TikTok seçim sürecinde topluluğunun doğru ve teyitli bilgilere erişimi için çalışmalarını sürdürdüğünü açıkladı.
TikTok Türkiye ve Levant Bölgesi Kamu Politikaları Yöneticisi ve TikTok Türkiye sözcüsü Emir Gelen, TikTok’un aslında siyasi tartışmaları ve siyasi içerikleri merkezine alan bir uygulama olmadığını belirterek, “TikTok’u hiçbir zaman siyaseti, siyasi tartışmaları, toplumu etkileyecek sosyal ve siyasal gelişmeleri, sıcak haberleri merkezine alan bir platform olarak konumlandırmadık.
Ancak geldiğimiz noktada Türkiye’de milyonlarca insanın TikTok’ta seçimler hakkında içerik ürettiği de bir gerçek. Dolayısıyla platformumuzu herkes için güvenli bir yer olarak muhafaza etmek için çalışmaya devam ediyoruz. Bu güvenlik taahhüdümüzün bir dayanağı olan Topluluk Kurallarımıza uygun tüm içeriklere platformumuzda memnuniyetle yer verdik, vermeye de devam edeceğiz” dedi.
DEZENFORMASYON VE MEZENFORMASYONLA MÜCADELEYE YÖNELİK ÇALIŞMALAR
Dezenformasyon (yanlış bilgi) ve mezenformasyonun (bilinçli olarak yayılan yanlış bilgi) sosyal ağların ve basın organlarının mücadele etmek zorunda olduğu yeni bir sorun olmadığını vurgulayan Emir Gelen sözlerine şöyle devam etti:
“Dezenformasyon ve mezenformasyon yeni bir sorun değil ancak internet kullanımında dünya genelinde yaşanan büyük artış eski bir sorunu farklı bir şekilde yeniden önümüze sürmüş durumda. Mezenformasyonun halk sağlığına, seçim süreçlerine, gerçeklere ve bilime olan güveni azaltma üzerindeki etkisinin farkındayız. Bu konudaki kararlı çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”
YAPAY ZEKA KULLANILIYOR
TikTok’ta, mezenformasyon ve dezenformasyonun yayılmasını tespit etmeyi ve sınırlandırmayı içeren topluluk kurallarını uygulamak için yapay zeka ve dünya genelinde 40 binden fazla güvenlik uzmanının birlikte çalıştığını söyleyen Gelen, “Bağlam ve doğruluk kontrolü (teyit), dezenformasyon politikalarını tutarlı ve doğru bir şekilde uygulamak için kritik önem taşıyor.
Bu nedenle TikTok, potansiyel yanlış bilgileri tespit etmeye yardımcı olmak için makine öğrenimi başta olmak üzere her türlü teknolojik imkanı kullansa da bugünkü yaklaşım nihai olarak moderasyon ekibinin yanlış bilgi ihlallerini değerlendirmesi, onaylaması ve kaldırması üzerine kurulu.”
DOĞRULAMA KURULUŞLARIYLA İŞ BİRLİĞİ
Teyit, Doğrulukpayı ve Doğrula gibi platformlarla da iş birliğine giden TikTok, bu iş birlikleriyle birlikte TikTok, Uluslararası Doğruluk Kontrol Ağı IFCN (International Fast-Checking Network) çatısı altındaki tüm yerel doğruluk kontrol kuruluşlarıyla iş birliği yapan ilk platform oldu.
DİJİTAL OKURYAZARLIK RAPORU YAYIMLANDI
TikTok, dezenformasyon ve mezenformasyonun toplumun geneli üzerindeki etkisini daha iyi anlamak için Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi (EDAM) ile iş birliği yaparak Türkiye’de Dijital Okuryazarlık başlıklı bir rapor yayınladı.
Şubat ayında ülkemizde yaşanan deprem felaketi nedeniyle duyurusu ertelenen rapor, insanların yüzde 63’ünün internetteki bilgilerin çoğunun gerçeği yansıtmadığını düşündüğünü ortaya koydu.
Raporda şu bilgilere yer verildi:
“İnsanların yüzde 59’u güvenilir bir uluslararası veya ulusal kurum tarafından paylaşılan bilgileri dikkate alıyor
“İnsanların yüzde 52’si arkadaşlar ve aile tarafından paylaşıldığında bilgi kaynaklarının güvenilir olduğuna inanıyor
“İnsanların yüzde 71’iyse anonim hesapları ciddiye almıyor ancak bu eğilim 18-24 yaş grubunda yüzde 61,5’e kadar düşüyor.”
Emir Gelen rapora ilişkin yorumunda, “Araştırmanın son bulgusu önemli bir soruyu gündeme getiriyor; Neden gençler anonim kaynaklardan gelen bilgilere itibar etmeye ya da en azından bunları dikkate almaya daha meyilli? İşte bu noktada sorumluluk bizim gibi platformlara düşüyor. Politikalarımızı güçlendirmeye ve uygulamaya devam ederken şeffaf olmaya çalışıyor ve bu zorluğun üstesinden gelmek için uzmanlarla iş birliği yapıyoruz” ifadelerine yer verdi.
“ÖRGÜN EĞİTİMDE YER ALMALI”
TikTok’taki gibi büyük toplulukları bir araya getiren platformların toplumda kritik bir rol oynadığını belirten Gelen, bu zorlukların tek başına ele alınamayacağını vurgulayarak, “EDAM tarafından hazırlanan rapor, dijital teknoloji hayatın ayrılmaz bir parçası olmaya devam ettikçe dijital okuryazarlık eğitiminin rolünün kritik olacağı sonucuna varıyor. Örgün eğitimin tüm kademelerinde dijital okuryazarlık eğitiminin, bireylerin dijital dünyada daha güvenli ve etkili bir şekilde varlık göstermeleri için ihtiyaç duyduğu beceri ve bilgiyle donatılmasına yardımcı olacağına inanıyoruz” dedi.
EDAM Direktörü Sinan Ülgen ise rapora ilişkin şu ifadeleri kullandı:
“TikTok’un desteğiyle EDAM tarafından hazırlanan raporumuz, Türkiye’de dijital okuryazarlığa dair somut tespitlerde bulunuyor. 14 Mayıs’ta ülkemizde yapılacak seçimlerde seçmenlerin demokrasiyle yönetilen bütün ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de bilgiye dayalı bir enformasyon eko-sistemine güvenmeleri kritik önemde. Bu bağlamda da dijital okuryazarlık büyük önem taşıyor. Dijital okuryazarlığın güçlendirilmesi demokrasinin daha iyi işleyişine katkı yapacağı kuşkusuzdur. Tam da bu nedenle raporumuzda özellikle dezenformasyon ile mücadele açısından dijital okuryazarlığın önemini vurguluyor ve bu alanda Türkiye’de atılması gereken adımlara dair bazı somut önerilere yer veriyoruz.”