Klinik Psikolog Gözdem Özdem Akaydın, “Stres hormonları beyni harekete geçirerek kişide savaşma ve kaçma dürtülerini tetikler” dedi.
Güven Hastanesi’nden Klinik Psikolog Gözdem Özdem Akaydın, yaptığı yazılı açıklamada, stresin, ruh ve beden bütünlüğümüzün entegrasyonunu bozan bir durum olduğunu belirtti. Akaydın, “Kısaca, kişinin iç dengesini bozan her şey bir stres nedenidir. Stres genellikle yeni, farklı, beklenmedik veya benliğimizi tehdit altında hissettiren bir durumla karşılaştığımızda tetiklenir. Kişi stresli bir durum içerisinde kaldığında vücut birtakım tepkiler vermeye başlar. İlk tepkisi aslında biz farkında olmadan oluşmuştur; stres hormonu salgılanır. Stres hormonları beyni harekete geçirerek kişide savaşma ve kaçma dürtülerini tetikler” diye konuştu.
‘FAZLA STRES KÖTÜ ETKİLERE SAHİP’
Akaydın, bu dürtülerin tehdit altında olduğunu hisseden beynin kendini koruma biçimi olduğunu belirterek, “Birey böylece hızlı bir şekilde tepki verir. Stres hormonları sayesinde verdiğimiz tepkiler yararlı bir amaca hizmet eder. Tehlikeli bir durumda kendimizi korumamızı sağlayabileceği gibi önemli bir anda korkularımızı kenara bırakıp adım atmamızı da sağlayabilir. Stresin böyle koruyucu etkileri varken toplum tarafından algılanan ise stresin hep kötü etkilere sahip olduğudur. Aslında koruyucu etkilerin etkinliği fazla stres durumunda geçersiz kalabilmektedir. Evet, fazla stres zihnimiz ve bedenimiz için kötü etkilere sahiptir” ifadelerini kullandı.
‘HOBİ VE İLGİ ALANLARINA YÖNELMEK İYİ GELİR’
Akaydın, bir yakınını kaybetmenin, boşanma veya ayrılık yaşamanın, sağlık sorunlarının, evlenmek veya çocuk sahibi olmak gibi değişikliklerin, iş ve okul kaygısının, bunaltıcı hissettiren sorumlulukların strese neden olabileceğini aktararak, şunları kaydetti:
“Stres, parmak izi gibi bir durumdur. Çok özel bir durumun tanımlanmasından bahsediyoruz. Çözümü standart yapılandırılmış anketlerde arayanlarınız elbette vardır. Kişi her zamanki hayatına devam ederken zorlanıyor veya bir şeyler eskisi gibi yolunda gitmiyorsa kişi, stres yaşıyor diyebiliriz. Burada sadece şunun altını çizmekte yarar görüyorum. Eğer tıbbi herhangi bir sorun yok ise bireyin yaşadığı bu sıra dışı hali stres olarak tanımlayabiliriz. Öncelikle, yaşanan durumun kontrol edilebilecek ya da edilemeyecek bir durum olarak belirlenmelidir.
Stresi azaltmak için alkol, uyuşturucu, sigaraya yönelmek yerine stres anlarında bu ve benzeri maddelere neden ihtiyaç duyulduğunu anlamaya çalışılmalı. Yoğun stres altında hayattaki sosyal destek kaynakları oldukça önemlidir. Duygu ve düşünceleri duymak, paylaşmak veya yazmak iyi gelecektir. Ruhu beslemek gibi bedenin de sağlıklı beslenmesi oldukça önemlidir. Günlük, haftalık, aylık gerçekçi hedefler belirlemek motive edicidir. Meditasyon, yoga, yürüyüş düzenlemek kaslara iyi gelir ve uykuya geçişi kolaylaştırır. Hobi ve ilgi alanlarına yönelmek iyi gelir. Son olarak; tüm bunların yapılmasına rağmen yolunda gitmeyen bir şeyler varsa veya bireyin bu önerileri yapmaya enerjisi yoksa acilen bir ruh sağlığı uzmanına başvurulmalıdır.”