Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci’nin açıklamaları sonrası deniz suyunun arıtılarak Mumcular Barajı’na verilmesinin gündeme geldiğini belirten Doç. Dr. Ceyhun Özçelik, “Tuzlu deniz suyunun kullanılabilmesi yüksek maliyet gerektiriyor” dedi.
Dünyanın önemli turizm destinasyonlarından Bodrum’da kenti besleyen barajlar gerek sonbahar gerekse kış mevsiminde yağışların yetersiz olması nedeniyle dolmadı. Su seviyesi Mumcular Barajı’nda yüzde 17, Geyik Barajı’nda ise yüzde 58’de kaldı.
Turizm sezonun başlaması ve artan sıcaklıklarla birlikte Bodrum’da içme, kullanma ve sulama suyu anlamında oldukça kritik bir döneme doğru girildiğine dikkati çeken Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Su Kaynakları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ceyhun Özçelik, “Mumcular Barajı’nda doluluk oranı yüzde 17’ler civarında ve geçtiğimiz yıl bu oran yüzde 48’ler civarındaydı. Bodrum’a içme suyu sağlayan bir diğer önemli baraj olan Geyik Barajı ise yüzde 58’ler civarında ve geçtiğimiz yıl bu oran yüzde 49’lar civarındaydı.
Geyik Barajı’ndaki iyileşmelerin en önemli nedenlerinden biri Milas Ovası’na sulama suyu temin eden ve Milas’a içme suyu temin eden Akgedik Barajı’nın devreye alınması ve bu dönem içerisinde Geyik Barajı’nın bakım, onarıma alınması yatıyor” ifadelerini kullandı.
‘SORUNUN ÇÖZÜMÜ İÇİN 2 ÖNEMLİ HUSUS TARTIŞILIYOR’
Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci’nin Bodrum’daki susuzluk endişesi konusunda geçen hafta basına yaptığı açıklamada Ekinambarı bölgesinde hafif tuzlu kaynaktan arıtılan suyun Mumcular Barajı’na verilmesi ve Turgutreis’te 100-150 bin kişilik nüfusa yönelik denizden su arıtma tesisinin kurulmasına yönelik konuşması üzerine Doç. Dr. Özçelik, ilçede alternatif su arayışları kapsamında 2 farklı konunun tartışıldığını dile getirdi. İletim hatlarındaki patlakların devam ettiğini ve Ramazan Bayramı öncesi başlayan su kesintilerinin bayram boyunca da sürdüğünü belirten Doç. Dr. Özçelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sorunun çözümü için somut bir adım atıldığını söyleyemem. Sorunun çözümü için 2 önemli husus tartışılıyor. Bunlardan biri Turgutreis Deniz Suyu Arıtma Tesisi’nin inşa edilerek devreye alınması diğeri ise Ekinambarı’ndaki yarı tuzlu suyun Mumcular Baraj gölü havzasına aktarılarak buradan şehre verilmesi.”
TUZLU DENİZ SUYUNUN KULLANIMI İÇİN 3 ÖNEMLİ BAŞLIK
Deniz suyunun arıtılarak Mumcular Barajı’na verilmesinin gündeme geldiğini belirten Doç. Dr. Özçelik, “Durumun hassasiyetinin çok iyi anlaşılmadığını düşünüyorum. Bir içme ve sulama suyu rezervuarına tuzlu deniz suyunun doğrudan deşarjı kabul edilebilir bir durum değil. Tuzlu deniz suyunun kullanılabilmesi için 3 önemli faktörden söz edebiliriz. Bunlardan birincisi maliyet ve arıtma çok yüksek bir maliyetle meydana gelebiliyor. İkincisi atıkların düzgün ve çevreye zarar vermeden bertarafı. 3’üncü olarak arıtılmış suyun gerekli mineralizasyon seviyesine eriştirerek insan sağlığı açısından tehdit olmayacak bir değere eriştirilmesi. Tüm bu süreçler yüksek maliyet gerektiriyor.
Burada arıttığınız suları tekrar bir rezervuara vererek toplam kayıp kaçak miktarını çok büyük miktarda arttırmış oluyorsunuz. Ayrıca yüksek kalitedeki suyun kalitesini düşürmüş oluyorsunuz, rezervuarınızı kirleterek şebekenize ve sulamanıza tuzlu su temin etmiş oluyorsunuz. Bu noktada bölgedeki barajlardan temin edilecek suyla yüksek maliyetlerle temin ettiğiniz arıtılmış tuzlu su oranı oldukça düşük kalıyor. Bunları bir bütün olarak düşünüp kayıp kaçakları minimize edecek çevre ve insan sağlığı açısından su kalitesini yüksek tutarak maliyetleri minimize edecek çözümlerin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekiyor” diye konuştu