Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi’nin (KİK) 40’ıncı toplantısı, İzmir’de yapıldı
Türkiye ve AB arasındaki iş birliğine ilişkin birçok konunun değerlendirildiği toplantıda, iklim krizi ve ‘Yeşil Anlaşma’ konuları temel gündem maddeleri arasında yer aldı. Tam üyelik sürecinin beklemeye alınmasının demotivasyon yarattığını belirten Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakcı, “Türkiye uzaklaşmıyor ancak bazı üye ülkelerin davranışları sebebiyle itiliyor” dedi. AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut ise “Türkiye’de geçtiğimiz iki sene içinde insan hakları ihlallerinin artması bizim için endişe verici bir durum” diye konuştu.
Toplantı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı ve Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi Türkiye tarafı Eş Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi Üyesi ve Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi AB tarafı Eş Başkanı Peter Clever, Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakcı, Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi Dış İlişkiler Bölüm Başkanı Dimitris Dimitriadis, AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut ve Avrupa Komşuluk Politikaları ve Genişleme Müzakereleri Genel Direktör Yardımcısı Maciej Popowski’nin açılış konuşmalarıyla başladı.
Toplantıya İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar ve İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli de katıldı.
BÜYÜKELÇİ KAYMAKCI: PROVOKASYONLARIN GELMEMESİ ÖNEMLİ
Türkiye-AB ilişkilerinde olumlu gelişmeler olduğunu kaydeden Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakcı, “Türkiye özellikle Ege Bölgesi’nde olumlu gelişmeleri başardı ancak bu yeterli bir faktör değil. Ege Bölgesi’nin diğer tarafından provokasyonların gelmemesi önemli. Kıbrıs Adası ile ilgili olarak da bunu bekliyoruz. İzmir, Avrupa’nın bir parçası. Pozitif ajanda üzerinde çalışılması gereken bir konu.
Tam üyelik önemli bir perspektif. Türkiye’nin reformist bir yolda ilerlemesi isteniyorsa tam üyelik sürecinin durdurulmuş olması; bizim gibi ülkeler için bir demotivasyon kaynağı oluyor. Türkiye uzaklaşmıyor, eskiden bulunduğu yerde ancak Türkiye bazı üye ülkelerin davranışları sebebiyle itiliyor. Türkiye’yi üyelik perspektifinden değerlendirmek istiyoruz. Avrupa’da yeşil ticaretin gerçekleşebilmesi için Gümrük Birliği’nin modernize edilmesi önemli. Ticaret açısından pürüzler yaratan noktalar var. AB ve Türkiye arasındaki bu olumlu gündemin devam ettirilmesi için üst seviye toplantıların yapılması önemli” diye konuştu.
‘PARA TÜRKİYE’DEKİ SURİYELİLERE VERİLİYOR’
Üyelik sürecinin beklemeye alınmasına değinen Kaymakcı, “Özellikle politik sebeplerle üyelik sürecimizin beklemeye alınması, motivasyonumuzu düşüren bir uygulama oldu. Sadece Covid-19 değil, diğer sağlık konularında da önemli bir iş birliği içindeyiz. Diyalog toplantılarına daha pozitif bir yaklaşım katmak önemli. PKK ve terör konusu bizim için önemli. PKK’nın AB’nin terör örgütü listesine girmesi bizim için önemli ancak yeterli değil. FETÖ gibi diğer terörist organizasyonları için de aynı şeylerin uygulanması gerekiyor.
Göç konusunda önemli iş birliğimiz oldu. Avrupa Birliği ile olan ilişkimiz göç ve para konusuna indirgenemez. Bu para Türkiye’ye verilmiyor. Türkiye’deki Suriyelilere veriliyor. Yeni göç anlaşması Kuzey Suriye bölgesinde iş birliğini gerektiriyor ve insan hakları çerçevesinde insani koşullara uygun biçimde Suriyeli göçmenlerin Kuzey Suriye’ye geri dönmelerinin sağlanması için de bir iş birliği gerekiyor. İran, Irak ve Suriye’den yeni göç alınacağını biliyoruz. Bunlar için önlem alınması gerekiyor” dedi.
Belarus’taki göçmen krizi ile ilgili de Kaymakcı, “Belarus olayında olumsuz bir yaklaşım oldu. ‘Türkiye’nin Yunanistan’a yaptığı yapılıyor’ dendi. 2 milyonun üzerinde insanı, Türkiye’de misafir ettik ve saygısızlıkla karşılaştık. Türkiye’nin ne kadar büyük bir yük kaldırdığını anlamakta zorlananlara bir ders vermemiz gerekti” diye konuştu.
HİSARCIKLIOĞLU: YAKIN DİYALOĞA İHTİYAÇ VAR
Türkiye’nin toplantıyı Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkiler konusunda yol haritası olarak gördüğünü belirten TOBB Başkanı ve Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi Türkiye Tarafı Eş Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, “Türkiye’nin AB ile ilişkilerini yakından desteklemeye devam ediyoruz. AB ile ilişkilerin yakın diyaloğa her zamankinden fazla ihtiyacı var. Komite, iyi günlerde de zor günlerde de bir araya gelmeyi başardı. Bir kez daha Türkiye ile AB arasındaki diyaloğa desteğimizi göstermek istiyoruz.
Gümrük Birliği, Türkiye’nin ekonomik dönüşümündeki en önemli rollerden birini üstlendi. Hepimiz katılım müzakerelerinin olumlu etkilerine tanığız. Aynı zamanda gündemimiz; AB ve Türkiye arasındaki ortak geleceği destekleyen bir gündem ama uzun süre olumlu ilişkilerin ardından ne yazık ki ilişkiler durgunlaşmaya başladı. Biliyoruz ki birbirimize ihtiyacımız var. Suriyeli mülteciler konusundaki iş birliği bize ortak bir gelecek düşündürecek kadar güçlü değil” dedi.
‘Yeşil Anlaşma’nın önemine dikkati çeken Hisarcıklıoğlu, “‘Yeşil Anlaşma’ pozitif gündemimiz için kilit önemde. Gümrük Birliği’nin, ‘Yeşil Anlaşma’ dönemindeki modernleşmesini görüyoruz ama bunu güçlendirmemiz gerekiyor. İklim değişikliğinin olumsuz etkilerini görmeye başladık. Orman yangınlarını güçlü şekilde bölgemizi etkiledi. Seller, ortak bir belirteç olarak karşımıza çıktı. Depremin de Türkiye Yunanistan’ın ortak meselesi olduğunu biliyoruz. Bunlar, yakın iş birliğinin ihtiyacını gösteriyor. İki ülke arasında yakın iş birliğine ihtiyaç var” diye konuştu.
‘AB TÜRKİYE’NİN BİR NUMARALI TİCARET ORTAĞI’
Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarından söz eden Hisarcıklıoğlu, “Sivil toplum kuruluşları finansal iş birliğinden faydalanıyor. Ne var ki bu iş birliğinin düzeyinin düştüğünün farkındayız. Türkiye, ‘Yeşil Anlaşma’ya uymak üzere yaklaşımlarını geliştirmek durumunda. Bu fonların miktarının artması için yardımlarınızı istiyoruz. Vize diyaloğunun başarıya ulaşması gerekli. Bu konuda desteğinize ihtiyacımız var.
AB, Türkiye’nin bir numaralı ticaret ortağı. Türkiye ise AB’nin 6’ncı ticaret ortağı. Ticaret, çoğunlukla kara taşımacılığı üzerinden gerçekleşiyor. Hem AB’den hem de AB’ye doğru ticaret transit kotaları ile karşı karşıya kalınıyor. Bu konuda desteğe ihtiyacımız var. Türkiye ve AB katılım sürecine yeni enerji katmalıyız. Türkiye’nin sivil toplum kuruluşları olarak her türlü yapıcı inisiyatifi desteklemeye hazırız. Karşılıklı katkı sunacağımız pek çok alan var” dedi.
MEYER-LANDRUT: ARTIK AYNI TARAFTAYIZ
İklim krizi ile ilgili çalışmaların devam ettiği belirten AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut ise “Çok ciddi sorunlarla karşı karşıyayız. En önemlisi iklim değişikliğidir. Diğeri de Afgan sorunu ve göçtür. Suriye ve Libya da büyük zorluklara eklenebilir. İklim değişikliği açısından Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı imzalamasını büyük memnuniyetle karşıladık. Artık aynı tarafta mücadele veriyoruz. Karbon fiyatlandırma sistemleri açısından önemli bir anlaşma söz konusu. Enerji, ulaşım, çevre, eğitim ve tarım konuları finansal anlamdaki iş birliğimizin temelini oluşturuyor. Gümrük Birliği’nin modernize edilmesi konusu çok yakın bir dönemde yeniden gündeme gelecek. Türkiye’de geçtiğimiz iki sene içinde insan hakları ihlallerinin artması bizim için endişe verici bir durum. İnsan haklarında iyileşme sağlanması AB Konseyi tarafından dile getirilen önemli sorunlardan biridir” diye konuştu.
CLEVER: TARTIŞMAYA DEVAM ETMELİYİZ
Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi AB tarafı Eş Başkanı Peter Clever ise “Evliliklerde geçerli olan şeyler kamusal ortaklıkta da geçerli. Yaşadığımız bütün güçlüklere ve ciddi tartışmalarımıza rağmen iletişim kanallarımızı açık tutmak durumundayız. Birbirimizle temas halinde olmalı ve tartışmaya devam etmeliyiz. İşveren grubunun bir temsilcisi olarak sık sık şu soruyu soruyorum; iyi ekonomik gelişimi nerede yaşıyoruz? Bir orman yangını ortaya çıktığında ortak ekipmanlara ihtiyacımız oluyor. Bunun için izin bile istememiz lazım. Halk, siyasi iş birliğinden fayda görebilir. Ekonominin yeşillenmesi hepimiz için önemli bir ihtiyaç” dedi.
POPOWSKİ: PARİS ANLAŞMASI ÖNEMLİ BİR FAKTÖR
Toplantıya elektronik olarak bağlanan Genişleme Müzakereleri Genel Direktör Yardımcısı Maciej Popowski de “Türkiye için önemli meselelerden bir tanesi; yargının bağımsız çalışmasını sağlamak. Türkiye’deki sivil toplum baskıyla karşılaşıyor. Toplumsal haklar, sosyal haklar, medeni hakları tamamlayan haklar olmak durumundadır. Türkiye’nin Erasmus gibi programlara katılması bu zamana kadar son derece faydalı oldu.
Komisyon önümüzdeki yıllarda bu konudaki iş birliğini arttırmayı planlıyor. Yeşil Anlaşma çok önemli. İklim değişimi hem Avrupa’yı hem de dünyayı tehdit ediyor. İklim değişimi bizim için hem bir değişim hem de yeni ekonomik modeli oluşturma yönünde fırsattır. Türkiye Paris İklim Anlaşması’nı imzalamış durumda. Bu oyunu değiştiren önemli bir faktördür. Türkiye Paris Anlaşması’na uyacak bütün kapasiteye sahip. Yeşil Anlaşma çerçevesinde aynı hizaya gelmek bizim için çok önemli” diye konuştu.