Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, Türkiye’nin yeni anayasaya kavuşması halinde adının ‘2023 Anayasası’ olması gerektiğini belirterek, “Bu adıyla Cumhuriyet’in 100’üncü yılının anayasası olarak tarihe geçer” dedi.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, Kars’ta düzenlenen Cumhuriyet’in 100’üncü yılında Türkiye Yüzyılı vizyonu kapsamında, ‘Türkiye Sohbetleri’ toplantısına katıldı. Kars Valisi Ziya Polat, Cumhurbaşkanı Başdanışmanları Ayhan Oğan ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin katıldığı toplantıda konuşan Uçum, Türkiye’nin neden yeni anayasaya ihtiyaç duyduğunu anlattı.
Uçum, “Yeni Anayasa konusu hem ülkemizin toplumsal, siyasal ve hukuksal süreçleriyle şekillenen bir ihtiyaçtır hem de günümüz dünyasının dönüşüm sürecinde ortaya çıkan yönelimlerle iç içe geçen bir ihtiyaçtır. Dünya açık güç savaşlarının ve altüst oluşların yaşandığı bir ara dönemden geçiyor. Bu dönemin temel özelliği küresel emperyalizm ile milli devletler arasındaki çatışma oldu. Böyle bir çatışma ortamında milli devletlerin bağımsızlıklarını korumaları, güçlendirmeleri, iş ve güç birliği yapmaları son derece önemli hale geldi.
Milli devletler dört ana kolon üzerinden varlıklarını güvenceye alabilir. Buna göre; ülkesel aidiyet, yurtseverlik, millet bilinci ve tarihsel birikimle belirlenen devlet-ulus ilişkisi, siyasal ve sosyal sistemin temelini ve esaslarını belirleyen devlet-toplum ilişkisi, haklar ve özgürlükler yaklaşımıyla şekillenen ve işleyen devlet-birey ilişkisi ve küresel sistem içinde ülkelerin yerine ve rolüne göre ortaya çıkan ülke-dünya ilişkisi bu dört ana kolonu oluşturuyor” diye konuştu.
Mevcut Anayasa’nın Cumhuriyet’in 100’üncü yılında Türkiye’ye yakışan bir durum olmadığını ifade eden Uçum, şunları söyledi:
“1987 yılından beri yani, tam 36 yıldır Türkiye’de yeni ve sivil bir anayasa talebi var. Başlangıçta 177 asıl maddeye sahip 1982 Anayasası, şu anda 154 asıl madde olarak caridir. Cari maddelerin 96’sı otuz yıl içinde 19 seferde 184 hususta değişikliğe uğradı. 4 değişiklik ise yürürlüğe girmedi. 19 değişikliğe rağmen Türkiye’de yeni anayasa ihtiyacı ortadan kalkmadı.
Çünkü 1982 Anayasası’nın 58 maddesi hiç değişmedi. 45 maddesinde ise tali değişiklikler oldu. Yani yürürlükteki 154 maddenin 103’ü bütün esaslarıyla darbe anayasasının hükümleridir. Hem darbe ürünü olan hem de bu kadar çok değişikliğe uğrayıp bütün iç tutarlılığını, dil ve terim uyumunu yitirmiş yamalı bohçadan beter bir anayasayla yaşamak Cumhuriyet’in 100’üncü yılında ülkemize yakışan bir durum değildir.”
Türkiye’de anayasaların kabul edildikleri yılın adıyla anıldığını ancak 2028’e kadar devam eden yeni anayasanın kabulüyle adının ‘2023 Anayasası’ olmasının önemine değinen Uçum, “Yürürlükteki anayasa da bu sebeple 1982 Anayasası olarak adlandırılır. Ancak bu hukuki bir zorunluluk değildir. Doktriner ve yargısal bir teamüldür.
Bu nedenle Türkiye eğer 2028’e kadar devam edecek TBMM’nin 28’inci döneminde yeni bir anayasaya kavuşursa yeni anayasanın, 2024 veya sonraki bir yasama yılında kabul edilse bile ‘2023 Anayasası’ olarak adlandırılması çok anlamlı olur. Anayasanın bu şekilde adlandırılacağı başlangıç metni içinde ifade edilebilir.
Böylelikle Türkiye Yüzyılı’nın anayasası ‘2023 Anayasası’ adıyla Cumhuriyet’in 100’üncü yılının anayasası olarak tarihe geçer. Bu sembolizm Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlığın anayasanın içeriğinin yanı sıra adıyla da işaretlenmesi olarak kabul edilebilir. Hedef ‘2023 Anayasası’dır. 2023’ten sonra hangi yılda kabul edilirse edilsin Türkiye Yüzyılı’nda kabul edilecek yeni anayasanın adı 2023 anayasası olmalıdır” diye konuştu.