Doç. Dr. Yelkin Diker Coşkun, “Telafi eğitim uygulamasını çocukların okul kavramından uzaklaşmamaları açısından çok faydalı görüyorum” dedi.
MEB, 2 Temmuz’da başlayacak telafi eğitimi programının uygulama esaslarını belirledi. Öğrencilerin, bilimsel, sosyal, kültürel, sportif eğitim faaliyetleri ile etkinliklerin yapılacağı programa katılmaları önerisinde bulunan eğitimci Doç. Dr. Yelkin Diker Coşkun, “Telafi eğitim uygulamasını çocukların okul kavramından uzaklaşmamaları, kendileri eğitim ve öğretim sürecinin bir parçası olarak hissetmeleri açısından çok faydalı görüyorum” dedi.
Türkiye genelinde öğrenciler, 2020-2021 eğitim öğretim yılı karnelerini 18 Haziran’da alacak. Öğretim yılı ise 2 Temmuz Cuma günü sona erecek. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk imzasıyla illere gönderilen yazıda, 5 Temmuz-31 Ağustos arasında uygulanacak ‘Telafide Ben de Varım’ yaz uygulaması programının uygulama esaslarına yer verildi. Programa, 21 Haziran-2 Temmuz arasında başvuru yapılabilecek. Bu eğitimlerin önemine dikkat çeken Yeditepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Eğitim Bilimleri Bölümü Başkanı Doç. Dr. Yelkin Diker Coşkun, öğrenci ve velilere önemli uyarılarda bulundu.
“OKUL ATMOSFERİNDEN NE KADAR FAYDALANIRLARSA O KADAR İYİ”
Telafi eğitim uygulamasının önemine dikkat çeken Doç. Dr. Yelkin Diker Coşkun, “Çocukların okul kavramından uzaklaşmamaları, kendileri eğitim ve öğretim sürecinin bir parçası olarak hissetmelerini sağlamak açısından çok faydalı görüyorum. Çocuklar okul atmosferinden ne kadar faydalanırlarsa o kadar iyi olacaktır. Bu süreçte öğretmenleri ile hep uzaktan iletişim halinde oldular telafi eğitimlerine katılıp öğretmenleriyle bir arada olmaları da onlara iyi gelecektir. Ama en çok akranlarıyla etkileşimde olmaları önemli. Karne sonrası öğretmenler sosyal etkinliklere öncelik verecektir, bu da çok değerli. Öğrencilerin 2 Temmuz’a kadar kendilerini okul ortamının bir parçası olarak hissetmeleri açısından bu eğitimleri önemsiyorum” diye konuştu.
VELİLER KARNELERİ NASIL DEĞERLENDİRİLMELİ?
Ortaöğretim öğrencileri için velinin talebine göre öğrencinin birinci dönem notlarından değerlendirileceği bir karne olacağına dikkat çeken Doç. Dr. Coşkun, “Karnenin tanımına baktığımızda bir çocuğun akademik ve sosyal ilerleyişi hakkında bize bilgi veren bir ölçüttür. Veliler bu karneyi yorumlarken bu araç benim çocuğumla ilgili hangi özellikleri bana söylüyor? sorusunu sormalı. Çocuğundan kendisini değerlendirmesini de isteyebilir. Çocuk neleri yapabildiğini, neleri yapamadığını düşünüyor? bunları konuşmak gerekir. Öğretmenler ile de online eğitim süreci değerlendirilmelidir. Veli, ben çocuğumu nasıl desteklemeliyim? demelidir” ifadelerini kullandı.
“ÖĞRENME BİR SÜREÇ BELLİ BİR YILLA SINIRLANDIRILMAMALI”
Eğitimci Doç. Dr. Yelkin Diker Coşkun, yaz tatili ve sonrasındaki sürecin de değerlendirilmesi açısından şu önerilerde bulundu:
“Öğrenme bir süreç, o nedenle veliler bunu belli bir yılla sınırlandırmadan yaz tatili ve sonrası için çocukların öğrenme becerilerini geliştirecek aktivitelere günlük yaşam rutininde yer vermeli. Bunlar sınavlarda da çocuğun karşısına çıkan okuma, yorumlama becerilerine geliştirmek amaçlı. Bu beceriler kitap okuyarak geliştirilir. Aile çocuğuna hiçbir şekilde yardımcı olamıyorsa bile birlikte kitaba başlayıp o kitabı tamamlamasını sağlamalıdır, kitapla ilgili sohbet etmelidir. Çocuğun temel okuma becerilerini kazanmasında bunlar çok faydalı olacaktır.
Çocuk bu sadece zihinsel olarak öğrenme sürecinden kopmaz. Bunun yanında okulun fiziksel olarak yokluğunu telafi edecek bazı şeyler yapmak gerekir. Bunlardan en önemlisi ise çocukların sosyalleşmesini, oyun oynamasını, yaşıtlarıyla vakit geçirmesini sağlamaktır. Çocuğun sosyalleşmesini sağlamak önemli çünkü sağlıklı sosyalleşen çocuklarla iletişim kurmak daha kolaydır. İletişimi kolay olan çocuklara da bazı becerileri kolay öğretirsiniz.”
İlk 3 sınıfın diğer tüm yıllara temel oluşturacak derecede önemli olduğunu aktaran Coşkun, “Buradaki eksiklikler üst sınıflara daha büyük eksiklikler olarak taşınmamalı. Bu çocuklara telafi eğitimlerin öğretmenler ve okul tarafından verilecek destekleyici programlarla kazandırılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
EKRAN BAĞIMLILIĞINA DİKKAT
Bu süreçte velilerden ekran bağımlılığına dair sorular geldiğini de belirten Coşkun, “Tablet kullanım süresi yaşa göre değişkenlik gösteriyor ama özellikle ilkokul çocuklarında günde bir saati geçmemek gerekiyor. Bazı gün fazla bazen ise eksik şekilde devam edilebilir. Mutlaka günlük rutinde dijital araçlar dışında faaliyetlere de yer verilmelidir. Tek sosyal faaliyet dijital bir araçla oyun oynamaksa bu durum bir süre sonra farklı problemlere neden olacaktır” uyarısında bulundu.