doluydu ki, anlatmaya ömrümüz yeter mi bilmem.
Geçmişteki tüm güzel anılara, tüm güzel insanlara, Muğla’nın yaşamış, yaşamakta olan efsanelerine selam olsun.