Her hikaye bir emekle başlar. Küçük, büyük, iyi, kötü bir alın teri döker. Sizin en küçümsediğiniz işlerin dahi mutfağında yoğun çalışmalar, emekler, uykusuz geceler vardır.
Bu emeklerin inşaasında harcanan kişinin kendinden, zevklerinden, hayatından verdiği tavizler yer alır. Her insan mesleğini, yaptığı işi hayatında bir konuma yerleştirir. Bazıları için sadece para elde edebileceği uğraşı, bazıları için ise hayatının merkezi, anlamı olabilir.
Tam bu noktada verilen anlama değinelim, bir insanı en tehlikeli yapan durum en değerlim, hayatımın anlamı denilen noktaya değinilmesidir. Çünkü insanı insan yapan da hayatının anlamıdır. Verilen emeğe, çabaya duyulan saygı ve sunulan üslup da kişinin yine insanlığıdır. Geldiği yeri ve konumu unutmasındandır. Harcanan emeklere, sunulan çabalara dönülen yüz gün gelir bize de nereden geldiğimizi hatırlatır. Basamakları çıkarken unutulan insanlığımız gün gelir tam karşımıza dikilir, hesap sorar bize çünkü hiçbir hesap kapanmadan ilahi adalet sağlanmaz. Hiç kimse sınanmadığı günahın masumu değildir. İşin özü limanı da gemileri de yakmak zor iştir, ancak tek bir nokta vardır o da en değerliniz, hayatınızın anlamı dediğiniz noktadır. İşte benim için meslek tam da bu noktadadır. Düştüğüm yerden kaldıran, gücümün varlığı muhabirlik.
Muhabirlik zor iştir ancak derler ya sevmeyene her mevsim kış, sevene hep bahar bahçe tıpkı bu durumda öyle. Her zaman tüm dünya da olduğu gibi gücün temeli sevgidir, ancak bilmeyen gücün kaynağını arar durur. Velhasıl emek ve sevgi sonsuz güç kaynağıdır. Tıpkı bir ateş gibi kendi için de yanar ama dışarıdan dokunanı yakar, Mesleğimizin zorlukları da böyledir işte..