Teknoparklar Türkiye için yüksek katma değerli üretim ve Ar-Ge kapasitesinin artırılmasında oldukça önemli bir konumda bulunuyor.
Teknoloji geliştirme bölgelerinin bağlı bulunduğu Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2022 verilerine göre, Türkiye’de ilan edilen bölge sayısı 94’e, Ar-Ge merkezi sayısı 1.239’a ve tasarım merkezi sayısı 320’ye ulaştı.
Bu bölgelerden 79 tanesinin faaliyetlerini aktif olarak sürdürdüğünü, 14’ünün ise altyapı çalışmalarının devam ettiğini söyleyen Mazars Denge Vergi Hizmetleri Ortağı, Yeminli Mali Müşavir ve Eski Hesap Uzmanı İlyas Emre Yayla, “Teknoloji Geliştirme Bölgeleri (TGB) veya diğer adı ile teknoparklar, ülkelerin araştırma geliştirme (Ar-Ge), teknoloji ve patent üretim merkezleri olarak tanımlanıyor. Teknoparklar Türkiye için yüksek katma değerli üretim ve Ar-Ge kapasitesinin artırılmasında oldukça önemli bir konumda bulunuyor” dedi.
2001 yılından beri teknolojik bilginin üretilmesi ve ticarileştirilmesi amacıyla kurulmaya başlanan teknoloji geliştirme bölgeleri, girişimcileri, araştırmacıları ve akademisyenleri bir araya getirerek yüksek teknolojili mal ve hizmet üretimine katkı sunuyor. Teknoparklardaki şirketlerin birçok yatırım teşviği ile destekleniyor ve vergi istisna / indirimlerinden yararlanması sağlanıyor. Bu şirketlerin yatırımları Türkiye’deki Ar-Ge sektörünü ileriye taşıyor. Şirketlerin Türkiye’deki pazarın yanı sıra uluslararası pazarda da faaliyet göstererek yüksek cirolara ulaştığını söyleyen Yayla, “Bakanlık verilerine göre toplam satış 170,3 Milyar TL’ye ulaştı. Toplam ihracatsa 7,3 Milyar doları aştı” ifadelerini kullandı.
VERGİSEL AVANTAJLAR SAĞLIYOR
Mazars Denge Vergi Hizmetleri Ortağı, Yeminli Mali Müşavir ve Eski Hesap Uzmanı İlyas Emre Yayla, teknopark şirketlerinin desteklenmesi adına birçok vergisel avantajlar sağlandığını belirtti. Yayla, vergisel avantajları “KDV alınmaması, gelir vergisi istisnası, gümrük vergisi istisnası, damga vergisi istisnası ve kurumlar vergisi istisnası” olarak sıraladı.
Teknoloji geliştirme bölgelerinde (teknoparklarda) faaliyet gösteren gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, münhasıran bu bölgelerdeki yazılım, tasarım ve araştırma – geliştirme (Ar-Ge) faaliyetlerinden elde ettikleri kazançları 31/12/2028 tarihine kadar gelir ve kurumlar vergisinden istisna edilmiş bulunuyor.
Bu vergi avantajından yararlanabilmek için 1.000.000 Türk lirası üzerinde istisna tutarı olan gelir ve kurumlar vergisi mükellefler bu tutarların yüzde ikisini (En fazla 20.000.000-TL) pasifte geçici bir hesaba aktarmak ve bu yıl bitene kadar yatırıma döndürmek zorunda olduğu belirtiliyor. Yayla, kurumlar vergisi istisnasından yararlanan şirketlerin, kuluçka merkezlerine ve girişim sermayesi fonlarına yatırım yapmalarının Ar-Ge ekosistemi açısından Türkiye’nin kapasitesini arttırdığını belirtti.
Yayla, öngörülen girişim sermayesi yatırımlarının yapılmaması durumunda, yıllık beyanname üzerinden istisna edilen kazançlar ile indirim konusu yapılan tutarların yüzde 20’si, ilgili yılda yararlanılan gelir ve kurumlar vergisi istisnasına konu edilemeyeceğini vurguladı.
Sermaye desteği indiriminden yararlanılabilmesi için teknoparklarda faaliyette bulunanlara yapılan sermaye desteklerinin, beyan edilen gelirin veya kurum kazancının yüzde 10’unu ve öz sermayenin yüzde 20’sini aşmaması gerektiğini belirtti. Fonlara ayrılan tutarın kar dağıtımına etkisine dikkat çeken İlyas Emre Yayla, konuyla ilgili açık bir düzenleme bulunmadığını ancak pasifte ayrılacak fon kazançtan yıl karlarından karşılanması gerektiğini, bu nedenle de geçmiş yıl karı hesabından ayrılan tutar dağıtılabilecek karı etkileyeceğini belirtti.