Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, “Hiçbir siyasi yaklaşım ve telkinlerle Türk adaleti gölgelenmemeli” dedi.
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, bağımsız yargının hiçbir siyasi yaklaşım ve telkinle gölgelenmemesi gerektiğini söyledi. Ekim ayında yaşanan basın ve ifade özgürlüğü tartışmalarını anımsatan Gazeteciler Cemiyeti başkanı, “Türkiye’nin adalet sistemine yönelik soru işaretlerinin uluslararası kamuoyunda gündem olmasından üzüntü duyuyoruz. Türkiye bir demokratik, laik, sosyal, hukuk devletidir. Bağımsız yargı, demokrasinin temel direklerinden güçler birliğinin yaşamsal bir unsurudur. Ne yurt içerisinden ne de yabancı ülkelerden, hiçbir siyasi yaklaşım ve telkinler ile Türk adaleti gölgelenmemelidir” dedi.
Bilgin, Gazeteciler Cemiyeti Özgürlük için Basın (ÖiB) programı kapsamında yayınlanan Ekim 2021 ifade ve basın özgürlüğü ihlalleri raporuna ilişkin yazılı açıklamasında, hapiste olan veya yargılama süreçleri devam eden gazetecilerin yanı sıra basın özgürlüğü açısından “erişim engelleme kararları” kaynaklı olumsuzluğun sürdüğünü bildirdi.
Bilgin, “ÖiB raporunda detaylarıyla kayda geçtiği üzere 31 Mart 2019 yerel seçimleriyle CHP yönetimine geçen İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) AKP dönemindeki harcamalarıyla, ihaleleri ve kamu binalarını kiralamadaki usulsüzlük ve yolsuzluk iddiaları da Ekim ayında gündemdeydi, ancak bu iddialara ilişkin her türlü bilgi ve belge içerikli haberlere ise ‘kişilik hakları ihlali’ gerekçesiyle sulh ceza hâkimliklerince erişim engellemeleri getirildi. Sadece İBB’yle ilgili haberler değil, diğer kamu ihaleleriyle ilgili iddiaları aktaran haberler ile Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci İnci’nin kendi üniversite öğrencilerini, aleyhindeki protestolara katıldıkları için polise şikayet etmesine ilişkin haberler de engellendi” dedi.
Bilgin, “Ekim ayı sonu itibarıyla hapisteki gazeteci sayısında gerileme olmakla birlikte çok sayıda davada karar aşamasına geçilmesi yerine ertelemeler yapıldığı ve yeni soruşturmalar açıldığı da görüldü. Eylül ayı sonunda 27’si hükümlü ve 26’sı tutuklu olmak toplam 53 gazeteci hapiste iken, Ekim ayı sonunda 27’si hükümlü ve 18’i tutuklu olarak hapisteki gazeteci sayısı 45’e indi” bilgisini de paylaştı.
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Bilgin, Ekim ayında Türkiye’de Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) bağlayıcı nitelikteki kararlarıyla ilgili tartışmaların sürdüğünü hatırlatarak, AYM’nin 2022 yılı için gündeminde en az 25 bin hak ihlali iddialı bireysel başvuru dosyası bulunduğu ve bunun mahkeme için büyük bir yük olduğunu belirtti. Bilgin, “Ne yazık ki mevcut yargı işleyişinde yüksek mahkeme olmasına karşın AYM’nin kararlarıyla çelişkili yönde yerel mahkemelerce gazeteciler, sanatçılar, siyasetçiler gibi pek çok kesime ilişkin aleyhte kararlar alındığına şahit olmaktayız” dedi.
Bilgin, önceden haklarında beraat kararları verilmesine karşın Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere iktidarca hedef alınan Gezi Parkı eylemleriyle ilgili yeniden yargılamalar yapıldığını belirterek, bu kapsamda Ekim ayında aralarında Can Dündar ve Mehmet Ali Alabora’nın da olduğu 16 kişi aleyhindeki “Gezi Davası” ile Gezi Parkı eylemlerine katıldıkları için Çarşı taraftar grubu üyesi 35 kişi aleyhindeki “Çarşı Davası” dosyalarını birleştirdiğini kaydetti.
Bilgin, “Aynı davada oy çokluğuyla alınan kararla Anadolu Kültür Derneği kurucusu Osman Kavala’nın tutukluluğunun devamına hükmedilişi ise Türkiye ve dış dünyada tartışmaları tetikledi. Hakkında hala hüküm verilmemiş olmasına rağmen Silivri Cezaevi’nde dört yıldır tutuklu yargılanan Kavala için Almanya, ABD, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda büyükelçilikleri ve diplomatik misyon temsilcilerinin ortak açıklaması gündemi belirledi. AİHM kararı uygulanması yönünde açıklama yapan elçiler ile ilgili tartışmalar maalesef Türkiye aleyhine uluslararası gündeme taşındı.
Sonrasında ABD Büyükelçiliği’nin Viyana Sözleşmesi’ne uymayı teyit ettiğine ilişkin açıklaması ve bunun diğer elçiliklerce paylaşılması üzerine ‘elçiler krizi’ olarak adlandırılan süreç belki sona erdi. Ancak Kavala örneğinden hareketle Türkiye’nin adalet sistemine yönelik soru işaretlerinin uluslararası kamuoyunda gündem olmasından üzüntü duyuyoruz. Türk adaleti sorulara, tartışmalara yol açmayacak şekilde anayasal kriterlere uygun şekilde hak ve özgürlüklerden yana tutum almalı diye düşünüyoruz. Türkiye’nin demokratik hukuk devletine sahip olduğu ne yurt içerisinden ne de yabancı ülkelerden hiçbir siyasi yaklaşım ve telkinler ile gölgelenmemelidir” diye konuştu.
Bilgin, ayrıca ÖiB raporundaki detaylı aktarıldığı üzere Ekim ayında Demirören Holding’in Doğan Medya Grubu’nu kamu bankalarından sağlanan 916 milyon dolar krediyle satın alması yeniden gündeme geldiğini kaydetti. Bilgin, “Aydın Doğan’ın medya sektöründen tümüyle çekilmesi ile sonuçlanan bu satış, AKP hükümetinin Türkiye’de ana akım medyada iktidarı destekleyici yayıncılıkta ezici çoğunluk oranına ulaşılmasını sağlamıştı.
Reuters Haber Ajansı, ayın başında medya kuruluşlarını satın almak için Ziraat Bankası’ndan alınan 800 milyon dolarlık krediyi henüz geri ödeyemediğini kaydettiği Demirören Holding’in borçlarını ödemekte zorlandığı ve kredilerini yapılandırdığı iddiasını gündeme taşıdı. Banka borçlarının iki milyar doları aştığı yolundaki habere karşılık, Demirören Holding, Reuters’a “haber kaynaklarını açıklama” çağrısı yaptı ve savcılığa suç duyurusunda bulundu. Medya sektöründe en büyük gruplardan biri olan Demirören Holding’in gazetecilik meslek ilkelerine aykırı şekilde haber ajansına kaynaklarını açıklama baskısı eleştirilere konu oldu” hatırlatmasında bulundu.