6 Mart’ta Suudi Arabistan’dan 5 milyar dolar gelmesi ile uzun süredir yazmayı düşündüğüm bu yazıyı yazmak için bahane bulmuş oldum.
Öncelikle 23 Şubat 2023’te yayınlanan PPK toplantısı özeti. Özette, Dünya’da faiz artırımlarının azaltıldığı ve Türkiye’de piyasalarda bir durgunluk istenmediğine vurgu yapılıyor. Bu iki ibare faiz arttırımı olmayacağına bir sinyal olabilir. Çünkü, faiz artırımı piyasadaki parayı azaltır.
Politika faizinin önemi şudur: Bu faizi normal vatandaş kullanmaz, bankalar kullanır. Eğer ki politika faizi artarsa bankalar daha yüksek faizlerle borçlanmaya başlar (elbette bankların farklı para ve likidite kaynakları vardır.). Dolayısıyla bankanın elinde tuttuğu paranın maliyeti artar. Bu noktada banka zarar etmemek için kredi vereceği kurum, kişi ve şirketleri daha detaylı seçmeye başlar ve daha az kredi verir. Kredi bulamayan şirketler, kurumlar ve kişiler likidite sorunu yaşar ve yatırımlarını azaltırlar, daha az para harcarlar. Daha az para harcanmasının iki sonucu vardır:
- Tüketim azalacağı için enflasyon azalır (enflasyonu etkileyen başka faktörler de vardır döviz kuru gibi).
- Yatırımların azalması ve tüketimin azalması, üretimin de azalmasına sebep olur (Bir mal tüketilmiyorsa üretilmesi çok mantıklı olmaz, buradaki istisna stoklamaktır. Çünkü krizin eninde sonunda biteceğine inananlar üretilen malları satın alıp depolarlar). GSYİH de dolayısıyla düşer, yani ülke küçülür. Aynı şekilde şirketler de küçülür ve işten çıkarmalar yaşanabilir.
TCMB, seçim arifesinde işsizlik oranlarında bir artış veya ekonomide küçülme istemediği için bunun aksi bir yolunu seçip faizi ya sabit tutacak ya da azaltacaktır.
Ayrıca, TCMB’nin deprem bölgesine bağışlayacağı söylenen 30 milyar TL’de (Dünya Bankası zararın 32 milyar dolar olduğunu söylüyor.) TCMB’nin para basması sonucu oluşacak. Para basımı, faiz indirimi ile benzer bir etki yaratır (genelde). Çünkü para basarsanız yine piyasadaki para miktarını arttırmış olursunuz.
Diğer yandan metinde döviz kurları ile ilgili analizler yapılıp gerekli tedbirlerin uygulandığını (kur korumalı mevduat, açıkça söylenmese de sermaye kısıtlamaları vb.) belirtiyor. Sebep olarak döviz kurlarının enflasyon üzerine yaptığı etkiye atıf yapılıyor. Aynı zamanda TCMB’nin piyasaya döviz satışı yaptığı ve Suudi Arabistan’dan gelen 5 milyar doların da muhtemelen satılacağı da biliniyor. Yani merkez bankası enflasyon artışı da istemiyor.
Sonuca geldiğimizde TCMB hem enflasyonun artmasında istemiyor hem de enflasyonu arttıracak hamleler yapıyor. Sonuç ne olur, zaman gösterecek.