Van’ın Tuşba ilçesinde definecilerin kaçak kazısı sırasında bulunan ve daha sonra bilim insanları tarafından yapılan çalışmalarda Urartulara ait olduğu tespit edilen bulgulara rastlandı.
Tuşba ilçesi Alaköy Mahallesi’ndeki Garibin Tepe’de haziranda kaçak kazı yapan bir grup, Urartulara ait 2 bin 700 yıllık yapıyı ortaya çıkardı. Van Müzesi’ne gelen ihbar üzerine bölge, ilk etapta jandarma ekipleri tarafından korumaya alındı. Daha sonra da Kültür ve Turizm İl Müdürü Erol Uslu, Van Müze Müdürü Fatih Arap, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Işıklı ile Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ne bağlı İstanbul Restorasyon ve Konservasyon Merkez Bölge Laboratuvarı’ndan 6 kişilik uzman ekip, bölgede inceleme başlattı.
Ekipler, çalışmalarda yerin 6-7 metre derinliğinde, farklı uzunluklarda, koridorlarla birbirine bağlanmış, büyük bir yapı grubuyla karşılaştı. Urartu dönemine ait olduğu belirlenen yapının duvarların bir kısmında ise insan ve hayvan figürleri ile çeşitli bezemeler olduğu görüldü. Yaklaşık 3 ay kaçak kazı yapılan bölgede Kültür ve Turizm Bakanlığı izniyle Van Müzesi başkanlığında ve Prof. Dr. Işıklı’nın bilimsel danışmanlığında kurtarma kazısına başlandı. Yaklaşık 2 ay bölgede çalışma yapan Işıklı ve ekibi bu yıl ki çalışmaları sonlandırdı.
‘ÇOK BÜYÜK HEYECANA KAPILDIK’
Çalışmalarla ilgili bilgi veren Prof. Dr. Işıklı, “Kaçak kazı sonrası gelip gördüğümüzde güney tepenin yamacından 16 metrelik bir tünel açılmış ve orda kaçak kazılar sırasında Urartu kültüründe varlığından haberdar olduğumuz ama arkeolojik olarak elimize geçmeyen bir buluntu grubuyla karşılaştık. Bunlar duvar resimleri. Biliyorsunuz duvar resimleri çok nazik ve zor korunan buluntu grubu. Ne yazık ki günümüze kadar iyi bir şekilde gelmiyor. Birkaç örneği var. Erzincan Altıntepe’de birkaç parça bulabildik. Bir de Urartu ülkesinin sınırları içerisinde kalan Ermenistan’da bir kentte de bu şekilde duvar resimleri ele geçti. Ama onların Urartu’dan sonra da olabileceği tartışılıyor. Bu resimler parçalar halinde ele geçti ama burada kaçak kazı sırasında ortaya çıkan resimleri gördüğümüzde çok büyük heyecana kapıldık. Çünkü gerçekten olağanüstü güzellikte çok iyi korunmuş, duvarlarda olduğu gibi duran resimler bizi karşıladı” dedi.
‘HAVAYLA TEMASINI KESTİK’
Garibin Tepe’ye 3 kilometre uzaklıktaki Urartuların son kalesi Ayanis’te 35 yıldır kazı çalışmaları yürüttüklerini, kalenin Urartu’dan günümüze kalmış ve çok iyi korunmuş kalelerden bir tanesi olduğunu belirten Prof. Dr. Işıklı, mimarisinin de çok ihtişamlı olduğunu aktardı. Aynı ihtişamı duvarlardaki resimlerde göremediklerini dile getiren Prof. Dr. Işıklı, sözlerine şöyle devam etti:
“Ama Garibin Tepe’de büyük bir şans ve çok iyi korunmuş. Buluntu grubu olan ihtişamlı bir mimarinin bir parçası olan duvar resimlerini görünce, bölgeyi nasıl koruyacağız ve kültür varlığı olarak hem bölge hem dünya hem de ülke kültür turizmine nasıl kazandırabiliriz diye düşündük. Uzmanlardan görüş aldık. Bakanlığımız bu konuda bize destek sağladı. Ve hemen İstanbul’daki bölge laboratuvarından aralarında duvar resim uzmanları, kimyager, restoratörlerin de bulunduğu 6 kişilik uzman bir ekip geldi. Bir hafta burada çalıştılar. Ve dar tünelden girerek duvar resimleri üzerinde incelemeler yaptılar.
Bize bir rapor hazırladılar ve bu rapor doğrultusunda kazı stratejimizi geliştirdik. Tünelin hemen ağzına bir koruma amaçlı geçici bir yapı inşa etmek zorunda kaldık. Çünkü oranın havayla temasını kesmemiz çok önemliymiş. Havayla temasını kestik ama orada hiçbir kazı yapmadık. Çünkü oranın kazının başlaması için çok iyi korunaklı bir üst yapıya ihtiyacımız var. Ondan sonra kazıyı sürdüreceğiz.”
‘HAYATA GEÇERSE BÖLGENİN EN ÖNEMLİ TURİZM DESTİNASYONU OLACAK’
Tepenin kalan kısımlarında mimariyi bulmaya yönelik kazıları yürüttüklerini anlatan Prof. Dr. Işıklı, “Biz onun dışında tepenin kalan kısımlarında nasıl bir yapı grubuyla karşı karşıyayız? Ne bulacağız burada? Ne çıkacak karşımıza? Onu anlamak için, 16 açmada, mimariyi bulmaya yönelik kazıları sürdürdük. O alanı şu an koruma altına aldık. Oraya kapsamlı bir proje geliştirdikten sonra yapabileceğiz. Çünkü orası eğer istediğimiz şekilde gündeme geçirilirse bu bölgedeki en önemli turizm destinasyonu olacak. Batıda bu şekilde bir sürü kent var.
İtalya’da Pompei, Efes’te yamaç evleri, orada biliyorsunuz duvar resimleri çok iyi korundu. Çok özel bir koruma alanlarının içerisinde ve müthiş bir turist çekiyor. Biz de belki de doğuda, Van’da bu şekilde bir doğa resimleriyle korunmuş, buranın Pompei’sini, Efes yamaç evlerini hayata geçirebiliriz. Çünkü içeride bizi nasıl bir resim veya duvar resimlerini beklediğini, nasıl bir mimarın beklediğini bilmiyoruz” diye konuştu.
‘BU KADAR İYİ KORUNMUŞUNU DAHA ÖNCE GÖRMEMİŞTİK’
Urartu arkeolojisine ait birçok araştırma ve çalışma yürüttüğünü belirten Prof. Dr. Işıklı, böyle bir buluntu grubunun kendisini çok heyecanlandırdığını söyleyerek, şu ifadeleri kullandı:
“Beni çok heyecanlandırdı. Bütün arkeoloji camiasını, ülkedeki arkeologları çok heyecanlandırdı. Çünkü bu kadar iyi korunmuşunu daha önce hiçbir yerde görmemiştik. Muhtemelen daha önce kaçak kazıya maruz kalmamış olması diye düşünüyoruz ama ne yazık ki yine bir kaçak kazı sonucu gündeme geldi. Tabi kaçak kazıda yapılara ve kısmen duvar resimlerine de zarar verilmiş kısmen. Açılır açılmaz restoratörler bozulma sürecinin başladığını söylediler bize. Bozulma süreci gündeme gelince tabii ki ister istemez etkilendi. Kazı alanında çok iyi korunmuş kerpiç mimari ve bu kerpiç mimarinin içerisinde gruplar halinde Urartu’nun kırmızı astarlı seramikleri çıktı.
Bunlardan bir grup çanak çömlek ele geçti. Bunları restoratörlerimiz üzerinde çalıştı ve tekrar bütünlediler. Müzemize teslim edeceğiz. O şekilde zengin eserler ele geçti. Mimariye daha çok enteresan bulgularımız var. Merdivenler bulduk. Onun dışında bazalttan yapılmış temeller bulduk. Tabii bunlar henüz büyük bir yapbozun küçük parçaları. Hepsini anlayabilmek ve yorumlayabilmek için geniş bir alanda çalışmamız lazım.”
Van Müze Müdürü Fatih Arap, kaçak kazı sonrası temmuz ayında Müze Müdürlüğü’nün başkanlığında kurtarma kazısı başlattıklarını ifade etti. Kazı çalışmalarını bu yıl tamamladıklarını belirten Arap, “Üzerini kapatacağız. Önümüzdeki yıl tekrardan aynı noktada bıraktığımız yerde kazıya devam edeceğiz. Bu alanın ortaya çıkarılmasından sonra turizme kazandırılması için çalışmalar başlatılacaktır” dedi.