Amerika’da bankacılık sektörünün ciddi bir darbe alması ve İsviçre’de Credit Suisse’nin batmanın eşiğinden dönmesi sonrası bazı çevrelerce Türk bankaları ile ilgili sorular ortaya atıldı ve Türk bankacılık sistemi ile ilgili çeşitli analizler yapılmaya başlandı. İşte bu yazıda Türk bankacılık riskleri analiz edilecektir.
Öncelikle Türkiye’deki bankalar batar mı? Cevap: Çok zor. Çünkü 2001 krizi sonrası Türk bankacılık sektörü önemli dersler aldı ve belli kurallara uygun işler yapıyor. Hatta o kadar başarılılar ki yabancı ülkelerde bankalar regülatörlere (düzenleyici ve denetleyici kurumlara) rağmen batarken biz de BDDK’ya rağmen batmıyorlar. Sermaye ve likiditeleri güçlü, özel bankalar da riskli kredi vermeye pek yanaşmıyor. Dolayısıyla bir bankacılık krizi çıkarsa bunun sebebi bankaların başarısızlığı olmayacaktır.
Peki sebepler ne olabilir? Şu anda iki tane senaryo ön planda ancak bunların bankaları batıracak düzeyde olduğunu düşünmüyorum.
- Döviz Kuru Riski: Bu risk döviz kurundaki ani bir fırlama sonucu bankaların hem bunda zarar edeceği hem de herkesin bankadan dövizini almaya gideceği bir duruma vurgu yapar. Evet, döviz kurları Türkiye’de baskılanmaktadır ve döviz şu anda olması gerekenden ucuzdur. Ayrıca eninde sonunda döviz kurları yukarı da gidecektir. Ancak bu bankaları batıracak kadar zarar vermez. Dövizin bankadan çekilme konusu doğru, herkes bankadan dövizini çekmeye çalışırsa birileri alamaz ancak bu Türk bankacılık sistemi ile ilgili değildir. Bu bankacılığın kuralı gereğidir. Ayrıca TMSF’de bu dövizleri en kötü ihtimalle Türk Lirası cinsinden öder. Zaten TMSF mevduat sahiplerini (özellikle TL mevduat sahiplerini) koruyor. Bu açıdan bir endişe yok.
- Ödemelerle İlgili Sorunlar: Bu teoriye göre Türkiye seçimden sonra ortodoks politikalara geri dönecek ve faiz arttırılacak, ayrıca pek çok kredi batık (yani büyük ihtimalle geri ödenemeyecek). Bu krediler ödenemeyeceği için bankalar zora girecek. Üstelik faiz artınca ellerindeki tahvillerden dolayı zarar edecekler ve bu yüzden bankacılık krizi çıkacak. Bu senaryoda atlanan durum şu: çoğu batık kredi ve tahvil şu anda kamu bankalarında. Yani devlet zarar edecek, özel bankalar zaten bu sorunları yaşamamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Bu bahsi geçen sebeplerden dolayı kar edemeyebilirler veya zarar yazabilirler ancak batmazlar.
Elbette beklenmeyen gelişmelerden dolayı krizler oluşabilir ancak bu da çok düşük bir ihtimaldir.
Kısacası, bankalar önümüzdeki yıl zarar edebilir ve bazı sorunlar yaşayabilir. Ancak bu bankaları batıracak kadar büyük sorunlar ve zararlar olmaz.