TBMM Genel Kurulu’nda, Türk askerinin Irak ve Suriye’deki görev süresini 2 yıl daha uzatan Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi kabul edildi. Tezkerenin görüşmeleri sırasında sık sık tartışmalar yaşandı.
TBMM Genel Kurulu, Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder başkanlığında toplandı. Genel Kurul’da, Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının Irak ve Suriye’deki görev süresini 2 yıl daha uzatan Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi görüşüldü. Gruplar adına yapılan konuşmalarda ilk sözü SP grubu aldı. SP Grubu adına İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya yaptığı konuşmada, bugüne kadar yurt içinde ve dışında fedakarca terörle mücadele eden güvenlik güçlerine teşekkür ederken, Hükümetin dış politikasını eleştirdi.
Dış politikada uygulanan yanlış politikaların, en çok iktidar partisi milletvekillerini yorduğunu savunan Kaya, “Maalesef, ülkemizin içinde bulunduğu durum iç açıcı değil, dış politikada yaşadığımız sıkıntılar gerçek manada birer güvenlik tehdidine dönüşmüş durumda, çok kritik bir dönemden geçtiğimiz ortada. Suriye’de iç savaş on bir yıldan fazla bir süredir devam ediyor. Irak’ta ABD işgaliyle ortaya çıkan istikrarsız durum hala ayakta. Suriye, artık Suriye olmaktan çıktıysa bunun müsebbibi sizsiniz. Eğer bugün Amerika 10 bin kilometre öteden gelip Suriye’de bize komşu olduysa sizin yanlış uygulamalarınız neticesindedir” dedi.
İYİ PARTİ’DEN CHP’YE TEZKERE ELEŞTİRİSİ
İYİ Parti Grubu adına söz alan Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, Irak ve Suriye Tezkeresi’ne, ‘hayır’ oyu vereceğini açıklayan CHP’yi eleştirdi. Dervişoğlu’nun sözleri AK Parti ve MHP’li milletvekilleri tarafından alkışlanırken, CHP ve YSP’li milletvekilleri ise oturdukları yerden tepki gösterdi.
Dervişoğlu, dün olduğu gibi bugün de tezkereye ‘evet’ oyu vereceklerini dile getirerek şöyle dedi:
“Amerika Birleşik Devletleri’nin kirli doları ve silahlarıyla kin ve nefret kusan, emperyalizmin kölesi ve uşaklığını içlerine sindirmekten utanmayan eli kanlı canilerin ve onları destekleyenlerin barış bezirganlığı yapmaya hakları da hadleri de yoktur. Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerek Irak’ın gerekse Suriye’nin kuzeyinde gerçekleştirdiği askeri operasyonlar meşrudur, mecburidir ve vazgeçilmezdir. Türk ordusunun büyük bir mücadele ve fedakarlıkla şehitler vererek PKK’dan temizlediği bu bölgelerden geri çekilmesi asla mümkün değildir. Biz, İYİ Parti olarak Irak-Suriye tezkeresine dün olduğu gibi bugünde ‘evet’ oyu vereceğiz.”
‘CUMHURİYET HALK PARTİSİ AÇISINDAN İZAHA MUHTAÇ BİR ÇELİŞKİDİR’
Dervişoğlu, bazı gerekçeler göstererek, tezkereye ‘hayır’ oyu vereceklerini açıklayan CHP’lileri eleştirerek konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Irak-Suriye tezkeresinin içinde bulunan ‘yabancı silahlı kuvvetler’ ifadesinin tezkereye ‘hayır’ oyu verilmesine gerekçe teşkil edeceğini düşünmek bize göre ziyadesiyle yanlıştır. 2015 yılından beri Türkiye Büyük Millet Meclisine gelen tüm Irak-Suriye tezkerelerinde ‘yabancı silahlı kuvvetler’ ibaresi bulunmasına rağmen benzer tezkerelere 2015, 2017 ve 2019’da ‘evet’ oyu vermek, 2021’de de ‘hayır’ demek ve şimdi de ‘hayır’ denileceğini söylemek Cumhuriyet Halk Partisi açısından izaha muhtaç bir çelişkidir.
Ben Cumhuriyet Halk Partisinin 2015 ve 2021 tarihleri arasındaki tüm Irak-Suriye tezkerelerine içinde ‘yabancı kuvvetler’ ifadesi olduğu halde okumadan ‘evet’ oyu vermesini ihtimal dahilinde görmüyorum. Dün ‘evet’ denilen Irak-Suriye tezkeresine bugün yapay gerekçelerle ‘hayır’ oyu vermek Türk Silahlı Kuvvetlerinin şu anda kontrol ettiği binlerce kilometrekarelik alanı yeniden terör örgütlerinin inisiyatiflerine terk etmek anlamına gelir ki bu son derece tehlikelidir.”
MHP Grubu adına söz alan Erzurum Milletvekili Kamil Aydın da, Tezkereyi desteklediklerini ve ‘evet’ oyu vereceklerini belirterek, “Türkiye hukukla hareket ederek terörün nereden, kimden ve hangi nedenle gelirse gelsin yerinde müdahale etme meşru savunma hakkını kullanmaktadır ve bundan sonra da kullanmaya devam edecektir. İşte yıllarca terör bataklığı haline gelmiş Irak ve Suriye’nin kuzeyinde kuluçkada bulunan her türlü terörle mücadele azim ve kararlılığı bu insiyakla gerçekleşmektedir” diye konuştu.
‘TEZKEREYE ‘HAYIR’ OYU VERECEĞİZ’
YSP Grup Başkanvekili Hakkı Saruhan Oluç da, İsrail ve Filistin çatışmasına değindi. Tezkereye ‘hayır’ oyu vereceklerini belirterek, “Filistin ve Kürt meselesi çözülmeden Orta Doğu’da sorunların çözülemeyeceğini yıllardır olduğu gibi bugün de acı bir biçimde tecrübe ettiğimiz bir dönemden geçiyoruz; çünkü ateşi ateşle söndürmenin mümkün olmadığını, her acının yeni bir acıyı çağırdığını ve Orta Doğu halklarının yaşamını hedef aldığını gördüğümüz günleri yaşıyoruz; çünkü halklar arasındaki düşmanlığı arttıran adımların Orta Doğu’da milliyetçi ve dini bölünmelerin bitimsiz acılara kapı açtığını görüyoruz. Orta Doğu’da şiddetin, ölümün değil, halkların ve bir arada barışçı demokratik yaşamın tarafındayız. O nedenle Irak-Suriye tezkeresine ‘hayır’ oyu vereceğimizi belirtmek istiyorum” dedi.
‘CHP DAİMA TERÖRLE MÜCADELEYE DESTEK VERMİŞTİR’
CHP Grubu adına söz alan İstanbul Milletvekili Namık Tan, devletin uzun yıllardır terörle kararlı bir mücadele içerisinde olduğunu kaydederek, CHP’nin, terörle mücadele destek verdiğini dile getirdi. Tan, “Ülkemizin güvenliği, birlik ve bütünlüğü için sürdürülen bu mücadelede Cumhuriyet Halk Partisinin desteği daima hükümetlerimizin yanında olmuştur. Bu çerçevede atılan adımlarda ve alınan önlemlerde kararlılığın ve samimiyetin tarafımızca her zaman özenle gözetildiğinin altını çizerek maruzatıma başlamak istiyorum. Biz, Adalet ve Kalkınma Partisi ile ortaklarının terörle mücadele politikasında çok temel sorunların olduğuna inanıyoruz” diye konuştu.
‘CHP’DEN, ‘HAYIR’ OYU GEREKÇESİ’
CHP’nin, 2012 yılına kadar tezkereye desteğinin devam ettiğini ifade eden Tan, bu tezkereye ise niye ‘hayır’ oyu vereceklerinin gerekçesini anlattı.;
Tan şöyle dedi:
“Ta ki bu tezkere metnine tartışmalı biçimde ‘Suriye’ ifadesi eklenene kadar. Partimiz, Ulu Önder’imiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vazettiği ‘Yurtta Barış, Dünyada Barış’ şiarının ve başka ülkelerin, özellikle de komşularımızın iç işlerine karışmama ilkesinin daimi savunucusu olarak Türkiye’nin Suriye’de devam eden çatışmalara dahil edilmesi fikrine başından beri karşı çıktı. Üstelik o tarihte Suriye’deki çatışmalar henüz yeni başlamıştı. Ne YPG bugün olduğu kadar ön plandaydı ne karşısındaki cephede IŞİD gibi oluşumlar güç kazanabilmişti fakat o günlerde Başbakanlık görevini yürüten Sayın Erdoğan’ın Türk devletinin ve hariciyesinin geleneksel üslubuyla bağlaşmayan ifadeleri, Emevi Camisi’nde namaz kılacağını iddia ederek edecek kadar ileri giden gayriciddi söylemi Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetlerinin Türkiye’yi Orta Doğu’da sonu hayırlı bitmeyecek bir maceraya sürükleyeceğinin ilk işaretini vermekteydi.
Nitekim giderek tek adamlaşan Erdoğan devletimizin siyasi geleneğinin dışına çıkarak dünya nezdinde meşruiyeti olmayan birtakım siyasi örgütleri ve Suriye’nin resmi temsilcisi olarak tanımakta beis görmedi. Suriye politikasını hiçbir hukuka bağlı olmayan bu unsurlarla yürütmek gibi büyük bir hataya düştü. Kendi ülkenizdeki birçok farklı terör örgütünün dışarıdan destek gördüğüne inanıyorsanız yabancı ülkeleri hukuki meşruluğu olmayan oluşumlara destek vermekle suçluyorsanız bir başka ülkede faaliyet gösteren meşruluğu tartışmalı, Türkiye hariç kimse tarafından tanınmayan bir siyasi örgüte destek olamazsınız.”
Tan, tezkerede ‘yabancı askerlerin görev alacağı’ ifadesine karşı çıktıklarının altını çizdi. AK Parti Grubu adına söz alan Milli Savunma Komisyonu Başkanı ve Kayseri Milletvekili Hulusi Akar, Türkiye’nin terörle mücadele politikalarına değinerek, “Terörle mücadelemizde, terörü yerinde, kaynağında yok etmek stratejisiyle taarruzi bir anlayışla, yüksek bir moral ve motivasyonla, başta FETÖ, PKK, YPG, ve DEAŞ olmak üzere, Birleşmiş Milletler şartının 51’inci maddesi çerçevesinde, meşru müdafaa hakkı kapsamında, uluslararası hukuka uygun şekilde izah edilmektedir.
DEAŞ’la göğüs göğüse mücadele eden tek ordu Türk Silahlı Kuvvetleridir. Hem de 15 Temmuz hain darbe girişiminden hemen sonra Türk Silahlı Kuvvetleri, DEAŞ’la Irak’ın kuzeyinde, Suriye’nin kuzeyinde mücadele etmek suretiyle 4.500’den fazla DEAŞ’lıyı etkisiz hale getirmiştir” dedi.
‘TERÖR ÖRGÜTLERİNİN ÇÖKÜŞ İÇERİSİNDE OLDUĞUNU BİZZAT ELEBAŞLARI İTİRAF ETMEKTE’
Türk Silahlı Kuvvetlerinin envanterinde uluslararası hukuka aykırı silah, araç gereç, mühimmat bulunmadığına dikkat çeken Akar, “Böyle bir şey kesinlikle söz konusu değildir. Terör örgütlerinin çöküş içerisinde olduğunu bizzat elebaşları itiraf etmekte. Bu nedenle, geldiğimiz bu safhada teröristler için iki yol var: Bunlardan birincisi adalete teslim olmak, ikincisi de bulundukları yerlerde gömülmek, yok olmak Suriye’nin kuzeyinde ‘YPG’ diye bir şey icat ettiler, YPG’nin PKK’dan hiçbir farkı yok. Bütün istihbarat kurumları, efendim, bütün bilgiler, bütün veriler bu yönde. Bunun aklımızla alay etmekten başka bir manası yok, bunu da bütün muhataplarımıza söyledik, söylemeye devam edeceğiz” değerlendirmesinde bulundu.
Akar, Amerika Birleşik Devletleri ve bazı ülkelerin Suriye’nin kuzeydoğusundaki varlığı ve harekatının terörle mücadeleye zarar verdiğini belirterek, “Her türlü engellemeye rağmen terör koridoru çok şükür parçalandı, aksi halde şu anda çok daha kompleks, çok daha yoğun, çok daha farklı oluşumlarla mücadele etmek zorunda kalacaktık” dedi.
Akar’ın, terörle mücadele sözleri zaman zaman YSP’li milletvekilleriyle arasında sözlü tartışma çıkmasına neden oldu.
‘CHP, İYİ PARTİ VE AK PARTİ İLE TARTIŞTI: TÜRKİYE’DE YABANCI POSTAL İSTEMİYORUZ’
İYİ Partili Müsavat Dervişoğlu’nun CHP’Ye yönelik eleştirilerine yanıt veren, CHP Grup Başkanvekili Burcu Köksal, “Türkiye’de yabancı postal istemiyoruz” diyerek eleştirilere karşılık verdi. Bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak tavrımız, muhalefete muhalefet etmek değil; biz, daima iktidarın yanlışlarını eleştiririz, iktidara muhalefet ederiz. ‘Hayır’ımızın gerekçesini de hatibimiz kürsüde gayet güzel açıkladı” dedi.
YSP’li milletvekillerinin tezkereye yönelik eleştirilerine AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin’den geldi. Zengin, “Size yazıklar olsun. Yazıklar olsun sizlere. Hangi hakla siz İsrail’le Türkiye’yi eş değer devlet tutarsınız? Buna hangi vicdan el verir?” dedi.
‘TEZKEREYE ‘SAVAŞA HAYIR’ TEPKİSİ’
YSP’li milletvekilleri Genel Kurul’da tezkereyi eleştirerek, ‘savaşa hayır’ dövizleri bıraktı.
TEZKERE KABUL EDİLDİ
Tezkere, AK Parti, MHP ve İYİ Parti’nin oylarıyla kabul edildi. Elektronikle oylama sonucunda Tezkereye, 357 evet oyu çıktı. Kabul edilen tezkerede Türkiye’nin komşusu Irak’ın toprak bütünlüğünün, milli birliğinin ve istikrarının korunmasına büyük önem atfettiğine dikkat çekilerek, “Irak’ta PKK ve DEAŞ unsurlarının varlığını sürdürmesi, etnik temelli ayrılıkçılığa yönelik girişimler, bölgesel barışa, istikrara ve ülkemizin güvenliğine doğrudan tehdit oluşturmaktadır. Suriye’de, sınırımıza mücavir alanlarda PKK-PYD/YPG ve DEAŞ başta olmak üzere mevcudiyetini sürdüren terör örgütleri ülkemize, ulusal güvenliğimize ve sivillere yönelik eylemlerini sürdürmektedir. PKK-PYD/YPG Suriye’de bölücü faaliyetlerine devam etmektedir. Harekât alanlarımızda tesis edilen sükûnet ve istikrarı korumak amacıyla meşru ulusal güvenlik çıkarlarımız doğrultusunda önlemler alınmaktadır” denildi.
Bütün bu gelişmeler çerçevesinde, terörle Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü bozmaya ve sahada gayrimeşru oldubittiler oluşturmaya yönelik milli güvenliğe tehlike oluşturabilecek her türlü risk, tehdit ve eyleme karşı uluslararası hukuktan doğan haklar doğrultusunda gerekli önlemlerin alınması milli güvenliğin açısından hayati önem arz ettiğine dikkat çekilen tezkerede, Türkiye’nin DEAŞ ve diğer terör örgütleriyle mücadele amacıyla oluşturulan uluslararası koalisyon bünyesinde iştirak ettiği faaliyetlerin sürdürülmesinin de önem taşıdığı vurgulandı.
Genel Kurul’da kabul edilen tezkere ile gelişmelerin seyrine göre ileride telafisi güç bir durumla karşılaşmamak için süratli ve dinamik bir politika izlenmesine yardımcı olmak üzere hudut, şümul, miktar ve zamanı Cumhurbaşkanınca takdir ve tayin olunacak şekilde Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerektiği takdirde sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesi ve aynı amaçlara matuf olmak üzere yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunması, bu kuvvetlerin Cumhurbaşkanının belirleyeceği esaslara göre kullanılması ile risk ve tehditlerin giderilmesi için her türlü tedbirin alınması ve bunlara imkan sağlayacak düzenlemelerin Cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek esaslara göre yapılacağı belirtildi.
Bu çerçevede; Türkiye Büyük Millet Meclisi Kararı’yla, izin süresi 30/10/2023 tarihinden itibaren iki yıl daha uzatıldı.