Erzurum’da 1969 yılında kurulan Doğu Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitüsü, geliştirilen tohumlarla başta bölge olmak üzere Türk tarımına hizmet ediyor. Enstitüde, bölgenin ağır soğuk iklimine uygun, hastalık ve zararlılara dayanıklı, bol verimli 14 buğday, 1 arpa ve 2 tritikale çeşidi geliştirildi.
Güvenilir gıda ve kaliteli tarım ürünlerine erişilebilirliği gerçekleştirmek, tarımsal ve ekolojik kaynakların sürdürülebilir kullanımını sağlamak, kırsal alanda yaşam standardını yükseltmek amacıyla politika belirlemek ve uygulamak amacıyla kurulan Doğu Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitüsü, kurulduğu günden beri yaptığı çalışmalarla tarım ve hayvancılık sektörüne katkı veriyor. Bitkisel üretim araştırmaları, ıslah çalışmaları, hayvansal ıslah çalışmaları yürütülen enstitüde; serin iklim tohumları, çayır mera yem bitkileri, endüstri bitkileri, hayvancılık ve baklagiller konularında araştırmalar yapılıyor.
GEN KAYNAĞI ATA TOHUMU
Enstitünün önemli faaliyet alanlarından biri de serin iklim tahılları ıslahı. Serin İklim Tahılları Bölüm Başkanı Doktor Ümran Küçüközdemir başkanlığındaki ekip, buğday, arpa ve tritikalede yoğun ıslah çalışmaları yürütmekte, bu çalışmalarda yüzlerce genotipi ve ata tohumlarını gen kaynağı olarak kullanarak, bölge iklimine uygun, hastalık ve zararlılara dayanıklı, verimi bol çeşitler geliştiriyor. Doktor Küçüközdemir, kurumda bugüne kadar 14 buğday, 1 arpa, 2 tritikale çeşidi geliştirildiğini bildirdi. Enstitüde geliştirilen çeşitlerde gen kaynağı olarak ata tohumlarına da yer verdiklerini belirten Küçüközdemir, “Ata tohumlarımızın verimleri çok düşük ama onların çok önemli özellikleri var.
Kurağa dayanıklılık ve yüksek kalite özelliklerine sahip olmaları nedeniyle, yeni çeşitlerimizi geliştirirken anne veya baba kullanıyor, istenilen genetik özelliklerinin yeni çeşitlere aktarılmasını sağlıyoruz. Çeşitler geliştirirken bizim için en önemli hususlardan biri de bölgenin soğuk iklimine dayanıklı olmaları. Kışın çok sert geçen bir bölgedeyiz ve buna dayanıklı tahıl çeşitleri geliştirmek zorundayız. Biz melezleme yaparken hedefimiz, yüksek verimliliğin yanı sıra kışa, soğuğa, kurağa, hastalık ve zararlılara dayanıklı, kaliteli çeşitler geliştirmek. Binlerce genotip arasından her yıl bir ya da iki çeşit adayı çıkarıyoruz.
Çok yoğun bir süreç, çok yoğun bir emek ve sabır istiyor. Bu işlem bireysel değil. Bütün ekip arkadaşlarımızla yaptığımız çalışmalar. İdaremizin, genel müdürlüğümüzün ve bakanlığımızın katkılarıyla biz bu süreci en iyi şekilde götürmeye çalışıyoruz. Türkiye tohumculuğuna çok katkı sağladığımızı düşünüyoruz” diye konuştu.
‘OLMAZSA OLMAZ’
Annesi buğday, babası çavdar olan tritikaleye ayrı önem verdiklerini ifade eden Küçüközdemir, “Tritikale bölgemiz için olmazsa olmaz bir tahıl cinsidir. Marjinal alanların tarıma kazandırılmasına önemli katkı sağlayabilecek tritikale buğday ve arpadan düşük verim alınan kıraç arazilerde yüksek verim potansiyeline sahiptir. Tritikale hayvan yemi olarak kullanılıyor ama aynı zamanda çalışmalarımız bunun insan beslenmesinde de kullanılabileceğini gösteriyor.
Kuraklık ve küresel iklim değişikliğini yaşanacağını hepimiz biliyoruz. O gerçeği göz önüne alarak kurağa ve ağır kış şartlarına dayanıklı, özellikle küresel iklim değişikliklerinden en az etkilenen tritikalenin bölge ve ülke tarımında mutlaka yerinin olması gerektiğini düşünüyoruz. Yarın öbür gün belki küresel iklim değişiklikleri nedeniyle buğdayın yetiştirilemeyeceği yerlerde tritikale belki bizim için geleceğin ekmeği olacak” dedi.
13-15 YIL SÜRÜYOR
Melezleme metoduyla başlayan ıslah çalışmaları sonucunda yüzlerce hat elde edilmekte, bu hatlardan her yıl seleksiyonlar yapılarak yılda bir veya iki çeşit adayı elde ediliyor. Melezleme çalışmalarında anne olarak seçilen genotip kısırlaştırıldıktan sonra babadan toz (polen) veriliyor. Melezlemeden sonra elde edilen hatlar, her yıl ekilerek seleksiyonlar yapılıyor ve hatların saflaşması için yapılan bu seleksiyon 6 yılda tamamlanıyor. Ardından saf hatların tohumları çoğaltılarak enstitü arazilerinde ve daha büyük parsellerde verim denemelerine alınıyor. 2-3 yıl yürütülen verim denemeleri sonrası seçilen hatlarla, bölgedeki illerin özelliklerini taşıyan pilot illerde bölge verim denemeleri kuruluyor.
Bu denemelerde yapılan seleksiyonlar sonucu seçilen hatlar arasından tescil adayları belirleniyor ve böylece ıslah süreci tamamlanmış oluyor. Bütün bu süreçte yapılan seleksiyonlarda, genotiplerin yalnızca verim değil, kışa dayanıklılık, hastalıklara dayanıklılık ve kalite özellikleri de dikkate alınıyor. Islah süreci tamamlanan çeşit adayları için tescil başvurusu yapılıyor ve tescil denemeleri bölgede kuruluyor. Tescil denemeleri sonucunda başarılı olan genotipler tescil edilerek yeni çeşitler ortaya çıkıyor. Yaklaşık 13-15 yıl arasında geliştirilen çeşitlerin üretim hakları kamu veya özel tohumculuk firmalarına devrediliyor. Bu çeşitlerin, kuruluşlar tarafından üretilen sertifikalı tohumlukları, bayiler aracılığıyla çiftçilerin hizmetine sunuluyor.