İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Elbette bu kişilerin de değişimi anlamına gelebilir, gelecektir zaman içerisinde ama mevzunun Ekrem İmamoğlu sanki kendisine bir makam talep ediyor şeklinde yorumlanmasına, ya da bu şekilde bir zemine oturtulmasına dönük çabaları da açıkçası kınıyorum. Ben öyle bir kişi asla değilim olmadım. Benim şu anda sunduğum yöntemin içinde bir adaylık ilanı yok” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, görev süresi boyunca gerçekleşen çalışmaları ‘İstanbul’a Hizmette 4 Yıl Sunumu’ programında anlattı. Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşen programın ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan İmamoğlu, değişim sürecine ilişkin de kesinlikle bir makam tarifi olmadığına dikkat çekti.
SUNDUĞUM YÖNTEMİN İÇERİSİNDE ADAYLIK İLANI YOK
CHP grup toplantısının ve adaylığının sorulması üzerine İmamoğlu, “İmamoğlu, “Sayın Genel Başkanımızla ilgili çekil gibi tarifler elbette ki benim adıma kullanılamaz. Böyle bir şey mümkün değil, hadsizlik olur. Bizim değişime dair elbette tariflerimiz olmuştur. Bir süre vermek gibi bir şey mümkün değil, bu da saygısızlık olur. Bu haftayı önemsediğimi kendileri biliyor. Grup toplantısıyla birlikte sürece dair bir tarif ya da değişimle ilgili konuştuğumuz kavramlara dair bir gelişme beklendiği doğrudur ama şahsi bir mesele değildir, toplumsal bir beklentidir.
Beklentileri karşılayan bir grup toplantısı olmuştur ya da olmamıştır, o tabi halkın ya da Cumhuriyet Halk Partililerin takdiri. Ama benim beklentilerimi karşılamamıştır, çok net. Öyle bir süre vermek, çekil demek gibi bir kavram mümkün değil. Bu büyük bir saygısızlık olur. Bir başka husus Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanlığına aday olmak gibi bir kavram da asla konuşulmadı, geçmedi. Ben hiçbir zaman kendime bu sürece dair yaptığım sohbetlerde bir makam biçmedim. Ben tamamen bir değişim sürecine talip olduğumu ve buna liderlik etmeye hazır olduğumu ifade ettiğim doğrudur.
Bu bir süreç tarifidir, kişisel bir makam tarifi değildir. Makamla ilgili tarif yapacak kişi olmadım, olmam. Kendilerinin ifadesi vardır, seçim sonrasına dönük. Böylesi bir sürecin de ifade edilmesini doğru bulmadığımı kendilerine ifade ettim. Bir makam meselesi değil bu elbette ki değişim talebimiz var.
Elbette bu kişilerin de değişimi anlamına gelebilir, gelecektir zaman içerisinde ama mevzunun Ekrem İmamoğlu sanki kendisine bir makam talep ediyor şeklinde yorumlanmasına, ya da bu şekilde bir zemine oturtulmasına dönük çabaları da açıkçası kınıyorum. Ben öyle bir kişi asla değilim olmadım. Benim şu anda sunduğum yöntemin içinde bir adaylık ilanı yok. Değişim talebi var ve bir sürecin tariflenmesi talebi var. Bu doğrultuda dediğim gibi ben tatmin olduğum henüz bir zaman dilimi yaşamadık” diye konuştu.
BİR ÖRGÜTÜN İL BAŞKANI FİKRİ SORULACAK KİŞİ DEĞİL
CHP’li 81 il başkanı tarafından ortak yapılan açıklamayla ilgili de İmamoğlu, “Bunun tartışılması gerektiğini savunuyorum ben böyle bir açıklamanın yerine 81 il başkanının adına açıklama yapan kişilerin değişim sürecine dönük, ki asla kişiler mevzu bahis değil zaten. Meseleyi kişi üzerinden konuşmuyoruz. Değişim sürecine dönük nasıl bir yol haritası ortaya koyacaklarını açıkladıkları bir metin olabilseydi. Aynı fikirde olduklarını düşünmüyorum dedim. Bu konuda benimle konuşan il başkanları var. Burada içerik olarak makul tarifler de var açıklamanın içerisinde, hızlıca okudum.
Ama burada bazı imalı ifadelerin Cumhuriyet halk Partisi il başkanlarının topluca ortaya koyacağı bir açıklama metnine çok yakışır olduğunu düşünmüyorum. Değişimi tılsımlı vs. gibi bir tarife oturtarak tabiri caizse biraz da imalı bir cümleye dönüştürerek hatta değişimden yana mıyız? Örgüt ne düşünüyor diye soran olmasa da gibi bir metin yazılmaz. Hangi duyguyla yazıldı bilmiyorum bu ikili konuşma duygusu. Bir kere örgütün il başkanı fikri sorulacak kişi değil. Fikirlerin sorulacağı zemini hazırlayacak kişidir. Hangi il bu işi hazırlamışsa, 4 il dediler bana bilmiyorum.
Örneğin İstanbul, Ankara, İzmir var ise acaba seçimden bu yana 1 ay geçti. İlk seçimden bu yana 40 küsür gün geçti. Yarından sonra bayram havası var demek ki iki aya yakın bir süre geçti o zaman örgüt niye bir araya gelmedi, bu konu niye tartışılmayı kendileri bunu sorgulayarak bir takvim açıklasalardı daha doğru olurdu. Bu bağlamda il başkanlarının bu tarz imalı cümleleri içine katarak hazırladıkları bu metni kişisel muhabbetmiş gibi aktarış usulünü çok doğru bulmuyorum.
Bu düşünceye 81 il başkanının tamamının da aynı fikirde olduğunu düşünmüyorumö ifadelerini kullandı. İstanbul seçiminde Kemal Kılıçdaroğlu’nun İmamoğlu’nun adaylığını istediğiyle ilgili soruya, “Bu şekildeki tarifin doğru olduğunu. Kılıçdaroğlu’na değişim talebi içerisindeki detayları tarif ettiğini söyledi.
İTTİFAK SÜRECİNDEN ÇEKİLMELERİNİ ANLAMAK DA DEĞİŞİM SÜRECİNİN BİR PARÇASIDIR
İYİ Parti ve Yeşil Sol Parti’nin ittifakları sürdürmek istemediklerine ilişkin sorulan soruya da İmamoğlu, “Elbette ben İYİ Parti’yi çok önemsiyorum çünkü 2019 seçimleri Cumhuriyet Halk Partisi, İYİ Parti İttifakıyla İstanbul’da kazanılmıştır. Karşımızda da AK Parti ve MHP ittifakı vardı ama ittifakın inşası tarifimden sadece İYİ Parti değil elbette muhalefetin unsurlarını tarifliyorum. Bu siyasi partiler ya da toplumsal ittifaklar da bu işin içine eklenebilir.
Muhalefetin inşasından kastım şu. Eğer bugün ittifakın mevcut unsurları 2019’da ya da 2023 seçimindeki mevcut unsurları ittifaka dair olumsuz tarifler yapıyorlarsa, olumsuz bir takım tanımlamalar yapıyorlarsa işte tam da bu bizim sorumluluğumuz çünkü biz ittifakı domine eden ve liderlik eden bir partiyken bugün bu ittifak unsurlarının bu ittifak sürecinden çekilmelerini anlamak, kavramak varsa bir sorun çözmek, süreci bile değişim sürecinin bir parçasıdır. Ben bunu önemsediğim için başından beri bunu dile getiriyorum. Bizim şu anda partimiz olarak ortaya koyduğumuz iki husus var.
Bir tanesi MYK değişimi ikincisi de kurultay takvimi. Bu asla benim değişimle ilgili tariflediğim sürecin yüzde 5’i bile değil, 3’ü bile değil. Bu bağlamda şu andaki muhalefet bileşenlerinin her birisinin mevcut durumunu çok üst seviyede önemsiyorum. Bunu İstanbul ve Türkiye odağında takip ediyorum. Şu anda kendi yorumlarını ya da kurultaylarında yapacakları açıklamalara dair yorum yapmam mümkün değil, hadsizlik olur. Sonrasında da hem değişim sürecine dair tutumumla birlikte hem İstanbul hem Türkiye’nin bütün yerel seçim sürecine sunabilecekleri katkılar prensibiyle takip etmeye ve diyalog oluşturulması yönünde de partimi zorlamaya devam edeceğim” diye konuştu.
GENEL BAŞKANIMIZLA BULUŞMA SORUNUMUZ OLMADI
Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte açıklama yapma ve görüşmelerine ilişkin soruya da İmamoğlu, “Bizim Genel Başkanımızla bir buluşma sorunumuz olmadı, asla olmaz. Her an olabilir, bilmiyorum ama yarın bizim 23 Haziran Demokrasi Şölenimiz var açık havada. Kendilerini de davet ettik, henüz gelip gelmeyeceği konusunda net bir bilgim yok. Belki de orada da olabilir. Bayramda da olabilir, başka bir yerde de.
Bizim bir buluşma sorunumuz yok. Genel başkanımızla bir diyalog sorunumuz da asla yok. Belki de genel başkanımızla olan sohbetlerimizde kendimi kendilerine karşı sorumluluk hisseden bir belediye başkanı ve partili kimliğimle, rasyonel bütün duygularını aktarma konusunda sıfır kaygı hissederek, makamıyla ilgili ya da kişisel konumuyla ilgili sıfır kaygı hissederek tüm içtenliğimle düşüncelerimi aktaran bir kişiyim. Bunu en iyi kendileri bilir” dedi.
NASIL KAZANILACAĞINI BEN AZ ÇOK BİLİYORUM
Değişimin uzun bir derinlik olduğuna dikkat çeken İmamoğlu, “Değişim meselesi asla Ekrem İmamoğlu’nun kişisel mottosu olamaz. Mevcut durum kazanamadı, bundan önce de kazanamadı, bu seçimde de kazanamadı. Nasıl kazanılacağını ben az çok biliyorum. Bunu biliyorum ve bunu değişimle ilgili sürece çalışılırken orada da paylaşmak istiyorum. Sonra da bunun bir felsefeye dönüşüp Cumhuriyet Halk Partisi’nde hakim olmasını istiyorum. Ardında da bütün muhalefetin inşasına yol gösterici olmasını istiyorum. Değişimin ana prensipleri bu2 diye konuştu. İmamoğlu, 23 Haziran Demokrasi Şöleni’ne İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i de davet ettiğini söyledi.
MUHATABI GENEL BAŞKAN
Siyasi yasakla ilgili yöneltilen soruya da İmamoğlu, “Kötü olan partinin içinde böyle bir konunun gelmesi. Hem de tam da ifade ettiğiniz gibi ‘ama onun siyasi yasağı var’ klişesiyle gündeme gelmesi çok acı. Ne yazık ki çok vasat açıklama. Bu vasat açıklamanın sahibinin muhatabı ben değilim, muhatabı genel başkan. Sayın genel başkanımızın bu konuda gereğini yapacağına inanıyorum. Bu vasat açıklamaları birkaç kez aynı kişi dile getirmiştir. Anlamsız ve gereksiz zamanlarda dile getirmiştir” dedi.
KAYBETME DENEYİMİM OLMADIĞI İÇİN SORUNUZA CEVAP VEREMEYECEĞİM…
Bir gazetecinin bu genel başkan değişmeli ifadesini duymuyoruz, değişim talebinize genel başkan da dahil mi, siz kaç seçim kaybederseniz bırakırsınız sorusuna İmamoğlu, “Ben değimle ilgili fikrim farklı. Değişimin makul bir biçimde kavgasız, gürültüsüz, sancısız olabileceğine olan bir inancım var. Bu benim aile kültürümden geliyor. Karadenizli ailelerde de değişim biraz sancılıdır. Kolay kolay makam, mevki ya da bir mülk, sahiplik devredilmez ama Allah nasip etti benim babam 21 yaşında işi devretti. Ben sorumluluğu genç yaşta yaşadım gördüm.
Konumlanmayı ve konumlandırmayı marifetli bir şekilde başaracak bir kişiliğe sahibim. Bu bağlamda benim hala idealim ve hayalim Sayın Genel Başkanımızın hem partiyle ilgili değişimin, hem kurultaydaki gerekiyorsa makamdaki değişimlerin sancısız bir şekilde yürütülebileceğini ispat etmesidir. Bahsettiğiniz sancılı değişimlerin yerine sancısız değişimler partide muvaffakiyet elde ederse işte o gün itibariyle biz kazanan bir parti kazanan bir muhalefet olma yolunda emin adımlarla ilerleriz. Kaç seçim kazanma, kaybetme tarafı…Biraz iğneli bir soru olsa da, kişisel seçimlerim itibariyle kaybetme deneyimim olmadığı için sorunuza cevap veremeyeceğim” ifadelerini kullandı.
Bayrama kadar somut planı var mı, ben aday gösterilseydim kazanır mıydık diyor musunuz, diye sorulan İmamoğlu, “Böyle bir şey mümkün değil. Ben her zaman süreç ve sürecin içindeki parametreleri önemserim, kişiden daha önce. Seçim öncesi olan biteni de bu manada çok önemsiyorum. Bu detayların büyük bir kısmı basın mensuplarıyla ve kamuoyuyla paylaşılacak detaylar değil.
Detaylar gerçekten önemli. Bunların orada tartışıldığı zaman niçin kaybettiğimizin sorusunu rahatlıkla bulabileceğimizi ben öngörebiliyorum. Bunun orada tartışılıp buradan ders çıkartılması gerekiyor ki bundan sonra aynı hatalar yapılmasın. Dün de kişiye dönük düşünmediğim gibi bugün de aynı fikirdeyim. Grup toplantısında söylenenlerin beni tatmin etmemesinden daha önemli olan şey kamuoyunu, Cumhuriyet Halk Partilileri, il başkanlarını tatmin edip etmediğidir” diye konuştu.
Toplantıyla ilgili katılımın az olmasına ilişkin de İmamoğlu, örgüt daveti yapmadıklarını vurguladı.
DAVANIN SORUŞTURMA TALİMANITINI VEREN SOYLU’DUR, ALİ YERLİKAYA DEĞİL
30 Kasım’a ertelenen ihaleye fesat karıştırma davasıyla ilgili soruya da İmamoğlu, “Ali Yerlikaya’yı hem tebrik ettim hem de İstanbul’a hizmetlerinden dolayı teşekkür ettim. Bir kısmıyla helalleştik. Hem telefonla, hem mektubumla hem de mesajımla yaptım. Ziyaret etmek de istiyorum. Davanın ilk soruşturma açılma talimatını veren Sayın Soylu’dur, Sayın Yerlikaya değil.
Oradan gelen ve davaya dönüşen halidir. Çok uzun bir süreyi de içermiyor. Ne yazık ki bu tür konulara görevli gibi atanan ismi Arif Yıldırım olan bir müfettişin büyükşehirdeki o dönemki İçişleri Bakanına olan hizmeti gayet memnuniyet vermiş olacak ki aynı kişi Beylikdüzü’ne görevli olarak gönderildi. 30 yıllık şantiyelerimin bile dosyaları istendi. Oradan şimdilik bir tane dava çıkarttılar. Muhtemelen birkaçı daha devam ediyor. Bu konuda bir kısım usulsüzlük tespitimiz var Büyükçekmece Savcılığıyla ilgili. Bunlarla ilgili de hukukçularımız hazırlık yapıyorlar. Yeni kabineye sadece telefonla Ali Yerlikaya ve yüz yüze spor bakanına diğerlerine de mektupla dileklerimi de içeren bir tebrik mektubu yazdım” ifadelerini kullandı.
PARTİMİN YAŞADIĞI SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNDE DE NEFER OLMA KONUSUNDA KARARLIYIM
İmamoğlu, “Taht kavgası tarifi tam da Cumhurbaşkanı’na göre. Bizim böyle bir kavgamız olamaz çünkü Türkiye’de ne Cumhuriyet Halk Partisi makamına ne İstanbul Büyükşehir Belediyesi makamına, ne de hiçbir makama taht diye bakmayız. O devri kapatalı 100 yılı aşkın süre oldu. Bizim parti içindeki diyalogumuzda insani, saygı, sevgi, diyalog kalitesi açısından hiçbir sorun olduğunu düşünmüyorum. Tam aksine çok tutarlı, seviyeli, dengeli, saygılı bir süreç var. Sonuç alma bakımından sorunlarımız olabilir ama bunların da zaten bazen ikili diyalogdan çözüme kavuşmayacağı, farklı ortamlarla çözüme kavuşacağı da mümkün.
Ekrem İmamoğlu İBB Başkanı. Türkiye’de kimilerinin tarifine göre Cumhurbaşkanlığı makamından sonra en güçlü ikinci makam. Ekrem İmamoğlu’nun bir makam derdi olamaz. Dünyanın bana göre en güzel makamlarından birisindeyim. Ben halkımın taleplerini duyan, kulağı tıkalı olmayan bir biçimde yaşadıklarımı ve hissettiklerimi de partimin genel başkanına aktarmakta ve çözüm aramakta en hararetli insan olmak zorundayım. Seçim döneminde en çalışkan nefer olacağım deyip bunu ispat ettiğimi düşünüyorsam, şu anda da partimin yaşadığı sorunları, sıkıntıları çözümünde de nefer olma konusunda kararlıyım” dedi.
PARTİYİ TERK ETMEK GİBİ BİR DURUMUM SÖZ KONUSU DEĞİL
Değişim süreci olmazsa evin içinde kalacak mısınız sorusuna da İmamoğlu, “Partimin bana verdiği görevi yapamamış olsam, başarısız olsam, bir seçimi kaybetmiş olsam bu dediğinizi yaparım. Ben seçim kaybetmedim, partimin bana verdiği görevi kötü yapmadım, hatta genel başkana olan sorumluluklarım konusunda kötü bir görev yapma deneyimi yaşatmadım. Ya da aynı şekilde İBB bünyesinde kamu malına zarar vermedim.
Bu kadar büyük bir mekanizmayı yönetirken elbette hatalarımız olabilir ama hiçbir zaman yüz kızartıcı bir sürecin içerisinde olmadım. Bunları yapmayan bir kişi olarak benim partiyi terk etmek gibi bir durumum söz konusu değil, bunu yapanlar varsa onlar düşünsün benim öyle bir derdim yok” dedi.
SAYIN CUMHURBAŞKANI BU HİKAYEYİ DEĞİŞTİRSİN
İmamoğlu’nun hikayesinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’la benzetildiğine dair soruya da İmamoğlu, “Çok net ifade edeyim, Sayın Cumhurbaşkanıyla, Sayın Erdoğan’la benzeşmesiyle ilgili bence Sayın Cumhurbaşkanı’nın elinde büyük bir fırsat var. Bunu değerlendirsin. Yargıya müdahale işini bitirsin, başına dert almasın. Bu hikayeyi değiştirsin, birbirine benzemesin” dedi.