Türkiye ve Avusturya bakanları iki ülkenin dış politika ve göç krizi politikasına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Dışişleri Bakanlığı’nda gerçekleştirilen ortak toplantının ev sahibi Bakan Çavuşoğlu, konuk bakanlarla gerçekleştirilen görüşmede ele alınan konuları anlattı. İkili ilişkileri geliştirmek için çalışılması gerektiğine işaret eden Çavuşoğlu, “Ekonomik ilişkilere baktığımız zaman geçen sene ikili ticaret hacmi yüzde 30 artış gösterdi. Bu sene ilk 5 ayın rakamlarına baktık. Yine artış devam ediyor. 3,5 milyar doları geçeceğiz. Gelecek sene için 5 milyar dolarlık bir hedef koymamız, gerçekçi bir yaklaşım olacaktır” dedi.
‘GIDA KRİZİ KONUSUNDA GÖRÜŞMELERİMİZ DEVAM EDİYOR’
Bölgesel konuların da ele alındığını aktaran Çavuşoğlu, “Bizim bölgemizde devam eden krizler, savaşlar var. Özellikle Ukrayna’daki insani dram devam ediyor. Savaş aynı zamanda küresel bir gıda krizine yol açtı.
Gerek savaşın müzakere yoluyla sonlandırılması, yani tarafları tekrar müzakere masasına döndürmek için sarf ettiğimiz çabalar gerekse gıda krizinin Birleşmiş Milletler (BM) planı çerçevesinde sonlandırılması ve tahıl ihracatının önünün açılması için Türkiye olarak verdiğimiz katkı ve sarf ettiğimiz çabalar hakkında da muhataplarımıza bilgi verdik. Bu konuda Ukrayna ve Rusya’yla görüşmelerimiz devam ediyor. Aynı şekilde BM’nin bu planına ve çabalarına destek veriyoruz. Elbette Türkiye- Avrupa Birliği (AB) ilişkilerini de ele aldık. AB’den beklentilerimizi bir kere daha vurguladık” açıklamasında bulundu.
‘SÜRECİ DEVAM ETTİRMEK İSTİYORUZ’
Ardından soruları yanıtlayan Çavuşoğlu, Türkiye ile Ermenistan arasındaki normalleşme sürecine ilişkin, “3 tane görüşmeye Viyana ev sahipliği yaptı. Özel temsilcilerimiz, artık aracı olmadan Ermenistan’la doğrudan görüşmemize vesile oluyor. Güven arttırıcı adımlardan tutun da gelecekte atılacak adımları da kendi aralarında görüşüyorlar. Bugüne kadar doğrudan uçuşlar, kara sınırlarının doğrudan 3’üncü ülke vatandaşlarına açılması gibi doğrudan kargo uçuşlarının başlaması gibi bazı adımlar atıldı. Sonuçta biz süreci tedrici bir şekilde devam ettirmek istiyoruz” dedi.
Çavuşoğlu, Avusturyalı gazetecinin sorusu üzerine, AB üyeliğinin Türk dış politikasının stratejik önceliklerinden olduğunu söyleyerek, AB’nin sürece ilişkin sözlerini tutamadığını aktardı.
BAKAN SOYLU: ORTAK MEKANİZMA KURMA KARARI ALDIK
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise toplantı sonucunda Türkiye ve Avusturya arasında bir ortak mekanizma kurduklarını aktararak, “Sayın bakanlarımızın da şahitliğinde Türkiye ve Avusturya arasında, İngiltere’yle, Almanya’yla ve birçok ülkeyle çok başarılı olarak yürüttüğümüz bir ortak mekanizma kurma kararı aldık.
Bunun Avusturya ve Türkiye’nin gerek güvenlik, gerek terörle mücadele, gerek uyuşturucuyla mücadele, gerek kaçak göçle mücadele ve diğer göçle mücadele, gerek mali suçlarla, gerek bilişim suçlarıyla, gerekse sanal kumar dahil olmak üzere birçok sınır aşan suçlarla mücadelede önemli bir adım olduğunu değerlendirmek isterim. İnanıyorum ki bu mekanizma Avusturya’yla Türkiye arasındaki güvenlik alanında hem yeni iş birliklerinin hem yeni pencerelerin hem de yeni adımların atılmasına vesile olacaktır” dedi.
‘GÖÇ BİR SINIR MESELESİ DEĞİLDİR’
Soylu, göç konusuyla ilgili soru üzerine de şöyle konuştu:
“Göçün bizi yönetmesi değil, bizim göçü yönetmemiz esas. Göçü yöneteceğimiz alan da göçe kaynaklık eden ülkelerdir. Formül ve mühendislik çok açık ortada. Eğer göç bizi yönetmeye başlarsa bu sefer farklı tartışmaların ve çözümsüzlüğün içerisine hep beraber gireriz. Göç, daha önceki yüzyıllarda olduğu gibi 21’inci yüzyılın da bir gerçeğidir. Ama bu yüzyılda farkı şudur; hem ekonomik göçler, hem gelir eşitsizliğinden kaynaklanan göçler, hem iç savaş ve vekalet savaşlarından kaynaklanan göçler bugün bütün dünyaya ciddi bir biçimde maliyet üretmektedir.
Göç bir sınır meselesi değildir. Türkiye’yle Yunanistan arasındaki örnek olarak Türkiye ile Suriye arasında, Türkiye’yle İran arasında, İran’la Afganistan arasında bir sınır meselesi olarak değerlendirilirse göç meselesine çok alt düzeyden bir bakış, sadece engellemeye yönelik bakış ortaya çıkar ki bunu engelleyebilmek de mümkün değildir. Bizim yapmamız gereken ortak bir mutabakatla göçü kaynağında engelleyebilecek bir meseleyi ortaya koymaktır.”
‘MESELENİN GÜNCELLENMESİNE İHTİYAÇ VAR’
Ardından 18 Mart mutabakatının yeniden değerlendirilmesi ihtiyacına değinen Soylu, “18 Mart mutabakatının görünürde olduğu ve şu anda işlemediği apaçık ortadadır. 18 Mart mutabakatının yükünün Türkiye’nin üzerinde olduğu da apaçık ortadadır. Muhataplarımıza da bunu izah etmeye çalışıyoruz. Bence önümüzdeki günlerde bunun kaçınılmaz olduğunu ve gerçekleşebileceğine de inanıyorum. Türkiye son 5 yılda 2 milyon 700 bin civarında kaçak göçmenin Türkiye’ye girişini engelledi.
Aynı zamanda 1 milyon 300 bin kaçak göçmen yakaladı. 3,7 milyon Suriyeli var, 300 bini aşkın çeşitli uyruklardan mülteci ve sığınmacı var. 1 milyon 200 bin civarında da ikametli var. Toplamda yaklaşık 5 milyon 500 bin. 5 yılda deniz ve kara dahili olmak üzere Avrupa’ya geçen toplam sayı 700 bin, bizim kendi ülkelerine gönderdiğimiz de 400 bin” açıklamasında bulundu.
SCHALLENBERG: TÜRKİYE ÇOK ÖNEMLİ ROL ÜSTLENİYOR
Avusturya Dışişleri Bakanı Alexander Schallenberg de toplantı için düzenlenen formatın önemli olduğunu söyledi. İki ülkenin hem dış hem iç politikalarının gündemde olduğunu aktaran Schallenberg, “Özellikle göç konusunda baktığımız zaman, Türkiye çok büyük bir sorumluluk ve yük üstlenmiş bulunmakta. 2015 ve 2016 yılında yaptığımız hataları tekrarlamak istemiyoruz. Bu her iki tarafın çıkarı için de söz konusu. Rus saldırı savaşıyla ilgili olarak da Türkiye çok istikrarlı ve çok önemli rol üstleniyor” ifadelerini kullandı.
Avusturya İçişleri Bakanı Gerhard Karner ise göç konusuna ilişkin, “Avusturya, AB içinde yasa dışı göçten en fazla etkilenen 2’nci ülke. Tabii ki Türkiye’den farklı olsa da bizim ülkemiz için büyük bir zorluk söz konusu. Özellikle bu alanda da iş birliğimizi geliştirmek istiyoruz” dedi.