Troya Kazı Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan, Troya Savaşı’nın kaderini salgının belirlediğini söyledi.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Troya Kazı Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan, bazı savaşların kaderini salgın hastalıkların belirlediğini, bunlardan birinin de Troya Savaşı olduğunu söyledi. Prof. Dr. Rüstem Aslan, “Troya Savaşı’nın son günlerinde tanrı Apollon, Akha ordusu karargahına veba bulaştırır. Ordu salgın hastalık yüzünden büyük kayıp verir. Troyalılar karşı saldırıda Akha ordusuna büyük kayıplar verdirir” dedi.
Pandemiyle mücadele devam ederken, Troya Kazı Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan, salgın hastalıkların çok eski çağlardan bu yana bazı savaşların kaderini belirlediğine dikkat çekti. Savaşların kaderinin salgın hastalıklarla belirlenmesinin eski çağ tarihinin en çok üzerinde durulan konuları olduğunu ifade eden Prof. Dr. Rüstem Aslan, döneminin süper güçlerinden olan Hitit İmpartorluğu’nun da bu olayı birçok kez yaşadığını ve büyük zararlar gördüğünü belirtti.
Eski çağ tarihinde yaşanan pandeminin, Assur ülkesini M.Ö. 765’de yerle bir ettiğini söyleyen Aslan, Batı Seferi’ni gerçekleştiren Pers Kralı Kserkes’in de, M.Ö. 480’de Trakya ve Makedonya’dan geçerken orduda başlayan salgın hastalık nedeniyle ölen askerleri geride bırakarak, dönmek zorunda kaldığını anlattı.
Salgın hastalıkların savaşların kederlerini belirlemesi noktasında çok bilinen bir örneğin de, Büyük İskender’in Doğu Seferi’nde gerçekleştiğini söyleyen Prof. Dr. Rüstem Aslan, “M.Ö. 334 yılında Çanakkale’de Biga yakınlarında bulunan Granikos Ovası’ndaki ünlü savaş sonrasında, Pers ordusunu yener.
Dönemin tarihçilerinin anlatımlarına göre; Büyük İskender, daha sonra Troya’yı ziyaret eder ve Akhilleus’un Atina Tapınağı’ndaki silahlarını da alarak Doğu Seferi’ne devam eder. Çok kısa bir sürede önüne çıkan tüm kentleri alan ve orduları yenerek ilerleyen Büyük İskender’in kaderi de M.Ö. 325’deki Hindistan seferini ordusundaki salgın hastalık nedeniyle sonlandırır ve geri dönmeye başlar. Uzmanlar arasında tartışılmakla beraber, Büyük İskender M.Ö. 323 yılında Babil’de yakalandığı sıtma yüzünden ölür.
Eski Çağ’ın üzerinde çok konuşulan M.Ö. 431-404 yılları arasında Atina İmparatorluğu ve Peloponez Birilği arasında Doğu Akdeniz’deki deniz ticaretinin kontrolü nedeniyle yapılan ve yıllarca süren Peloponez Savaşı sırasında Atina kenti M.Ö. 430-426 yıllarındaki kenti kuşatan salgın hastalık, bir anlamda savaşın kaderini de belirler. Ünlü tarihçi Thykidides, salgını ‘tanrıların cezası’ olarak görür. Kendisi de hastalığa yakalanır ve salgının aşamalarını detaylı bir şekilde anlatır. İyileşene kadar tüm süreci anlatan tarihçi Thykidides’in anlatımları da salgındaki bağışıklık sistemi konusundaki ilk yazılı anlatım olarak kabul edilir” dedi.
Tarihin, savaş ve salgın hastalıklar konusundaki mitolojik öyküsünün Troya Savaşı olduğunu kaydeden Prof. Dr. Rüstem Aslan, şöyle konuştu:
“Bu konu Homeros sonrası antik dönemin pek çok ünlü şahsiyetleri tarafından da yeniden anlatıla gelmiştir. Herodot, tarih kitabında Girit Adası’nın Kralı Minos’un ölümünden sonraki üçüncü kuşakta Troya Savaşı’nın olduğunu, bu savaşta Giritlilerin Paris’le Troya’ya kaçan Helena’yı geri almak için büyük bir orduyla Troya’yı kuşatan savaşta Helena’nın kocası Menelaos’u savunmak için çok savaştıklarını dile getirir. Bunun cezası olarak da Troya Savaşı sonrasında Girit Adası’nda büyük bir salgının başladığını, önce hayvanların daha sonra da insanların büyük oranda öldüğünü ve adanın boşaldığını belirtir.
Homeros’un destanlarına göre tarihin en ünlü olayı olan Troya Savaşı’nın kaderinin de bir salgın hastalığa bağlı olduğunu görüyoruz. İlyada Destanı’nın başlarında on yıllık savaşın son günleri anlatılmaktadır. Akha ordularının komutanı Agamemnon, tanrı Apollon’un ruhban sınıfından Kyrses’in kızı Khryseis’i köle olarak alıkoyar. Kızını geri almak isteyen Kyrses, Agamemnon tarafından çok kaba bir şekilde kovulur. Bunun üzerine tanrı Apollon, Akha ordusu karargahına bir veba salgını bulaştırır. Ordu salgın hastalık yüzünden büyük kayıp verir. Troyalılar karşı saldırıda Akha ordusuna büyük kayıplar verdirir. Savaşı Troyalılar kazanmak üzeredirler.
Bunun üzerine bilici Kalkhas’ın önerisi üzerine Agamemnon, Khryseis’i babasına geri verir; ancak Akha ordusunun en güçlü askeri Akhilleus’un kölesi Briseis’i alır. Akhilleus bu duruma çok kızar ve öfkelenerek savaş alanından ayrılır. Bu Akha ordusu için ikinci büyük darbedir. Artık Akha ordusunun savaşı kaybetmesi an meselesidir. Bunun üzerine Akhilleus’un en yakın silah arkadaşı Patroklus’un Akhilleus’un silahlarını kuşanarak Hektor ile savaşmaya başlar. Akhilleus’a karşı savaştığını sanan Hektor, Patroklos’u öldürür.
Troyalılar savaşı kazandıklarını düşünmektedirler. Ancak can dostu Patroklos’un ölümünü duyan Akhilleus intikam için savaş alanına geri döner ve savaşın kaderi bir anda değişir. Homeros’un mitolojik destanları salgın hastalığının Troya Savaşı’na olan etkisini böyle dile getirir.”