İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Ukrayna’da siviller üzerinden daha büyük hesaplar görme çabalarını doğru bulmadığımız gibi, bu sivillerin hedef yapılmasını da şiddetle kınıyoruz” dedi.
İletişim Başkanı Altun, İletişim Başkanlığı Konferans Salonu’nda düzenlenen, ‘Ukrayna‘da Savaş: Bölgesel ve İnsani Sonuçlar’ konferansının açılışında konuştu. Küresel salgının, bölgesel, siyasi ve ekonomik gerilimler ile sıcak çatışmaların etkilerini bütün ülkelerin her alanda hissettiği günlerden geçtiklerini belirten Altun, bu gelişmelerin dünyadaki tüm dengeleri alt üst ettiği bir döneme hep birlikte şahitlik ettiklerini söyledi.
‘ÜLKEMİZ BÖLGEDEKİ ÇATIŞMALARA ÇEKİLMEK İSTENDİ’
Suriye’den Irak’a, Afganistan’dan Yemen’e, Libya’dan Arakan’a kadar insani trajediler üreten krizin birçok noktada hala çözüm beklediğini hatırlatan Altun, Türkiye’nin bölgesel ve küresel anlamda son 20 senedir oynadığı yapıcı ve istikrarlaştırıcı rolün son birkaç ay içerisinde bunu inkar edenler tarafından dahi kabul edilmek zorunda kalındığını ifade etti.
Türkiye’nin bulunduğu coğrafyanın jeopolitik anlamda dünyanın en zor coğrafyası olduğunu vurgulayan Altun, “Özellikle son 20 senedir denizden ve karadan sınırdaş olduğumuz devletlerin birçoğu ya komşularıyla sınır problemleri yaşadı ya da uzun yıllar süren iç savaşların kurbanı oldu. Yüzbinlerce insanın hayatını kaybettiği çatışmalar bu coğrafyada gerçekleşti. Milyonlarca insan tüm dünyanın gözleri önünde evini barkını kaybetti ve mülteci oldu. Zaman zaman ülkemiz de bu çatışmaların ortasına çekilmeye çalışıldı. Bölgeden Türkiye’ye ihraç edilmeye çalışılan güvenlik risklerine karşı mücadele vermek zorunda kaldık.
Bunun yanında kara ve denizden sınırdaş olduğumuz ülkelerin birçoğu farklı sebeplerden uluslararası yaptırımların hedefi oldu. Savaşların yarattığı fiziksel yıkımın yanında, yaptırımların getirdiği ekonomik ve ticari yıkım, bölge halklarını derinden sarstı, onların çok ciddi sosyal problemlerle karşılaşmasına sebep oldu” dedi.
‘SİVİLLER ÜZERİNDEN HESAP GÖRME ÇABALARINI DOĞRU BULMUYORUZ’
Ardından Türkiye’nin son dönemde yaşanan krizlerde üstlendiği rolleri anlatan Altun, “Bu yaşananlar Türkiye’yi diplomatik anlamda bölgede en tecrübeli aktör haline getirdi. Barış için müzakerede Sayın Cumhurbaşkanımız kadar öne çıkan başka bir siyasi lider olmadı. Şunu açık ve net bir biçimde vurgulamak isterim, Ukrayna krizi sırasında tüm dünyanın şahit olduğu arabuluculuk çabamız bir tesadüf eseri değildir.
Aslında bu Cumhurbaşkanımızın liderliğindeki Türk dış politikasının yıllardır görmezden gelinen başarılarının son halkasıdır. Ukrayna savaşı sırasında, önce Antalya, sonra İstanbul müzakerelerinin ortaya çıkmasını sağlayan, yıllardır bu tip krizlerde oynadığımız aktif roldür. İki tarafın aynı anda güvendiği bir aktöre dönüşmemiz yıllardır bu krizle ilgili tuttuğumuz pozisyonun neticesidir. Türkiye bu krizin ortaya çıkmasından bu yana genel tavrını krizin bir savaşa dönüşmesini engellemek şeklinde formüle etmiştir. Türkiye olarak bu gibi krizlerin askeri bir çözümü olmadığı kanaatindeyiz ve yaşanan durum bunun en önemli kanıtı haline gelmiştir.
Bizim için öncelik şiddetin sona ermesi ve Ukrayna’da sivillerin daha fazla zarar görmeden ateşkesin sağlanmasıdır, barışın temin edilmesidir. Ukrayna’da siviller üzerinden daha büyük hesaplar görme çabalarını doğru bulmadığımız gibi, bu sivillerin hedef yapılmasını da şiddetle kınıyoruz. Yaptırımların cezalandırıcı etkisinin sahada yaşanan dramı sona erdirmeye yetmediğini de görüyoruz” diye konuştu.
‘TÜRKİYE, FARKLI GÖRÜŞLERİN SESİNİN DUYULMASINI SAVUNUYOR’
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) mevcut yapısını eleştiren Altun, “Ukrayna krizi sırasında bu önemli kurumların var olan zaafını maalesef bir daha gördük. Bu krizi çözmek konusunda birinci dereceden sorumlu olan BMGK sadece karşılıklı suçlamaların ve veto tehditlerinin birbirini takip ettiği bir tiyatro sahnesine dönüştü” dedi.
Dünyanın, BMGK’nın durumunu yeni tartışmaya başladığını söyleyen Altun, “Bunu önemsiyoruz ama geç kalmış bir tartışma. Birleşmiş Milletler reformunun şu an itibarıyla hayata geçmiş olması gerekirdi. Oysa son yıllarda her sene Birleşmiş Milletler Genel Kurulu sırasında Sayın Cumhurbaşkanımız ‘Dünya Beşten Büyüktür’ derken aslında tam da bu soruna işaret etmekteydi. ‘Dünya Beşten Büyüktür’ demek, sadece bu beş ülkenin veto haklarını sorgulayan bir slogan değildi. ‘Daha Adil Bir Dünya’ için küresel ve bölgesel ölçekteki problemlerin artık farklı yaklaşımları ve alternatif sesleri gerekli kıldığının bir ifadesiydi. Türkiye senelerdir bölgesinde şahit olduğu savaş ve yıkıma karşı bu örgütlerin daha etkin hale getirilmesini ve farklı görüşlerin sesinin duyulmasını savunuyor” ifadelerini kullandı.
Altun ayrıca, Türkiye’nin savaşın uzamasının yaratacağı yeni mülteci akımına karşı da Avrupa ile iş birliğini sürdüreceklerini söyleyerek, bölgeye yapılmakta olan insani yardıma da devam edeceklerini aktardı.