Bursa’da kurulan Tohum Kütüphanesi’nde 600 çeşit tohum depolanırken; tohumlar hem arşivlenecek hem de çiftçilere dağıtılacak
Bursa’da Kent Bostanları’nda kurulan ‘Tohum Kütüphanesi’nde 600 çeşit tohum depolandı. Buradaki organik tohumlar hem arşivlenecek hem bölgedeki çiftçilere dağıtılarak işlenecek. Yurt dışından ve Türkiye’nin çeşitli illerden gelen hibrit olmayan tohumları bostanda denediklerini belirten Nilüfer Belediyesi Çevre ve Kırsal Alan Koordinatörü Arca Atay, “Bölgemize adapte olan tohumlar yerelleşmiş oluyor” dedi.
Nilüfer Belediyesi‘nce 5 yıl önce Ürünlü Mahallesi’nde kurulan Kent Bostanları’nda, yüzlerce çeşit tohum depolandı. Yerli ürünlerin tohumları yanı sıra Meksika hıyarı, siyah domates gibi bitkilerin tohumları da ekilerek bölgeye uyumlu olup olmadıkları tespit edildi. Bölgenin toprak ve iklim koşulların uyum sağlayan tohumlar ayrıştırıldı. Yaz ve kış sezonu olarak yetiştirilen ürünlerin tohumları özenle çıkartılarak ‘Tohum Kütüphanesi’nde arşivlendi. Buradaki organik tohumlar, her yıl düzenli olarak bölgedeki çiftçilere dağıtılıyor, böylece organik tarım da destekleniyor.
‘ÜRETTİĞİMİZ TOHUMLARI DAĞITIYORUZ’
Nilüfer Belediyesi Çevre ve Kırsal Alan Koordinatörü Arca Atay, “2016’da buranın açılışını yaptık. Çeşitli üretimlerle devam ediyoruz. Bu çalışmamız, bundan sonraki projelerin prototipiydi. Kentlilerin kırsala duydukları, toprağa ve yerel tohuma duydukları özlemden hareketle Ürünlü Mahallesi’nde böyle bir alan kurmaya karar verdik. Gönüllülerimizin çalıştığı gibi belediye elemanlarımız da var. Her yıl, 200- 250 bitkinin hem çeşit denemesini hem de tohum alım işlemlerini gerçekleştiriyoruz. Burada ürettiğimiz tohumları da mart ve nisan aylarında dağıtıyoruz” dedi.
‘YURT DIŞINDAN GELEN TOHUMLARIN ADAPTASYONUNU SAPTIYORUZ’
Yurt dışından da tohumlar geldiğini ifade eden Atay, “Bursa dışından gelen tohumlar da var. Bunların, buraya adaptasyon sürecini incelememiz lazım. Çünkü bir kısım tohumlar, bazı bölge ve iklimleri sevmiyor. Gerek yurt dışından gerek Türkiye’nin çeşitli il ve ilçelerinden gelen ‘hibrit olmayan’ tohumları burada deniyoruz. Bölgeye olan adaptasyonunu saptıyoruz. Adapte olursa buranın yerelleşmiş tohumları oluyor. Yerel tohumun özelliği; bölgeye adapte olan bu tür bitkiler, mümkün olduğu kadar oradaki hastalık ve zararlılara karşı kendilerinde bir direnç oluşturma özelliğine sahipler. Dolayısıyla çok az ilaç ya da hiç ilaç kullanmadan bunları üretmeniz mümkün oluyor” diye konuştu.
‘SERALARDA TOHUMLARIN FİDELERİNİ ÜRETİYORUZ’
Tohumların yazlık ve kışlık olmak üzere ikiye ayrıldığını belirten Atay, “Kabak, hıyar, domates, fasulye, biber, patlıcan gibi bitkilerin önce tohum ekimleri ve bunlardan fide elde edilmesi var. Birinci aşaması bu. Buradaki seralarımızda önce bunların fidelerini üretiyoruz. Bunların tohum ekim zamanları mart ayıdır. Mart ayında ektiğimiz tohumları, mayıs başı itibarıyla dikmeye başlıyoruz. 2 senedir Nilüfer Belediyesi Ürünlü’de halkımıza standart tohum ile fide elde eden üreticilerden aldığı domates, biber ve patlıcanı halkımıza ücretsiz dağıtıyor. Onlar da balkonlarda, bahçe ve teraslarda bunları yetiştiriyorlar” ifadelerini kullandı.
‘EKİLEN ÜRÜNLERİ BİLGİSAYARDA KAYIT EDİYORUZ’
Nilüfer Belediyesi Çevre Koruma Kontrol Müdürlüğü Kırsal Alan Bölümü görevlisi Selin Gürsan ise, “Tohumlarla ilgili çalışmalarımız her yıl artarak devam ediyor. Tohumları yıllarına göre sıralayıp tasniflerini yapıp kendi kütüphanemize ekliyoruz. Çalışmalarımız yazlık ve kışlık olarak ikiye ayrılıyor. Burada bir ekim takvimi oluşturuluyor. Hangi parselde ne ekildiyse, bilgisayar üzerinde kaydediliyor. Bir yıl domates ekilen yere aynı yıl domates ekmiyoruz. Bir yıl yazlık yaptığımız yere ertesi yıl daha farklı kök uzunluğuna sahip bitkilerle devam ediyoruz. Domates, biber, patlıcan, lahana, brokoli gibi çok çeşitli tohumlar elde etmiş oluyoruz” dedi.
‘HEPSİNİ FARKLI DÖNEMLERDE ALIP KURUTUYORUZ’
Tohum alınan ürünler ile ilgili de konuşan Gürsan, şunları söyledi:
“Yakın zamanda hasadını yaptığımız Meksika hıyarı var. Bu bitki buraya uyum sağladı ve verim alabiliyoruz. Değişik farklı mısırlarımız var. Çeşitli kabaklarımız var. Bunların da buraya uyum sağladığını görüp sonrasında tohumların devamını getirmeye çalışıyoruz. Tohumu alırken meyvenin tam olgunlaşmış olması gerekiyor. Normalde salatalığın yenecek olduğu zamanki boyu farklıdır ama hasat edip onun tohumunu alacağımız zaman daha farklı boya erişiyor. Tohum almak için kullanılan yöntemler de farklı. Bunlara dikkat etmemiz gerekiyor. Bunları aldıktan sonra güneşin altında belli bir süre kurumaları gerekiyor.
Yılda 40 çeşit domates, 50 çeşit biber yetiştirdiğimiz için bunların hepsini farklı dönemlerde alıp kurutuyoruz. Güneşin altında tohumlarını çıkardıktan sonra yeterli kurumayı elde ettikten sonra kavanozlara koyuyoruz. Daha sonra kavanozlardaki nem oranlarını ölçüyoruz. Tohumlarda yeterli kuruluk sağlandıktan sonra etiketlerini basıp kütüphaneye kaldırıyoruz. 600 çeşidin üzerinde tohumumuz var. Bunların belli başlılarını her yıl yeniliyoruz. Bunların devamlılığını sağlamaya çalışıyoruz. Kontrollerini yapıp, hastalık durumlarını gözlemliyoruz. Zararlılarına bakıyoruz. Buraya uyum sağlayan tohum varsa onların da dağıtımını gerçekleştiriyoruz. Geçtiğimiz yıl 16 bin 500 paket tohum dağıtımı gerçekleştirdik.”