Vakıf üniversitesi Biyosentrik Tasarım etkinliğinde tasarımcıları bir araya getirdi
Vakıf üniversitesi, kendi sanal çevresini yaratmak isteyenleri bir araya getirdi. Düzenlenen ‘Biyosentrik Tasarım’ adlı etkinlikte tasarımcılar, ‘VR Deneyim Alanı Atölyesi’ne davet edildi. Düzenlenen etkinlikte, tasarımcıların özgün tasarım yapabilecekleri bir deneyim alanı oluşturulduğu belirtildi.
‘Her şeyin ölçüsü insan ve bütün doğa insana tabidir’ düşüncesine, yani Antroposentrik Kirliliğe karşı olan tasarımcılar, ‘Biyosentrik Merkez’e davet edildi. Yeni Yüzyıl Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Özlem Vargün, Akbank Sanat’ta düzenlediği etkinlikte, tasarımcıların VR gözlükleriyle kendi sanal çevrelerini oluşturabildiğini söyledi. Vargün, “Bu sergide Antroposentrik Kirlilik nedir diye sorulduğunda, insan merkezci yaklaşım yani insanı doğanın merkezine alan, her şeyi insana tabi tutan yaklaşımdır” dedi. Bu yaklaşımın aslında doğru olmadığını ifade eden Vargün, “Çünkü her şey insana tabi değildir. Yani biz doğanın içinde bir parçayız, doğanın bir parçasıyız” diye konuştu.
Dünyanın büyük bir organizma olduğunu ve tehdit altında olduğunda savunmaya geçtiğini belirten Özlem Vargün şunları söyledi:
“Yani pandemi, yangın, deprem olduğunda dünya kendini mekanizma olarak savunmaya geçiyor. Tabii ki en büyük düşmanı insanlardan kurtulmaya çalışıyor. Biz de düzenlediğimiz bu etkinlikle farkındalık oluşturmak istedik. Alternatif çözüm olarak da Biyosentrik Tasarımı önerdik.”
İNSAN DEĞİL CANLI MERKEZE ALINDI
Sanal gerçeklik gözlükleri ile ziyaretçilerine farklı deneyim yaşatmak istediklerini belirten Vargün, bu etkinlikte insan merkezli değil, canlı merkezli olarak insanı odak noktasına aldıklarını ve kişilerden tasarım yapmalarını istediklerini söyledi.
“SANAL DÜNYAYLA ÇOK MUTLU OLABİLİRSİNİZ”
Sanal gerçeklik ile kişilerin sanal ortamda ‘yüz katlı bina, altın kolye’ yapılabileceğini belirten Özlem Vargün, “Bu yarattığınız kolyeyi sanal gerçeklikle, takıp çok mutlu olabilirsiniz. Böylece siyanürle altın aramak zorunda kalmazsınız. Ya da para ile altın almak zorunda kalmazsınız. Sanal ortamda da olsa o mutluluğu yaşarsınız. Böylece mutluluğu farklı bir gerçeklikte yaşamış olacaksınız” diye konuştu.
Tasarıma özel bir programın olduğunu belirten Vargün, içinde tasarım yapılabileceğini söyledi. Vargün, program ile kişilerin istediği gibi heykel, resim, masa, sandalye, araba tasarlayabildiğini ve kendi ortamlarını tasarlayan insanların bu yavaşça gerçeklikte yaşamaya, bu durumu gerçeklik olarak algılamaya başladığını vurguladı.
“ÇOK FAZLA TÜKETMEK ZORUNDA KALMAYIZ”
Gerçekleştirilen tasarımda tasarımcının özne konumunda olduğunu ifade eden Vargün, “Üniversitemizin ders müfredatına da bunu ders olarak ekledik. Öğrencilerimizle bu deneyimi birlikte yaşayıp öğrenelim istedik” dedi.
Özlem Vargün sözlerine şunları ekledi:
“İnsan, doğası gereği tasarım yapma, bir şeyler üretme potansiyeline sahiptir. Bu üretimlerini eğer sanal gerçeklikte yapar ve bunu gerçek olarak algılayabilirse çok fazla tüketmek zorunda kalmaz. Hem tasarımcı açısından yeni şeyler tasarlamış olur, o mutlu olur. Dünya belki de artık buna doğru evrilecek. Belki de dünyanın kurtulması ve biraz da sakinleşmesi için gerekli olan şey sanal dünyadır.”
SANAL ORTAMDA AMELİYAT YAPILACAK
Sanal gerçekliğin ilerde birçok meslekte kullanılacağını belirten Vargün, “Mimarlık, iç mimarlık, tıp gibi alanlarda sanal gerçeklik kullanılabilir. Mesela ameliyatlar sanal ortamda yapılabilir. Havacılıkta zaten kullanılıyor bence ilerde her yerde kullanılabilecek. Mesela terziler tasarım yapacak ama kıyafeti kendi yarattıkları avatarlara giydirerek yaptıkları işin nasıl olduğuna bakabilecekler. Ya da sanal gerçeklikle araba da tasarlanabilir” açıklamasını yaptı.