TBMM Başkanı Mustafa Şentop, ” TBMM’nin sorunların çözüm yeri olduğunu kimsenin tartışması mümkün değil” dedi
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, 27’nci Dönem 4’üncü Yasama Yılı’nı değerlendirdi. Şentop, “4’üncü yasama yılında TBMM Genel Kurulu’nda 105 birleşim ve 488 oturum gerçekleştirilmiş, 801 saat 33 dakika çalışma yapılmış ve 33 bin 953 sayfa tutanak tutulmuştur. İhtisas ve Meclis araştırması komisyonlarında ise bin 54 saat 6 dakika çalışılmış ve 31 bin 506 sayfa tutanak tutulmuştur. TBMM Genel Kurulu, komisyonlar ve Başkanlık Divanı çalışmaları kapsamında toplam bin 976 saat 20 dakika çalışma yapılmış ve 67 bin 403 sayfa tutanak tutulmuştur” diye konuştu.
‘349 YASAMA DOKUNULMAZLIĞI TEZKERESİ GELDİ’
Şentop, 27’nci Dönem, 4’üncü Yasama Yılında TBMM Başkanlığı’na 349 yasama dokunulmazlığı tezkeresi geldiğini belirterek, “Bunlardan 5 tezkere kesin hüküm giyme sebebiyle milletvekilliğinin sona ermesi, 1 tezkere yasama dokunulmazlığının kaldırılması, 3 tezkere istem üzerine Cumhurbaşkanlığı’na iade edilmiştir. 1 tezkerenin işlemleri ise TBMM’nin tatilde olduğu süre içerisinde İç Tüzük gereği Karma Komisyon’a havale işlemi yapılamadığı için halen devam etmektedir. Bir milletvekilinin suç işlediği iddiasıyla dokunulmazlığının kaldırılması istendiğinde ne yapılması gerektiği TBMM İç tüzüğü ile sıkı kurallara bağlanmıştır.
Bu kapsamda TBMM İç tüzüğünün 131 ila 134’üncü maddeleri uyarınca milletvekillerinin yasama dokunulmazlığının kaldırılması yönündeki talepler, TBMM Başkanlığı’nca Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon’a havale edilmekte; yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına söz konusu komisyon tarafından hazırlanan rapor doğrultusunda TBMM Genel Kurulu tarafından karar verilebilmektedir. Dolayısıyla dokunulmazlığın kaldırılıp kaldırılmaması konusunda yetki sahibi öncelikle Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon, akabinde de TBMM Genel Kurulu’dur. Bu çerçevede 27’nci Yasama Dönemi’nin başlangıcından bugüne kadar TBMM Başkanlığı’na gelip Karma Komisyona havale edilen, dolayısıyla 4’üncü Yasama Yılı sonu itibarıyla Karma Komisyon’da bulunan toplam tezkere sayısı bin 359’a ulaşmıştır” dedi.
’18 BİN 75 YAZILI SORU ÖNERGESİ VERİLDİ’
Şentop, bu dönem milletvekilleri tarafından 18 bin 75 yazılı soru önergesi verildiğini belirterek, “Bunlardan 148’i mükerrer olduğundan işleme konulmamış, 60’ı gelen kağıtlara girmeden soru sahibi milletvekili tarafından geri alınmış, 506’sı ise Anayasa ve İç Tüzük hükümlerine aykırı oldukları gerekçesiyle iade edilmiştir. 792 yazılı soru önergenin inceleme süreci ise halen devam etmektedir. İşleme alınan 16 bin 569 yazılı soru önergesinden; bin 769’u süresi içinde, 6 bin 264’ü ise süresi geçtikten sonra olmak üzere toplam 8 bin 33 soru önergesi cevaplandırılmıştır.
5 bin 254 yazılı soru önergesinin süresi içinde cevaplandırılmadığı gelen kağıtlarda ilan edilmiştir. 3 bin 279 yazılı soru önergesinin ise cevaplandırılma süresi devam etmektedir. Bunların dışında; önceki yasama yıllarında verilmiş olan yazılı soru önergelerinden 251’i süresi içinde, 2 bin 110’u ise süresi geçtikten sonra 4’ünü yasama yılı içerisinde cevaplandırılmıştır. Süresi geçtikten sonra cevaplandırılanlar hariç olmak üzere, bin 208 yazılı soru önergesinin cevaplandırılmadığı gelen kağıtlarda ilan edilmiştir” dedi.
‘DENETİM FONKSİYONUNUN GERİLEDİĞİ ELEŞTİRİLERİNE KATILMIYORUM’
Şentop, soru önergelerine süresi içinde ve yeterli cevap verilmediğine ilişkin eleştiriler geldiğini hatırlatarak, “Daha önceki yasama dönemlerinde yazılı soru önergelerinin işlem süresi, yaklaşık 30 gün iken; 27’nci yasama döneminde Anayasa’da ve TBMM iç tüzüğünde gerçekleştirilen değişiklikle bu süre 15 güne indirilmiştir. Diğer yandan soru önergelerinin toplam cevaplandırılma oranına yasama dönemleri itibarıyla bakacak olursak, parlamenter sistemde geçirilen son iki dönemden 24’üncü Yasama Döneminde yazılı soru önergelerinin toplam cevaplandırılma oranı yüzde 60.3, 26’ncı dönemde de yüzde 45,4 olarak gerçekleşmişken; cumhurbaşkanlığı hükumet sisteminin geçerli olduğu 27’nci dönemde bu oranın yüzde 63,5 olduğunu görmekteyiz. Bu verilere dayanarak, cumhurbaşkanlığı hükumet sisteminde milletvekillerinin yazılı soru önergelerinin cevaplandırılmadığı ve yeni sistemde TBMM’nin denetim fonksiyonunun gerilediğine yönelik eleştirilere katılmadığımı ifade etmek isterim” diye konuştu.
‘SORUNLARIN MUHATABI TBMM’NİN TAMAMIDIR’
Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Şentop, “Size göre Kürt sorunu var mı yok mu?” sorusu üzerine, “TBMM, Türkiye’de hem siyasetin hem de yaşanan bütün sorunların görüşüldüğü bir yerdir. TBMM yasama anlamında anayasa değişikliği yapıyor, denetim bağlamında araştırma komisyonları kurabiliyor. TBMM’nin sorunların çözüm yeri olduğunu kimsenin tartışması mümkün değil. ‘Bir sorunun çözüm yeri Meclis’tir’ derken ne öneriyorsunuz. Bu şekilde somutlaşan bir tartışma olursa daha verimli bir tartışmaya dönüşür.
Bir ilimizin, bir bölgemizin sorunları olabilir. Bu sorunların muhatabı TBMM’nin tamamıdır. Bu bizim parlamentomuzun en temel esasıdır. Belli konuları belli kişilerle görüşme yaklaşımının bu esasa aykırı olduğunu düşünüyorum” dedi.
‘TÜRKİYE’NİN YENİ ANAYASA İHTİYACI VARDIR’
Şentop, yeni anayasa çalışmaları ile ilgili soru üzerine de, “Herkes aslında yeni bir anayasa yapılması konusunda mutabık. İçeriğiyle ilgili, yapılma yöntemleriyle ilgili tartışmalar var. Türkiye’nin yeni anayasaya ihtiyacı vardır, TBMM bu anayasayı yapacak güçtedir. Ciddi ve samimi bir irade olursa yeni anayasa yapılabilir” diye konuştu.
‘İŞİN TAMAMINI ANLATMAK GEREKİYOR’
Şentop, güçlendirilmiş parlamenter sistem tartışmalarına ilişkin de, “Güçlendirilmiş parlamenter sistem, yürütmenin güçlendirildiği sistemdir. Nasıl güçlendiriliyor? Hükumetin kuruluşu kolaylaştırılıyor, düşürülmesi güçleştiriliyor. Yine hükumetin getirmiş olduğu kanunların kabulü olarak getirilmiş bazı kolaylıklar var. Bir hükumet sistemi olacak ise bu ancak TBMM’de 5’te 3 çoğunlukla anayasayı değiştirmek suretiyle olabilir. Bu ancak referandum mecburiyetiyle sağlanabilir. İlk bakışta hükumet değişikliği sistemi istiyorlar bazı arkadaşlar, bunu yapacaklarmış gibi bir hava oluşuyor; ama işin tamamını anlatmak gerekiyor. Önceki sistemin cumhurbaşkanı ile şimdiki sistemin cumhurbaşkanı sadece adaş. Bu yeni sistemde kastettiğimiz kişi, önceki sisteme göre cumhurbaşkanı artı başbakan artı bakanlar demektir. O farklı bir cumhurbaşkanı bu farklı bir cumhurbaşkanı” diye konuştu.
‘ÇALIŞANLARDA AŞI OLMAYAN YOK’
Meclis’te Covid-19 için yeni önlemlerin alınıp alınmadığı ve çalışanlarından aşı istatistiki ile ilgili soruya Şentop, “Aşı olmayan yok. Aşıların hepsi tamamlandı” dedi. Aşı olmayanların TBMM’ye alınıp alınmayacağına ilişkin soruya da Şentop, “Bu konuda bir değerlendirmemiz olmadı” dedi. AB ile ilgili uyum konusunda sorulan bir soruya Şentop, “Ben önümüzde acil olarak gereken kanun düzenlemesi olması gerektiği kanaatinde değilim. Bu sürecin bir tarafı Türkiye diğer tarafı AB. 2016 yılında mutabakat metni vardı, taahhüt ettiği hususlarda mesafe alınamadı. Süreç devam ediyor” yanıtını verdi.
Şentop, erken seçimin parlamenter sistem alışkanlığı olduğunu vurgulayarak, “Cumhurbaşkanının yeniden aday olacağı sistemde, süreyi kısaltmanın bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Erken seçim olmasın diye getirilen bir sistem var” diye konuştu.
‘MEHMET AKİF ERSOY KONGRESİ’NİN KAPANIŞINDA KONUŞTU
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, ‘100’üncü Yılında Evrensel Boyutlarıyla İstiklal Marşı ve Mehmet Akif Ersoy Kongresi’nin kapanış konuşmasını yaptı. Şentop, Mehmet Akif Ersoy için “Bütün hayatını inancı ve düşüncesi uğruna vakfeden, inandığı değerleri yaşamaya, tebliğ etmeye, o uğurda hayatını mücadeleye hasretmiş bir şahsiyettir” diyerek, şöyle konuştu:
“Millet olarak Mehmet Akif gibi düşüncesiyle yaşantısıyla sanatıyla örnek olan güzide bir şahsiyete sahip olduğumuz için ne kadar iftihar etsek azdır. Çünkü o inandığını tam olarak yaşayan, her şeyini dini ve milleti için feda eden yüksek karakterli bir ahlak ve fazilet örneğidir.
Mehmet Akif’i yalnızca büyük bir şair, önemli bir mütefekkir, büyük bir ahlak örneği, idealist bir münevver şeklinde değerlendirmek ona karşı büyük haksızlık olur. O yüzden Akif’i anlamaya çalışırken onun çok yönlü ve derinlikli bir fikir ve düşünce adamı ve sanatkar olduğunu dikkate almak zorundayız. Mehmet Akif’in, şair kimliği yanında, fikir adamlığı, dava ve cemiyet adamlığı, idealistliği gibi çok yönlü bir münevver olmasının yanı sıra siyasi görüşleri açısından çok ayrıcalıklı, belirgin ve öncü bir yere sahip olduğuna da özellikle dikkat etmeliyiz.
Bu noktada karşımızda duran asıl sorun, bu çok yönlü düşünür ve sanatkarımızın yeterince anlaşılmamasıdır. İstiklal Marşı yaygın yanlış anlayışın dillendirdiği gibi İstiklal Savaşı kazanıldıktan sonra değil ufukta zafer emarelerinin henüz görülmediği bir aşamasında yazılmış. Başta ordumuz olmak üzere bu marşın verdiği dinamizmle İstiklal Harbi kazanılmıştır. Yalnızca 1 Mart 1922 yılında Akif’in yazdığı şiiri 4 kez okunması bile milletin vekillerinin İstiklal Marşı’nda dile getirilen duygulara olan inanca ve özleme ne kadar ihtiyaç duyduklarının göstergesidir.”
ANAYASA ÇALIŞTAYI’NIN AÇILIŞINI YAPTI
Meclis Başkanı Şentop ayrıca Türkiye Yazarlar Birliği’nin düzenlediği ‘2021 Anayasa Çalıştayı-Yeni Anayasanın Usulü ve Üslubu’ programının açılışına da video konferansla katıldı. Şentop, anayasa tartışmalarının, her zaman kendisini heyecanlandırdığını belirtti. Şentop, siyasi tartışmaların en kalitelisinin, anayasa çerçevesinde yürütülen tartışmalar olduğuna vurgu yaparak, “Türkiye’de anayasa tartışmaları uzun zamandır süregelen tartışmalar. Anayasa üzerinde yapılan bu tartışmaların, Türkiye’yi genel olarak devlet-millet ilişkisi bağlamında, hukuk sistemi ve üst siyaset bakımından daha iyi noktalara taşıdığına inanıyorum” dedi.
Mustafa Şentop, milletin yaptığı anayasaların, siyaset ve kamu hukukunun temel örfleri ve teamülleri ile mutabık anayasalar olduğuna dikkat çekerek, Türkiye’de anayasanın bir anlamda araçsallaştırıldığının söylenebileceğini kaydetti. Şentop, devlet ve devlet içinde bazı unsurların yaptığı anayasaların, uzun ömürlü olmadığına işaret etti. Anayasayı tartışırken eskiye göre daha iyi noktada bulunulduğunu vurgulayan Şentop, eskiden millete şekil vermek üzere araç olarak düşünülen anayasa tartışmaları yerine bugün halkın, milletin içinden gelen taleple anayasanın tartışıldığını kaydetti.