Son yıllarda ülkemizdeki aydın insanların azlığı hakkında biraz şikayetçi olduğumu dile getirmek istiyorum. Hem kültürel hem de bilimsel alanlarda kendini geliştirmiş bu bilgi birikimi halka aktarabilecek insan sayısı gün geçtikçe azalıyor.
Ülkemizde geçmiş yıllarda elit kesimin hem siyasi hem kültürel düşüncelerine şahitlik etmiş sonraki nesillerinde bunlardan feyz aldığını görmüştük ancak bu son dönemlerde hem elitlerin hem de yetişen insanların yetersiz ve bilgisiz olduğunu görüyoruz. Bu yetersizlik ve bilgisizlik ilerleyen dönemlerde halkımızda hem kültürel hem de bilimsel anlamda iyi bir sinyal olmadığının göstergesidir. Geçmiş dönemlerde çok ünlü profesörlerin ünlü bilim insanlarının ülkemizden küresel hayata açıldığını, nam saldığını görmüştük ancak bu insanların sayısı şu an bir elin parmağını geçmeyecek sayıda olduğunu söylemek yanlış olmaz sanırım.
Elitlerin bu azalışının nedenlerinin başında üniversitelerdeki yetersiz eğitim ve kişisel eğitim eksikliği gelmekte. Burada bahsini ettiğim elitlik dünyalarca şubesi olan kahve markasının mağazasında oturup, küresel olan giyim markalarını giyip zengin elitliği yapmak değil; bilgi ve birikimi ile belli yerlere gelmiş kamuoyu ve bilim dünyasının saygısını kazanmış halka sözleri ile sirayet edebilecek insanlardır.
Burada aydın örneği vermek gerekirse tarih bilimini esas alır isek birkaç on yıl öncesinde Halil İnalcık doktora öğrencisi iken onun öğretmeni Ordinaryüs Profesör Fuat Köprülü idi ülkemize bir çok eser bırakmış önemli işler yapmış olan Halil İnalcık öğrenci yetiştirdiği sıralarda ise onun doktora öğrencileri olan İlber Ortaylı, Emir Safa Gürkan, Ali Yaycıoğlu gibi isimler yetişti ancak ondan sonra gelen kesimde onların yetiştirdiği isimlerden hiçbiri ne kendilerine yetişebildi ne de aydın seviyesine gelebildi.
Ülkemizde elit yetişememesinin sebeplerini kendi penceremde iki nedene bağlıyorum:
İlk olarak ülkemizde haddinden fazla üniversite var ve her on üniversitenin yedisinde kaliteli eğitim verilmesi biraz olanaksız. Çünkü öğrenci çok iş fırsatı yok özel sektörde iş bulamayan öğrenci KPSS batağına düşüyor ve kendini geliştirmekten ziyade sınavlara çalışmakla geçiriyor zamanını. ikinci neden ise yetişen kaliteli öğrenciler yani ülkemizde aydın olmaya aday insanlar göç ediyor daha iyi bir hayat yaşamak için daha fazla para kazanmak için özellikle Amerika ve Avrupa’nın belli yerlerine göç ediyorlar.
Peki biz bu göçü engelleyemez isek ülkeye kültürel ve bilimsel anlamda yön verebilecek insan yetiştirebilir miyiz? bunun cevabı kesinlikle hayır olacaktır. Düzgün olanaklar olmayan zeminde düzgün insan kalmaz ki haklı olarak da kalmamakta ancak bu zemini değiştirebilecek insanların yine ülkemizin elitlerinden çıkacağını bilmek bir vatani görevdir esasında. Ülkeyi değiştirebilecek ülkemizin vizyonunu yükseltecek insanların ülkeden kaçarcasına gitmesi ülkemizin zararınadır.
Göç eden çağdaşlarım ve benden yaşça ve kültürel zenginlik olarak büyük insanların geri dönüp ülkeyi mevcut durumdan daha ilerisine taşımak, halka hizmet etmek, vatanını daha iyi yaşanılabilir bir yer olarak küresel arenaya tanıtmak boyunun borcudur. Bahsini etmiş olduğum Halil İnalcık, İlber Ortaylı ve emsalleri gibi nice isim yurtdışına çıkmış kültürel ve dil zenginliği kazanmış ve yurduna dönüp hem insan yetiştirmiş hem de üretmiştir, bizim yapmamız gereken de budur yurtdışına gidip geri gelmeli ve ülkemizi kalkındırmalıyız.
Ülkemizdeki aydın eksikliğinin temel nedenlerini kendi perspektifimde bu şekilde görmekteyim. Ne zaman ülke koşulları daha bilinçli, bilime dayalı insan yetiştirmeye başlar o zaman ülkemizde bazı şeyler değişir son olarak ülkemizde yeterli bilgi birikime sahip olup gerektiği değeri görmeyen ve ülke dışında faal olarak çalışan geleceğin aydınlarına Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün gençliğe hitabesinde bahsettiği şu satırlarla yazıma son veriyorum;
… “Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur”. Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Sürç-i Lisan Ettiysem Affola. Bir dahaki okumalarda görüşmek dileğiyle.