Halk arasında Meryem ana kilisesi olarak bilinen Sümela manastırı, Hristiyanlığın özellikle Ortodoks mezhebinin Anadolu’daki en eski inanç merkezlerinden biridir.
Ms 365-395 tarihleri arasında inşa edildiği düşünülmektedir. Konumu itibariyle Trabzon ilinin Maçka ilçesindeki Altındere vadisinde yer alan manastır, deniz seviyesinden yaklaşık 1.150 metre yüksekliktedir. Bulunduğu konum ve içerisinde yer alan freskleriyle ilgi çeken bu manastırın hikâyesi de oldukça ilginçtir.
Efsaneye göre her şey, iki keşişin rüya görmesiyle başlar. Birbirlerini daha önce hiç görmemiş Barnabas ile Sophronios adında iki keşiş; bir gece rüyalarında manastırın bulunduğu yerde, Hz. Meryem’i, kucağında İsa peygamberle görür. Bu rüyadan oldukça etkilenen keşişler, önce anlam veremezler ancak bir sonraki gece de aynı rüyayı gören keşişler, bu kez ne yapmaları gerektiğini bilerek uyanmışlardır. Çünkü Meryem, rüyalarında göründüğü yerde, adına kilise yapılmasını istemiştir. Bunun üzerine, birbirlerinden habersiz olan keşişler, yola koyulmuşlardır. Manastıra vardıklarında tanışıp, gördükleri rüyayı birbirlerine anlatan bu iki keşiş, vakit kaybetmeden bu kilisenin yapımına başlamışlardır.
Gördükleri tasvirin resmini de çok geçmeden tahta zemin üzerine yapılmış vaziyette bulan keşişler, şaşkınlık yaşamışlar ama bu resmi gören ilk onlar değildir. Yakın çevrelerde yaşayan halk, bu resmi daha önce görüp yok etmeye bile kalkışmış ancak tüm çabalarına rağmen başarısız olmuşlardır. Kilisenin inşa çalışmaları yapıldığı sırada barnabas elinden yaralanmış ve tam o sırada mucizevi bir şey yaşanmıştır. Taşların yukarı tarafından süzülen su, barnabasın elinin üzerine dökülerek yaralı eli iyileştirmiştir. Böylelikle mübarek olduğu düşünülen o yere de ayazma yapılmıştır.
Müslümanlar tarafından da kabul gören bu inanç, zamanla daha fazla değer kazanmıştır. Öyle ki Osmanlı padişahları bu yeri ziyaret etmekten, armağanlar getirmekten geri durmayarak manastırın değerine değer katmışlardır. Fatih sultan Mehmet’ten, 2. Abdülhamit’e kadar neredeyse tüm padişahlar manastıra duydukları ilgiyi farklı şekillerde göstererek belli etmişlerdir.
Sümela Manastırı, günümüzdeki görünümüne ise Trabzon imparatorluğu kralı III. Aleksios zamanında kavuşmuştur. Efsaneye göre manastırın önünden geçen kral, atından düşerek bayılmıştır. Kendisine bir kadın yardım ederek onu manastıra taşımıştır ve o kadın da İsa’ nın annesi Meryem anadır. Bundan ötürü kral bu manastırdan çok etkilenmiş ve çeşitli yardım faaliyetlerinde bulunmuştur. Önceleri dağların yamacında yapılmış ıssız bir kilise iken, aleksios zamanında çeşitli gizli geçitlerle donatılarak genişletilmiştir.
UNESCO dünya mirası geçici listesine 2000 yılında eklenmiş olan bu manastır, içerisinde korunmaya değer fresklerle önem taşımaktadır. Fresklerin ilk bölümünde evrenin yaratılışı resmedilmiştir. İkinci bölümünde erkek ve kadının yaratılışı resmedilmiştir. Üçüncü bölümde; kıyamet sahnesi, Kabil’in Habil’i öldürmesi konu edilmiştir. Son bölümde ise; İsa’nın göğe yükselişi resmedilmiştir ancak bununla beraber birçok bölüm, savaş dönemlerinde yağmalandığı için tahrip olmuştur. Sümela Manastırı’nın gizli bölümlerinde çile odası ve gözetleme şapeli de ortaya çıkarılmıştır.2015 yılında restorasyon çalışmalarına başlanmış olan manastır, şuan ziyarete açık durumda. Sümela Manastırı’nın büyüleyici havasını görmek isteyen herkes, ziyaret edebilir.