İnşaat Mühendisleri Odası Trabzon Şube Başkanı Mustafa Tiryaki, “Korozyonun etkisiyle binalarımızın, demir ve betonlarında çok ciddi sıkıntılar var” dedi.
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından kentlerdeki yapı stoklarının depreme dayanıklılık durumu gündemde yerini koruyor. Ülke genelinde binaların güvenliğine ilişkin tedbirler ve riskli yapıların tespiti ile ilgili çalışmalar yürütülüyor. Kahramanmaraş, Hatay ve Gürcistan’da yakın tarihlerde gerçekleşen depremlerin hissedildiği Doğu Karadeniz’de, yapıların depremlere karşı dayanıklılığını tespit ve kentsel dönüşüm talepleri artıyor.
Trabzon Büyükşehir Belediyesi ve uzmanlar, kentteki yapı stoku envanterini çıkarmaya hazırlanıyor. Sahil kesimindeki yapıların alüvyon zemine yakınlığı nedeniyle korozyona daha fazla uğradığını ve zemin problemi yaşanabileceğini belirten uzmanlar, riski yapıların tespit edilip, bina güçlendirme ya da kentsel dönüşüm çalışmalarına başlanmasını öneriyor.
‘FAYLARA YAKINLIK ÇOK DA ÖNEMLİ DEĞİL’
Büyükşehir belediyesiyle yapı stokunun tespiti amacıyla protokol yapmaya hazırlandıklarını belirten İnşaat Mühendisleri Odası Trabzon Şube Başkanı Mustafa Tiryaki, 2000 yılı öncesi binaların risk oranının diğer binalara göre çok daha yüksek olduğunu söyledi.
Tiryaki,“Trabzon’un en önemli sıkıntısı deprem; bunu her yerde konuşmamız lazım. Birincil olmasa da Trabzon’da da artık faylara yakınlık uzaklık işi, özellikle Kahramanmaraş depremlerinden sonrası bizlere gösterdi ki, çok da önemli değil. Her yerin deprem üretebileceğini düşünerek hareket etmemiz gerekiyor. O nedenle mevcut binaların durumunu belirlemeliyiz” ifadelerini kullandı.
‘SAHİL KESİMİ DAHA RİSKLİ’
Kentte sahil kesimindeki yapıların korozyon ve dolgu zemin nedeniyle risk içerdiğini aktaran Tiryaki, “Mevcut binaların durumunda en büyük sıkıntı korozyon. Korozyon, demirdeki paslanmadır. Bina stokumuz özellikle rutubetli yerde olduğumuzdan dolayı deniz kenarına kümelenmiş durumda. Korozyonun etkisiyle binalarımızın, demir ve betonlarında çok ciddi sıkıntılar var. Bu da binanın taşıyıcı sistemini etkiliyor. Bunların uzmanlarca tespit edilip, projelendirilip güçlendirilmesi, güçlendirme yeterli görülmüyorsa yıkılıp yeniden yapılması gerekiyor.
Sahil kesiminin diğer dezavantajı da alüvyon zemine daha yakın olduğu için o yönden de incelenmesi gerekiyor. Bu nedenle sahil kesimi biraz daha riskli. Yine yukarı mahallelerde de korozyonun etkisi olduğu görülüyor. Özellikle 2000 yılı ve öncesinden başlamak üzere binalarımızın durumunu tespit etmemiz gerekiyor. 2000 yılından sonra temel bohçalama sistemi geldi ama önceden bu teknolojiler çok fazla kullanılmadığı için 2000 yılını milat alıyoruz” diye konuştu.
‘ERZİNCAN MERKEZLİ DEPREMİN TRABZON’U ETKİLEYECEĞİ AŞİKAR’
Erzincan’da yaşanabilecek olası şiddetli depremin Trabzon’u etkileme riskinin yüksek olduğunu da kaydeden Tiryaki, “Kahramanmaraş’ta 110 bin kilometrekareyi etkileyen bir deprem oldu. Erzincan merkezli bir depremin Trabzon’u da etkileyebileceği aşikar. Bunun için kentimizi afete dirençli hale getirmemiz ve çalışmalar yapmamız gerekiyor. Bunun birinci aşaması da yapı envanterinin çıkarılması. Kesin rakam veremem ama muhtemelen yapı envanterinde yüzde 60 oranında sıkıntılı binalar olabilir.
Yapım tekniği, hazır beton kullanılmadığından, düz beton olduğundan dolayı bu bilinen bir gerçek. İnşallah protokolü hayata geçirdiğimizde inceleyeceğiz ve bütün rakamlar ortaya çıkacak. Vatandaşlarımızın imar haklarının korunarak kentsel dönüşüm yapılması da gerekiyor. Diğer türlü olursa vatandaş uzak duruyor. İnşallah devletin destekleri daha da artırılarak devam eder ve bir an önce bunu Trabzon’da kentsel dönüşümü hayata geçirebiliriz” dedi.