Türklerin Onur Savaşı Çanakkale… Birinci Dünya Savaşına varan süreçte Osmanlı İmparatorluğu olarak yaşadığımız Balkan felaketi savaşmadan terk edilen büyük toprak kayıplarıyla sonuçlanmıştır.
Balkan felaketi Ordu içerisindeki bozulan askeri düzen ve disiplinin göstergesi olarak yeniden düzenleme ihtiyacına işaret etmiş ve kısa zamanda gereken tedbirlerin alınması yoluna gidilmiştir.
Başkent İstanbul ile birlikte Osmanlı yönetim iradesini teslim almayı ve akabinde Rusya’ya yardım ulaştırmayı hedefleyen düşman kuvvetleri özellikle son çeyrek asırda fazlasıyla can, toprak ve kan kaybeden Osmanlı Orduları karşısında sayısal açıdan ve teknik imkanlar bakımından son derece üstündür.
Bir taraftan üstün düşman kuvvetleri karşısındaki imkansızlıklar diğer taraftan Müttefik Alman askeri heyet ve kadrolarından oluşan müşterek karargah ve komuta sisteminin yarattığı sorunlara rağmen Ordularımız vatansever subay ve erlerinin üstün feragat ve fedakarlıkları ile eşsiz bir zafer kazanmıştır.
İfade etmek gerekir ki Çanakkale’de düşmanın sahip olduğu üstün özelliklerdeki askeri gemiler ve diğer silahları ülkesini ve toprağını azimle korumaya inanmış askerlerimizin bedenleriyle ördükleri siperleri aşamamıştır. Mustafa Kemal’in “Ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum” emriyle tarihe geçtiği Çanakkale Savaşları havada sıkça çarpışan mermilerin tanıklığında zafere inanmış gencecik bedenlerle örülen etten duvarlarıyla harp tarihi hatıratında Türklerin Onur Savaşı olarak yer almıştır.
Tarihimizin en büyük can kayıplarından birinin yaşandığı Çanakkale Savaşlarında kayıplarımızın önemli bir bölümünü Sivas Lisesi, Kuleli Askeri Lisesi öğrencileri gibi henüz günümüzün ilköğretim çağındaki gençlerimiz oluşturmuştur.
Cumhuriyetimizin kuruluşuna giden yolda kazanılan büyük zaferde verdiğimiz ağır can kayıplarımız Cumhuriyetimizin ilk yıllarında Anadolu köylerimizde 15-40 yaş arası erkek yaş grubunun nadiren bulunmasıyla en acı biçimde hissedilmiş ve nüfus sayımlarında tescillenmiştir. Bu bakımdan Çanakkale sadece büyük bir askeri Zafer değil aynı zamanda nesillere ithaf olunmuş tertemiz, üstün bir vatanseverlik ruhudur.
Suriye’de, Afganistan’da ve Ukrayna’da halk yığınlarının çaresizlik içinde evlerini, ülkelerini terk edip kadın çoluk çocuk perişan halde diğer ülkelere sığınmalarına yüreğimiz sızlayarak tanık olduğumuz günümüzden 107 yıl geriye gidip 1915 Çanakkale’sinde olup bitenleri ve Türkler için ne ifade ettiğini daha iyi anlamak mümkündür.
Bugün onurla ve özgürce yaşadığımız ülkemiz ve topraklarımız şehit ve gazilerimizin bize emanetidir. Söz konusu kutsal emanetlerin korunmasında Çanakkale Ruhu daima canlı tutulması gereken baş rehberimiz olmuştur.
Bu duygu ve düşüncelerle Çanakkale Deniz Zaferi ve Şehitleri Anma günümüzün 107’inci yılında başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehit ve gazilerimizi şükran ve minnetle yad ediyoruz, ruhları şad zaferimiz kutlu olsun!