Karaman’da yaşayan üniversite mezunu çilek yetiştiren iki kardeş taşıma suyla yaklaşık 1,5 ton çilek elde etti
Orta Torosların güney yamaçlarında Karaman’ın Sarıveliler ilçesinde yaşayan üniversite mezunu iki kardeş, okulları bittikten sonra köylerinde çilek yetiştiriciliğine başladı. Avrupa Birliği Kırsal Kalkınma Programı (IPARD) ile ilçe tarım müdürlüklerinin desteğiyle 4,5 dönümlük araziden yaklaşık 1,5 ton çilek elde eden kardeşlerden Büşra Demirel (24), “Bölgedeki su problemi nedeniyle hem arazözle su taşınıyor, hem de kendimiz tankerle su çekiyoruz. Üreten kişiler olduk” dedi.
Karaman‘ın Taşeli platosunda yer alan Sarıveliler ilçesinde yaşayan Büşra Demirel, Selçuk Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü’nden mezun olduktan sonra bir süre iş bulamayınca, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi İktisat bölümü mezunu ağabeyi Mustafa Demirel ile köyleri Esentepe’de 1 yıl önce 4,5 dönüm arazide çilek yetiştirmeye başladı. Avrupa Birliği Kırsal Kalkınma Programı (IPARD) ile ilçe tarım müdürlüklerinden aldıkları destekle üretime geçtiler. Ancak çilek tarlasının bağlı olduğu Göktepe Belediyesi’nce, tarlanın bölge dışında kaldığı gerekçesiyle Demirel kardeşlere tarımsal sulama için abonelik verilmedi. İki kardeş, arazöz ve kendi taşıdıkları su tanklarıyla 1 yılda 1,5 ton çilek üretti.
‘EN VERİMLİ TOPRAK SUSUZ’
Okulu bittikten sonra Kocaeli Üniversitesi Çalışma Ekonomisi Programı’nda da yüksek lisans eğitimini sürdüren bir yandan da Gaziosmanpaşa Üniversitesi Bitki Koruma bölümü öğrencisi olan Büşra Demirel, “Ağabeyimle okulumuz bitince çilek üretmeye karar verdik. Ancak üretirken bazı sorunlar yaşıyoruz. Bunların en başında su geliyor. İki farklı kaynaktan su alıyorduk. Kaynağımızın biri küresel iklim değişikliğinden ve yer altı suyunun çekilmesi nedeniyle azaldı. İlçe belediyesine gittik bölgedeki bir göletten su istedik. O bölgenin dışında olduğumuzu biliyorduk onlar da bize çözüm odaklı yaklaştılar. Bize arazöz ile su göndermeye başladılar. Hem arazözle su taşınıyor hem de kendimiz tankerle su çekiyoruz. Burada Göksu Nehri’nin bir kolu var. Diğer tarafta ise Ermenek Barajı var. Ama bu en verimli topraklar susuz” dedi.
‘AROME DEĞERİ YÜKSELSİN DİYE TARLAYA KEKİK DE EKTİK’
Çilek üretim işi olmasa bunalıma girebileceklerini ifade eden Büşra Demirel şöyle dedi: “Bu işin biraz da duygusal yanı var. Toprak, ona dokunanı kendisine benzetir. Biraz anaç bir tavra bürünüyor. Biraz susuz kaldığında kendisi çatlıyor, senin ellerini de çatlatıyor. Senin elinde bakımsız hale geliyor. Bir kere dokunsan o daha fazlasını veriyor. Sabretmeyi, metanetli olmayı ve şükretmeyi öğretiyor. Toprakla uğraştığınız zaman birçok şey öğreniyorsunuz.
Tamam öğrendik, dediğimizde yüzüne vuruyor, sen daha öğrenmedin yoluna devam et diyor. Bir kere üreten insanlar olduk. 24 yaşındayım ve işe yaradığımızı da hissediyoruz. Ağabeyim de 27 yaşında. Bu işi yapamasaydık, bunalıma girecektik. Hiçbir işe yaramayan, ailesinden para alan kişiler olacaktık. Şimdi de alıyoruz ama yetişemediğimiz yerde. Bu hayatın ucundan biz de tutuyoruz diyebiliyoruz. Çileklerin aroma değeri yükselsin diye tarlaya kekik de ektik. Çileklere zarar verecek otları önlemek için de kadife çiçeği ektik.”
‘KIŞIN ORTASINDA TOROSLAR’DA ÇİLEK YETİŞTİRDİK’
Çilek ekimine internetten video izleyerek başladıklarını söyleyen Mustafa Demirel, “Biz bu çilekleri nasıl yetiştireceğimizi daha çok videolar izleyerek öğrendik. Hangi donanımı, hangi malzemeleri kullanmamız gerektiğini öğrendik. Çünkü bölgede sorabileceğimiz insan sayısı kısıtlı. Yardım alabileceğimiz birkaç kişi vardı. Onlardan da alabileceğimiz yardımı aldık. Her ne kadar makale okumuş olsanız da, uygulaması başka oluyor. Belki inanmayacaksınız ama biz burada ocak ayında çilek topluyoruz. Bazen sabredemeyip fidelerin boylarını kısalttık. Bizler, kış ayında çilek mi olur, derdik ama burada oluyordu. Sahil bölgelerinde yetiştiriciler haftalık 100 kilogram alabilirken, biz burada o rakamın üzerine çıktık.
Onların örtü altında aldığı verimi biz burada açık arazide yapmayı başardık. Ama sulamadaki yetersizlikten dolayı, bu çilek öyle bir şey ki, suladığınız sürece hiçbir sıkıntıyla karşılaşmıyorsunuz. Küresel iklim değişikliği ve beldemizdeki göletten yararlanamayışımız nedeniyle, gün gün geriye düşmeye başladık. Potansiyel gelir insanların başını döndürüyor. Ama şu anda gelirimizin tamamı mazota gidiyor. Suyu buraya taşıyarak getiriyoruz. Birçok yere su için girişimlerimiz oldu. Bize tek destek olan ilçe belediyemiz oldu. O da arazözle karınca kararınca su yolluyor” diye konuştu.