DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Evrim Rızvanoğlu, “Türkiye bir gecede tek bir kişinin imzasıyla nefessiz kalıyor!” dedi.
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Evrim Rızvanoğlu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Tarım ve Orman Bakanlığının 2025 yılı bütçesi üzerine yaptığı konuşmada, hükümeti ormanların yok edilmesi, su krizine hazırlıksızlık ve gıda güvenliği konusunda eleştirdi. Rızvanoğlu konuşmasında, Orman Kanunu Ek-16’ncı madde kapsamında orman vasfını kaybeden arazilere ilişkin verileri paylaştı. Rızvanoğlu, “2018’den bu yana 29 Cumhurbaşkanlığı kararı ve bir Bakanlar Kurulu kararıyla, toplam 3 bin 435,4 hektar orman arazisi bir gecede arsa oldu. Bu da toplam 4 bin 811 futbol sahasına tekabül ediyor” dedi.
Rızvanoğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:
Rızvanoğlu, Orman Kanunu Ek-16 Madde uyarınca orman vasfını kaybeden arazi oranını açıkladı
Rızvanoğlu, “İktidarın çevre tahribatı için yaptığı müdahalelerden en çok zararı orman alanlarımız gördü. 6831 sayılı Orman Kanunu 31 kez değiştirildi. 2018’den bu yana ise; 29 Cumhurbaşkanlığı kararı ve 1 Bakanlar Kurulu kararıyla, toplam 3 bin 435,4 hektar orman arazisi, bir gecede arsa oldu. Bu da toplam 4811 futbol sahasına tekabül ediyor. Sayın Bakan bu 30 kararın üçte biri sizin bakanlığınız döneminde çıkarıldı! Hem de herhangi bir etüt çalışmasına veya bilimsel bir rapora referans vermeye gerek duymaksızın. Türkiye bir gecede, tek bir kişinin imzasıyla nefessiz kalıyor, siz ise sadece bakıyor musunuz Sayın Bakan? Ayrıca, bu alanların iki katından fazlasının kanunen ağaçlandırma için Orman Genel Müdürlüğü’ne tahsis edilmesi gerekiyor. Bu tahsisler yapıldı mı? Takibini yapıyor musunuz? Yoksa kanuna yeşil badana yapmak için mi yazdınız o maddeyi?” dedi.
Rızvanoğlu Kazdağları’nı Bakana hatırlattı!
Miletvekili Rızvanoğlu, “Anayasa’nın 169’uncu maddesi ormanların korunması gerektiğini açıkça belirtirken aynı zamanda orman arazilerinin küçülemeyeceğini söylüyor ancak iktidarınız tam tersini yapmaya devam ediyor. Örneğin, Kazdağları’nda 5.200 dönümlük arazide bir milyon ağacın kesileceği söyleniyor. Burası zaten yüzde 95 madenlere ruhsatlı. Biz elbette madenciliğe, yatırıma karşı değiliz ama çevreye duyarlı ve sürdürülebilir olmak kaydıyla. Şimdi, buradaki ağaçları keserek ülkemizin nefessiz kalmasına gönlünüz razı oluyor mu? Bunu sormak istiyorum. Asırlık karbon yutan ağaçların kesilmesine izin veriyorsunuz, sonra ‘Fidan dikiyoruz.’ diyorsunuz. Haftaya yine Millî Ağaçlandırma Günü diyeceksiniz, fidanlar dikeceksiniz, reklam yapacaksınız ama diğer tarafta milyonlarca da ağacı keseceksiniz. Bu mu ekosistemden anladığımız? Türkiye’yi nefessiz bırakan bir başka unsur da orman yangınları maalesef. Orman yangınları müdahale süresini kırk dakikadan on bir dakikaya indirdiğinizi söylediniz, peki, bu başarıyı sahada görebiliyor muyuz? Ekim ayının sonunda bile Denizli’de bir orman yangınının kontrol altına alınması tam altı gün sürdü, söylemlerle sahadakiler maalesef birbirini tutmuyor.” dedi.
Su Kanunu ne zaman Meclis’e gelecek?
Rızvanoğlu, su krizine yönelik eleştirilerini şu şekilde sıraladı, “Sayın Bakan, ağaçlar sadece gökyüzüne ve toprağa uzanmıyor, suyun kalbine de uzanıyor. Bir Japon atasözü şöyle der: “Balık yakalamak istiyorsanız önce ağaç dikin.” Çünkü ormanlar suyla çok yakından ilgili bir konu, bu nedenle orman ekosistemlerinin korunması suyun doğru yönetilmesi açısından çok önemli. Su krizine karşı sıfır kayıp anlayışıyla su verimliliği seferberliğini başlattığınızı söylediniz ancak bu seferberliğin ne kadar bir tasarruf sağlayacağını tüm detaylarıyla bizimle paylaşmanızı beklerdik. Attığınız somut adımları paylaşmanızı bekliyoruz, aksi takdirde bu söyledikleriniz broşür dağıtmaktan, kapalı kapılar ardında toplantı yapmaktan öteye geçmiyor maalesef. Su konusunu önemsiyorum ve ülkemizin çok önemli bir konusu olduğunu düşünüyorum. Bunun için de su kanununa değinmek istiyorum. Su kanunu zaman kaybetmeden Meclise gelerek yasalaşması gerekiyor. Bu bir yılan hikâyesine döndü, bu kadar kritik bir konuda Bakanlığınız hangi aşamada? Su kanunu çalışmalarınız ne noktada? Ben bunu sormak istiyorum.” dedi.
Faize bütçe var, sokak hayvanlarına yok!
Rızvanoğlu konuşmasında sokak hayvanları konusuna değindi, “Sayın Bakan, bazı konular var ki geciktirince mesele kangren hâline geliyor. Sunumumuzda hiç bahsetmeseniz de sokak hayvanları konusunda sizin yirmi senedir meseleyi halının altına süpürmeniz nedeniyle bugünlere gelindi. Mevcut kanunları uygulamadınız, 2019 yılında Meclis araştırma komisyon raporunu hayata geçirmediniz. En sonunda önümüze ne insani ne de vicdani bir çözüm koydunuz. Oysaki, ülke çapında eşzamanlı kısırlaştırma yöntemleriyle çözülebilseydi… Ama siz bunu da yapamadınız, gerekçe olarak da bütçeyi gösterdiniz. Şimdi, bundan sonraki süreçte sokak hayvanları sorununun çözümü için ne kadarlık bir bütçe ayıracaksınız yoksa çözüme ilişkin irade eksikliğinizi yine bütçenin arkasına mı saklayacaksınız?” dedi.
Gıdamız zehir olmasın!
Rızvanoğlu pestisit konusuna yer verdiği konuşmasında, “Sayın Bakan, Bakanlığınızın gıdamızı korumak için de bir görevi var. Taklit, tağşiş listelerini paylaşıyorsunuz, kimlerin gıda güvenliğini riske attığını açıklıyorsunuz ancak insan ve çevre sağlığını tehdit eden limitlerin üzerinde pestisit kullanımını şeffaf bir şekilde açıklamıyorsunuz. “Geçen yıl 58 bin ton kullanıldı.” dediniz ama bu Bakanlığınızın faaliyet raporunda sadece denetim sayısını paylaşmışsınız, halkın sağlığını hiçe sayarak bu zehirlerin kullanımını neden zehirliyorsunuz? Şeffaf veri istiyoruz Sayın Bakan. Sağlıklı gıdaya ulaşmak hepimizin hakkı, burada 86 milyonun da sağlığından bahsediyoruz. Bu nedenle, hasat öncesi pestisit kullanımının denetlenmesi konusunda sizden önemli ve etkin adımlar bekliyoruz.” ifadelerinde bulundu.