Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı Alparslan Çakar, “Sürdürülebilir bir dünya için finans sektörü kritik öneme sahiptir” diye konuştu.
İstanbul’da Türkiye Sürdürülebilir Finans Forumu’nda açılış konuşması gerçekleştiren Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı Alparslan Çakar, “Finans sektörü, hem iklim değişikliğine neden olan, hem de bu değişimden etkilenen kırılgan sektörlere finansman sağlaması nedeniyle iklim risklerine yüksek oranda maruz kalmaktadır. Belirtilen zararları asgari düzeye indirmenin yolu, birlikte proaktif önlemler alacak şekilde hedef odaklı hareket etmektir. Hatırlanması gereken finans sektörünün sürdürülebilir bir dünyanın gelişmesi için kritik bir öneme sahip olduğudur” dedi.
Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) ve Türkiye Bankalar Birliği (TBB) iş birliğiyle düzenlenen “Türkiye Sürdürülebilir Finans Forumu” açılış programı İstanbul Finans Merkezi Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü’nde gerçekleştirildi. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in özel konuşmacı olarak katıldığı programda Uluslararası Finans Enstitüsü Başkanı Tim Adams, TBB Yönetim Kurulu Başkanı Alpaslan Çakar ile banka yöneticileri katıldı. Açılış konuşmalarının ardından forumda Türkiye’nin uzun vadeli, kapsayıcı ekonomik kalkınmasını teşvik edecek sürdürülebilir ve geçiş finansmanının öneminin görüşüldü. Programın açılış konuşmasını TBB Başkanı Alpaslan Çakar gerçekleştirdi.
“PANDEMİ, İNSAN SAĞLIĞI SÖZ KONUSU OLDUĞUNDA ULUSLARARASI DÜZEYDE HAREKET ETMEMİZ GEREKTİĞİNİ GÖSTERMİŞTİR”
Pandemik hastalıklar, Jeopolitik gelişmeler ve bölgesel nitelikli sıcak savaşların sosyal etkilerinin yanı sıra küresel finans sisteminin dinamiklerini de değiştirdiğini ifade eden Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı Alpaslan Çakar, “Ülkelerin gelişmişlik düzeylerinden bağımsız olarak özellikle Avrupa ve ABD’de bankacılık sektöründe zorluklar yaşandı. Krizler yeni düzenlemeleri ortaya çıkarırken finansal sisteme ilişkin risk kavramının da değiştiğini de görüyoruz. Özellikle salgın sonrası dönemde tedarik zincirlerinin aksaması, arz-talep dengesizlikleri, enerjideki fiyat artışları, iklim değişikliği gibi faktörler dolayısıyla küresel enflasyon yaşandı. Salgının yaralarının sarılması ve özellikle hizmetler sektörü başta olmak üzere ekonomik aktivitedeki toparlanmanın sağlanması amacıyla, kamu otoritelerince atılan adımlar ve destekleyici tedbirler gelişmiş ülkelerde borçluluk oranlarının da yükselmesine yol açtı.
Yaşadığımız bu gelişmeler sonucunda politika yapıcıları tarafından ciddi önlemler alınmış ve bu yönde atılan adımlar çözüm yolunda önemli fırsatlar getirmiştir. Pandemi hepimize, insan sağlığı söz konusu olduğunda uluslararası düzeyde hızlı ve koordineli bir şekilde hareket etme gerekliliğini göstermişti. Dünyamızda yaşanan olumsuz gelişmelerin yaşattığı stresle birlikte çevre kirliliğine dair kaygıların ve çevreyi koruma yönündeki çabaların arttığı görülmektedir. Bu nedenle iklim değişikliği de dünya üzerindeki yaşamı tehdit ettiği için global bazda ortak çalışmayı zorunlu kılıyor. İnsanlığın bu zorlu süreçlerle başa çıkabilmesi için küresel düzeyde iş birliklerinin oluşturulması, bilgi ve tecrübe aktarımının sağlanması ve politikaların geliştirilmesi elzemdir” ifadelerini kullandı.
“FİNANS SEKTÖRÜ, İKLİM RİSKLERİNE YÜKSEK ORANDA MARUZ KALMAKTADIR”
İklim değişikliği ve düşük karbonlu ekonomiye geçiş konusunda yapılan çalışmaların ortaya koyduğu iki ana noktaya dikkati çeken Çakar, “Birincisi; şu anda yapılan ekonomik analizler, sera gazı emisyonunun mevcut artış eğiliminin devam etmesi durumunda yüksek fiziksel zararlar ve ciddi ekonomik maliyetlerin ortaya çıkacağını öngörmektedir. İkincisi, iklim değişikliğiyle mücadele ve daha sürdürülebilir bir ekonomiye geçişin, bölgeler, sektörler, firmalar ve özellikle daha kırılgan konumda bulunan bireyler açısından oldukça farklı etkilere sahip olacağı düşünülmektedir. Finans sektörü, hem iklim değişikliğine neden olan, hem de bu değişimden etkilenen kırılgan sektörlere finansman sağlaması nedeniyle iklim risklerine yüksek oranda maruz kalmaktadır. Belirtilen zararları asgari düzeye indirmenin yolu, birlikte proaktif önlemler alacak şekilde hedef odaklı hareket etmektir. Hatırlanması gereken finans sektörünün sürdürülebilir bir dünyanın gelişmesi için kritik bir öneme sahip olduğudur” diye konuştu.
“DÖNÜŞÜMÜN BAŞARISI, BU ALANDAKİ YATIRIMLARIN HAYATA GEÇİRİLMESİNE BAĞLIDIR”
Ekonomik sürekliliğin ve büyüme potansiyelinin korunması için kademeli ve düzenli yeşil dönüşümün zorunlu olduğunu vurgulayan TBB Başkanı Çakar, “Dönüşümün başarısı, bu alandaki yatırımların hayata geçirilmesine bağlıdır. Şu anda, yeşil projelere yönelik finansman büyük oranda sınırlı bir alana odaklanmış ve esas olarak gelişmiş ekonomilerde yoğunlaşmıştır. Bu nedenle gelişmekte olan ülkelerde yeşil finansman olanaklarının artırılması hayati önem taşımaktadır. Bu ortamda, hükümetlerin liderliğinde, ilgili tüm paydaşların yeşil dönüşüme aktif olarak katkıda bulunmasına ihtiyaç vardır.
Türkiye’nin yeşil dönüşüm sürecinde oynadığı rol ve attığı adımlar, Ulusal Katkı Beyanımız ve benzeri çeşitli politikalar ve uluslararası iş birlikleri ile şekillenmektedir. Ülkemiz sürdürülebilir kalkınma ve çevre dostu teknolojilere geçiş yapmayı hedeflemekte, bu doğrultuda önemli girişimlerde bulunmaktadır. Adil ve kapsayıcı yeşil dönüşümün gerçekleşme sürecinde finans sektörünün dönüşümde liderliği başarıyla yapacağına inanıyorum. Finans sektörü, üstlendiği bilinçlendirici rol ile tüm paydaşları farkındalık sahibi olmaya yönelterek; dönüşümün daha sağlıklı, hızlı ve az maliyetli olmasına katkıda bulunacaktır” ifadelerini kullandı.