Altınbaş Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Serhat Erkmen, Suriye operasyonuna yönelik değerlendirmelerde bulundu.
Rusya-Ukrayna Savaşı’nın Suriye üzerinde henüz stratejik bir etkisinin olmadığını dile getiren Prof. Dr. Erkmen, bugün yaşananların, Rusya’nın yaşadığı taktik ve lojistik sorunlar ile uluslararası alandaki dengelerdeki kısmi değişimlerden kaynaklandığını ifade etti.
Ancak bu sürecin bile Suriye’yi ciddi ölçüde etkilediğine değinen Prof. Dr. Erkmen, “Eğer, Ukrayna’daki gelişmeler Suriye’yi stratejik olarak etkilemeye başlarsa, işte o zaman yaşanabilecek değişimin büyüklüğünü düşünün. Rusya Ukrayna olaylarının sonunda Suriye’deki gücünü tamamen kaybedecek olursa, işte o zaman bir stratejik dönüşümden bahsedebiliriz. Unutmayın, Esad Yönetimi’nin tamamen yenilmesini engelleyen İran ya da Rejim’in kendi kabiliyeti değil, Rusya’nın müdahalesiydi” diye konuştu.
“SURİYE’DE RUSYA YOKSA ESAD YÖNETİMİ DE YOK”
Prof. Dr. Erkmen, “Suriye’de Rusya yoksa Esad Yönetimi de yok” diyen Prof. Dr. Erkmen, “Rusya, hâlâ Suriye’de varlığını koruyor; gücünü sınırlamak zorunda kalması Suriye’de stratejik bir dönüşüme neden olmadı, olmaz da. Stratejik bir dönüşüme neden olabilecek büyük bir senaryodan çok uzağız. Ancak Ukrayna’daki çatışma uzun bir süreye yayılır da dünyada büyük değişiklikler olursa, durum değişir. Şu anda Suriye’de taktik etkenlerden kaynaklanan bir dinamizm yaşıyoruz, stratejik değil. Bunun altını son bir kez çizmek gerek” ifadelerini kullandı.
YAKLAŞAN OPERASYONUNUN ÜÇ ANA ETKENİ
Türkiye’nin yaklaşan olası sınır ötesi operasyonu doğrudan etkileyen üç başlık olduğunu söyleyen Prof. Dr. Erkmen, “İlk kategori, Rusya’nın Suriye’deki imkân, kabiliyet ve faaliyetleri; ikinci kategori ABD, İran ve İsrail’in reaksiyonları; üçüncü kategori ise PKK/YPG’nin terör eylemleridir.
Türk Boğazları’nın savaş nedeniyle ancak Karadeniz’deki limanlara dönüş izni çerçevesinde kullanılabilmesi; Rusya’nın Suriye’de tecrübe kazanan personelini Ukrayna sahasına aktarma zorunluluğunun ortaya çıkması ve Rusya’nın Ukrayna’da insan gücü darboğazına girmeye başlaması gibi faktörler, Rusya’nın Suriye’deki askerî gücünü yeniden organize ettiğini ve hayati görmediği bölgelerden çekildiğini açıkça ortaya koyuyor” dedi.
UKRAYNA SAVAŞI BAŞLADIĞINDAN BERİ İRAN’IN SURİYE’DEKİ TUTUMU
Prof. Dr. Erkmen, İran’ın, Suriye’deki etkisini artırmak için uzun süredir Rusya ile rekabet halinde bir çaba yürüttüğünü söyledi. Prof. Dr. Erkmen, Irak’ın batısındaki Anbar’dan başlayarak Suriye üzerinden kesintisiz bir koridor ile Şam’a ve Lübnan’a doğrudan bir etki sahası kurabilmek için sahadaki vekillerini sonuna kadar zorladığını anlattı.
PKK/YPG TERÖR ÖRGÜTÜNÜN SALDIRILARI
Prof. Dr. Erkmen, PKK/YPG terör örgütünün saldırıları hakkında ise örgütün, uzun süreden beri Türkiye’nin Suriye’de desteklediği gruplara ve Türk güvenlik güçlerine saldırmayı sürdürdüğü değerlendirmesini yaptı. PKK/YPG terör örgütünün uzun süredir Barış Pınarı, Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı Operasyon bölgelerine sızma, taciz atışı, roket/havan atımları ve el yapımı patlayıcılarla terör saldırıları düzenlediğini belirten Prof. Dr. Erkmen, karşılığında da terör örgütünün orta/üst düzey elemanları silahlı insansız hava araçlarından düzenlenen Suriye operasyonunda etkisiz hale getirildiğini ifade etti.
Prof. Dr. Erkmen, “Her ne kadar Türkiye bu terör eylemlerine anında karşılık verse de uzun süredir çözülmesi beklenen ancak Suriye içi dengeler nedeniyle askıya alınmak durumda kalınan iki bölge tam da bu denklem üzerinde hareketlendi” dedi.
OLASI OPERASYON
Prof. Dr. Serhat Erkmen, olası bir Suriye operasyonuyla ilgi son değerlendirmelerini ise şu şekilde yaptı:
“Türkiye’nin çıkışının Rusya’nın Suriye’deki yeni adımlarıyla ilişkili olduğu aşikar. Rusya’nın çekildiği yerlere İran’ın yerleşmesi, ABD’nin de PYD’nin bu süreçten daha güçlü çıkmasını sağlama çabaları dikkate alındığında yaklaşan gelişmelerin sadece bir terörle mücadele operasyonu olarak düşünülmemesi gerekir. Elbette, PKK/YPG terör örgütüne karşı yürütülecek her tür faaliyet temelde terörle mücadele faaliyetidir.
Ancak bu örnekte PKK/YPG’nin Tel Rıfat’tan çıkarılması sadece bu bölgeden güvenlik güçlerimize yöneltilen saldırıların engellenmesi bağlamında değil, Suriye’de oluşan yeni denge bağlamında ele alınmalı. Ülkenin doğusundan başlayarak kendisine yer açmaya çalışan İran’ın Halep’in kuzeyi ve İdlib’in doğusunda kalan bölgelerde uzun süreden beri milis gruplar aracılığıyla varlık bulduğu biliniyor. Rusya’nın çekilmesiyle bu bölgelerde etkisini geliştirmek istemesi de muhtemel. Bu nedenle sahayı İran’a bırakmamak son derece önemli görünüyor.”